Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda yapılan güncel konuşmalarda ağırlıkla Cenevre’deki gayriresmî Kıbrıs zirvesi gündem oldu.

Oturumda konuşan TDP Milletvekili Zeki Çeler, Karaoğlanoğlu’ndaki bir araziyi yatırım yapma amacıyla birilerine kiralanmasını eleştirerek, söz konusu parsellerin 1986 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla halkın kullanımına verildiğini belirtti.

Halkın kullanımındaki mallar verilmediği sürece yatırımcıya karşı olmadıklarını söyleyen Çeler, kendi ülkesinde kendi insanına ve toprağına sahip çıkamayanların Kıbrıs meselesi açıldığında “aslan kesildiklerini” kaydetti.

ATAOĞLU: “İHALEYE ÇIKTIKTAN SONRA AMACIMIZ ORAYI İSTENİLEN HALE GETİRMEKTİR”

TDP Milletvekili Zeki Çeler’e yanıt vermek için kürsüye çıkan Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, bahse konu yerin 2006 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile Balıkçı Derneği tarafından balıkçı barınağı yapılmak üzere Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’nın kontrolüne verildiğini ardından Balıkçı Derneği’nin gereğini yapmaması nedeniyle 2016’da turizmden sorumlu bakanlığa verildiğini anlattı.

Konunun Balıkçı Derneği ile davalık olduğunu belirten Ataoğlu, “İhaleye çıktıktan sonra amacımız orayı istenilen hale getirmektir” dedi.

Ataoğlu, Zeki Çeler’in Girne milletvekili olduğu için bu konuyu gündeme getirdiğini ifade ederek, milletvekillerinin tüm ülke ile ilgilenmesi gerektiğini söyledi.

Ataoğlu’nun bu eleştirisi üzerine yeniden söz alan TDP Milletvekili Zeki Çeler, ilk defa Girne bölgesi ile ilgili bir konuşma yaptığını bunu da Girneli olduğu için değil, bu ülkenin evladı olduğu için yaptığını vurguladı.

ŞAHALİ: “BİR CUMHURBAŞKANININ CUMHURBAŞKANI OLMAZ”

CTP Milletvekili Erkut Şahali, “tarihi çarpıtanlarla yürümek” konulu bir konuşma yaptı.

Cenevre’de yapılan gayriresmi toplantının Kıbrıs sorunu müzakerelerinde 5+1’in her zaman yan yana gelmediği için önemli olduğunu anlatan Şahali, “Bugün önemli bir gündü ve bitti” dedi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Türk tarafı adına sunduğu önerilerin önceden kendilerine bildirilmediğini ve BM parametreleriyle de ters düştüğünü kaydeden Şahali, “Masada Kıbrıslı Türkler yoktu, Kıbrıslı Türklerin çıkarları yoktu. 5+1 diye çağrılan toplantı 4 buçuk artı 1 olarak yapıldı. Üzülerek izledim” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecince sınır ötesinden doğrudan müdahalelerin yaşandığını savunan Şahali, buna rağmen Ersin Tatar’ın seçilmesini demokratik olgunlukla karşıladıklarını belirtti.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına kendi cumhurbaşkanı gibi davranmasını da eleştiren Şahali, “Halbuki bir cumhurbaşkanının cumhurbaşkanı olmaz” dedi.

UBP’nin kurultay sürecine de değinen Şahali, ikinci tura kalan iki adayın da adaylıktan çektirildiğini savunarak, Başbakan Ersan Saner’in “atanmış” olarak nitelendirildiğini öne sürdü.

İş Yasası’nda yapılmak istenen değişiklikle hükümetin toplu sözleşme düzeninin ortadan kaldırılmasına ilişkin girişim yaptığını ifade eden Şahali, “Kıbrıs Türkü’nün iş barışı neden tehdit ediliyor?” diye sordu.

Geçtiğimiz hafta Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karara yönelik Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri tarafından tepki ve tehditlerin yöneltildiğini savunan Şahali, Hükümettekilere “Memleketinize ayar verilirken neredeydiniz?” sorusunu yöneltti.

Şahali, “Sayın Tatar egemenlikten bahsediyor… Egemenliğinizi tanıdığını söyleyenler yargınıza müdahale ettiğinde süklüm püklüm olurken, Cenevre’de egemenlikten bahsediyorsunuz. Önce bu egemenliği siz hissedin” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Tatar’ın Sarayönü’nde konuşmakla yetinmeye kendini programladığını savunan Şahali, Kıbrıs Türk toplumunun ise 2004 yılında dünya ile entegre olma iradesini ortaya koyduğunu ve o iradenin devam ettiğini belirtti.

Şahali şöyle devam etti:

“Kıbrıs Türk insanı şamar oğlanı değildir. Kendini dev aynasında gören bir azınlık hükümeti ve zorla, kıl payı olarak seçilmiş bir cumhurbaşkanı bu toplumun ensesinde boza pişiremez. Kıbrıs sorunu bu toplum için bir varoluş meselesidir.”

ATAKAN’DAN HÜKÜMETE “HAYALET” BENZETMESİ

HP Milletvekili Tolga Atakan ise “Hayalet Hükümet” konulu konuşmasında, UBP-DP-YDP Hükümetinin Kıbrıs Türk siyasi tarihinin en çok eleştirilen hükümeti olduğunu ileri sürdü. Hükümeti “hayalete” benzeten Atakan şunları kaydetti:

“Hükümet kayıtsız, ilgisiz ve sessiz. İşsizliğe karşı sessiz, üreticilerin yükselen çığlıkları karşısında kulakları tıkalı, öğrencilerin burslarının zamanında yatırılması konusunda duyarsız, pandeminin başından beridir zorda olan sanatçılara karşı duyarsız, taşımacıların özellikle turizm taşımacılarının sorunlarına karşı duyarsız. Faaliyetlerini durduran iş yerlerine karşı da bunlar hiç yaşanmıyormuş gibi bir duruş içinde... Yükseköğrenim konusunda şu ana kadar geldiği ifade edilen mezun durumda 12 bin civarı öğrenci varlığından bahsediliyor ama hiçbir yetkiliden bu öğrencilerin mezuniyet aşamaları tamamlandıktan sonra yerlerinin nasıl doldurulacağına dair en ufak bir öngörü, açıklama yok. Kamu maliyesinin mevcut hali ortada… Salt maaş ödeme dışında bir planlama da yapılmıyor. Hayalet hükümet bu konuda da sessiz. Hükümet her konuda ve her yerde hayalet…”

Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkiler konusunda da hükümetin bir hayalet olduğunu öne süren Atakan, bu hükümet döneminde Türkiye ile ilişkilerin de gerilediğini ve bir tarafın diğer tarafa hiç saygı göstermediği bir seviyeye geldiği kaydetti.

ATAOĞLU: “TURİZM TAŞIMACILARININ ÖDEMELERİ BUGÜN VEYA YARIN”

HP Milletvekili Tolga Atakan’ın hükümetin turizm taşımacılarına karşı duyarsız olduğu iddiasına yanıt vermek üzere yeniden söz alan Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, turizm taşımacılarının ödemelerinin bugün veya yarın gerçekleşeceğini söyledi.

ÖZDENEFE: “TOPLUMSAL VAROLUŞUMUZU SİZE BIRAKACAK DEĞİLİZ”

CTP Milletvekili Fazilet Özdenefe ise yaptığı konuşmada, Cenevre görüşmelerine değinerek, hükümetin ve toplum liderinin halka değer vermediğini savundu.

“Bu halk için üzgünüm, kızım için üzgünüm, sizlerin çocukları için üzgünüm” diyen Özdenefe, Cumhurbaşkanı Tatar’ın Cenevre’de zafer kazandığını sandığını ancak önerdiği 6 maddenin mümkün olmadığını kendisinin de bildiğini ileri sürdü.

Özdenefe, “CTP olarak biz toplumun haklarını törpülemelerine izin vermeyeceğiz. Bu toplum varoluşunun tehlikeye düşürüldüğünün farkındadır. Biz toplumsal varoluşumuzu size bırakacak değiliz. Bugüne kadar direndik, bugünden sonra da direneceğiz” dedi.

İş Yasası’ndan yapılmak istenen değişikliğe de değinen Özdenefe, Anayasa’ya ve uluslararası sözleşmelere aykırı bir mevzuatın geçirilmeye çalışıldığını ifade etti.

ANGOLEMLİ: “TATAR, MECLİS’İ YOK SAYDI”

Tarım ve hayvancılık konularında güncel konuşmasını yapmak üzere söz alan TDP Milletvekili Hüseyin Angolemli, “Patates patatesçinin elinde kaldı, hükümet kılını bile kıpırdatmadı” dedi. Hükümeti çiftçi ve hayvancının sorunlarına çare üretmeye çağıran Angolemli, çiftçi ve hayvancıyı zamanında ödemenin önemine vurgu yaptı.

Cenevre’deki 5+1 toplantısına da değinen Angolemli, Cumhurbaşkanı Tatar’ı Meclis’i yok saymakla suçladı. “6 maddeyi eline verdiler, o da gitti Cenevre’de sundu” diyen Angolemli, Kıbrıs Türkü’nün bu yaşananları kabul etmeyeceğini söyledi.

ÇAVUŞOĞLU: “PANDEMİNİN DEVAMI HALİNDE KOTA UYGULAMASINA GEÇECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı ve Başbakana atanmış denmesine tepki gösteren Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Nazım Çavuşoğlu, bu söylemlerin doğru olmadığının altını çizerek, “Ne koşulda seçilirse seçilsin bu toplum Sayın Denktaş’a da Sayın Akıncı’ya da Sayın Talat’a da Sayın Tatar’a da laf söyletmez” dedi.

TDP Milletvekili Angolemli’yi de yanıtlayan Çavuşoğlu, patatesin üreticinin elinde kaldığını doğruladı ancak konunun basına yansıdığı gibi olmadığını aktardı.

Çavuşoğlu, “Patates sektöründe üreticinin alıcısı olacağız ve hiçbir üreticimizi birkaç tane tüccarın inisiyatifine bırakmayacağım” dedi.

Hayvancılar Birliği’nin Bakanlığa bir yazı yazarak kota konusunu gündeme getirdiğini de kaydeden Çavuşoğlu, pandeminin ve piyasa daralmasının devamı halinde kota uygulamasına geçileceğini belirtti.

İNCİRLİ: “KIBRISLI TÜRKLERİN VAROLUŞ MÜCADELESİ SON GÜNLERDE AĞIR HASAR ALDI”

CTP Milletvekili Sıla Usar İncirli de Cenevre’deki gelişmelere işaret ederek, Kıbrıslı Türklerin varoluş mücadelesinin son günlerde ağır hasar aldığını ve bu yaşananların Kıbrıslı Türkler için pandemiden daha tehlikeli olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın “ne yaptığını bilmeyen ve kendi halkının varlığını tehlikeye atan bir cumhurbaşkanı” olduğunu iddia eden İncirli, Kıbrıs Türkü’nün statüsüz yaşamanın ağır bedellerini ödediğini ve ödemeye devam ettiğini söyledi.

İncirli, Tatar’ın Cenevre’de ortaya koyduğu pozisyonun “yaşamla bağdaşmadığını” söyleyerek, siyasi eşitliğe dayalı iki kesimli, iki toplumlu federal çözümden yana olduklarını, bunun için mücadeleye devam edeceklerini kaydetti.

İncirli, “Bu memleketten gidecek başka yerimiz yok.  Memleketimize sahip çıkalım, güçlerimizi birleştirelim” diyerek yurttaşlara da seslendi.

“Türkiye’den para gelmezse maaşları ödeyemeyeceğiz” açıklamalarına da değinen Sıla Usar İncirli, “Bu hükümet aciz bir hükümettir. Türkiye Cumhuriyeti’nden para gelirse maaş vardır, para gelmezse maaş yoktur. Türkiye Cumhuriyeti’nden aşı gelirse, aşılama vardır, gelmezse aşılama yoktur. Peki, siz ne işe yarıyorsunuz, varlık sebebiniz nedir? Yok hükmündesiniz… O zaman çekip gideceksiniz, bunu kendi başına yapabilecek hükümetin önünü açacaksınız” ifadelerini kullandı.

HAMZAOĞULLARI, BAFRA SAKİNLERİNİN MEKTUBUNU OKUDU

Genel Kurul’da söz alan CTP milletvekili Biray Hamzaoğulları da Maliye Bakanı’nın maaş ödemesi ile ilgili açıklamalarını eleştirerek, “Maliye Bakanı iki saat önce para yok, iki saat sonra da para bulundu dedi… Ne demek istiyor?” diye sordu.

Cenevre’de Türk tarafı adına sunulan 6 maddelik belgeyle Garanti ve İttifak Anlaşmasından doğan yetki ve sorumlulukları nedeniyle Türkiye’nin de zor durumda bırakıldığını söyleyen Hamzaoğulları, ilerleyen günlerde bununla ilgili çok şey duyulacağını belirtti.

Bafra köylülerinin sorunlarını dile getirmek üzere güncel konuşma yapmak istediğini de söyleyen Hamzaoğulları, Bafra köyünden Meclis’e ve Tarım Bakanlığı’na bir mektup gönderildiğini aktardı, bu mektubu kürsüden okudu.

Hamzaoğulları, köyde verimsiz, işe yaramaz bir sürü arazi varken, köylülerin ellerindeki verimli arazilerin güneş paneli kurulması için otellere parsellendiğini aktardı.

Hamzaoğulları, Bafralıların arazilerin yeniden hak sahiplerine iade edilmesi için gereğinin yapılması talebini kürsüden dile getirdi.

ÇAVUŞOĞLU: “ZAMANINDA BU KİRA YAPILDI, İPTAL ETTİK”

CTP Milletvekili Hamzaoğulları’nın okuduğu mektupla ilgili yeniden söz alan Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Nazım Çavuşoğlu, söz konusu arazilerin tahsis edildiğini ancak daha sonra orman arazisi olduğu anlaşılınca tahsisin iptal edildiğini aktardı.

Çavuşoğlu, “Zamanında bu kira yapıldı, iptal ettik. Bafra’daki bu sorunu biliyoruz. Şu anda bir çözüm arayışındayız. Bafralıların sorununu çözmek için katkı koymaya devam edeceğiz. Konuya vakıfız bir çözüm üreteceğiz” dedi.

ULUÇAY: “MAALESEF CENEVRE GÖRÜŞMELERİ BEKLENİLDİĞİ GİBİ OLDU”

“Pandemi, Ekonomi ve Siyaset” konulu konuşma yapan CTP Milletvekili Teberrüken Uluçay, ülke insanının bu üç başlıkta da mutsuz olduğunu söyledi.

Yaz döneminin yaklaşması ile ekonominin canlanması için adımlar atılması gerektiğini ifade eden Uluçay, öncelikli olarak iç talebin artırılması için çalışılması gerektiğini kaydetti. Gerekli çalışmaların yapılmadığını öne süren Uluçay, “Ekonomide canlılık beklentileri dibe vurdu” dedi.

Seçim konusuna da değinen Uluçay, tüm parti başkanlarının varacağı bir görüş birliği ile seçim takviminin belirlenmesi gerektiğini vurguladı.

Cenevre toplantısından da bahseden Uluçay, “Maalesef Cenevre görüşmeleri beklenildiği gibi oldu” dedi.

Uluçay, “Cumhurbaşkanı Ersin Tatar buradaki tutanaklarda da yazdığı gibi, yani buradan da söylediğini söylemiştir. Bunun için Cenevre’ye gitmek geremiyordu. Şunun için gitmek gerekirdi… Güney Kıbrıs’ı zorlamak amacıyla” şeklinde konuştu.