MAVROYANNİS: “KELİMENİN TAM ANLAMIYLA UZATMALARI OYNUYORUZ”


 Rum Müzakereci Andreas Mavroyannis, Kıbrıs sorununda kelimenin tam anlamıyla uzatmaların oynanmakta olduğunu söyledi.
Fileleftheros’un haberine göre Mavroyannis, dün “Aktiv” isimli yayın kuruluşuna yaptığı açıklamada, içerisinde bulunulan zamanın hayati önemde olduğuna işaret ederek, “kelimenin tam anlamıyla uzatmaları oynuyoruz. Bu bataklık yaz sonrasında da devam ederse müzakerelerin devamı zor olur” dedi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in 16 Nisan’da gerçekleştirecekleri yemeğin “müzakerenin parçası olmadığını, şartlı da olmadığını” söyleyen Mavroyannis, “yemek, Kıbrıs sorununda hangi noktada bulunduğumuzu ve nereye gideceğimizi görmek içindir” diye konuştu.
Mavroyannis, Rum Yönetiminin yemekten beklentilerinin ne olduğu ve müzakerelerin yeniden başlamasını tetikleyip tetikleyemeyeceği sorulduğunda, “hedef, müzakerelerin devamı için yolun açılmasıdır. Şu anda var olan olumsuz havanın değişmesini ve Kıbrıs Türk tarafından daha iyi bazı uygulamalar bekliyoruz” dedi, şunları ekledi:
“İçerisinde bulunduğumuz dönem hayati öneme sahiptir. Bu sefer sezon sonundan söz ediyoruz. Uzatmaları oynuyoruz. Gecikmeleri oynuyoruz. Bu küçük ¬pencere de kapanırsa prosedürü nasıl hayatta tutabiliriz bilemiyorum.”
Kıbrıs Türk tarafının 16 Nisan’daki yemeği “enerji konusunu gündeme getirmek ve birlikte karar verilmesi talebini gündeme getirmek için kullanabileceğini” yazan gazete, bu konu iletildiğinde Mavroyannis’in verdiği cevabı şöyle aktardı:
“Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) meselelerinin Deniz Hukuku’na tabi olacağı, doğal kaynakların federal yetkide olacağı ve devlet gelirlerinin bir bölümünün belirli bir süre Kıbrıs Türk oluşturucu devletçiğinin kalkınmasını takviye edeceğine Talat-Hristofyas zamanında karar verildi.
1-Kıbrıs BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin tarafı olmaya devam edecek ve deniz bölgeleriyle ilgili bütün meseleler BM’nin Deniz Hukuku Sözleşmesi tahtında düzenlenecek.
2-Ülkenin, hidrokarbonlar da dahil bütün doğal kaynakları federal kaynaklardır, dolayısıyla Kıbrıs’ın herhangi bir kaynağından edinilecek herhangi bir gelir federal devlete gidecek.
3-Çözümden sonra kurulacak Kıbrıs Türk oluşturucu devleti Kıbrıs Rum oluşturucu devletinin Gayrı Safi Yurtiçi Hasılası’nın yüzde 85’ine ulaşana kadar veya 13 yıllık dönem için devlet gelirlerinin yüzde 6’sı altyapı ve kalkınma maksatlarıyla kullanılacak, bu yüzde 6’nın 5/6’sı Kıbrıs Türk oluşturucu devletine gidecek.
Yukarıda sayılanlara, Başkan Anastasiadis’in inisiyatifi ile hidrokarbonlardan edinilecek (değerlendirilir ve gelir elde edilirse) gelirlerin bir kısmının aktarılacağı bir devlet fonu kurulmasıyla ilgili yeni bir ek yapılıyor. Bu milli fon, gerek yönetimi gerek gelecek nesillerin iyiliği için kullanılacak kaynaklarının yönetimi açısından bütün emniyet supaplarını içeren Norveç modelinde yönetilecek.” 
Politis, Mavroyannis’in açıklamasını “Kıbrıs Sorununda ‘Sezon Sonu’” başlığıyla aktardı.
Alithia, “Hükümet, 16 Nisan Yemeği Konusunda: Müzakere Değil, Niyet Yoklaması” başlıklı haberinde, Rum Yönetiminin, liderler yemeği öncesinde kamuoyu önünde çekişme veya Kıbrıs Türk tarafından yapılan açıklamalara cevap verme mantığına girmek istemediğini, bu nedenle Rum Sözcü Prodromos Prodromu’nun, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın El Cezire’ye söylediklerini yorumlamak istemediğini yazdı.
Habere göre Prodromu, 16 Nisan’daki yemeğin, iki liderin müzakerelerin yeniden başlama yöntemlerini inceleyeceği bir yemek olduğunu belirterek, “müzakere değildir” dedi. Bu yemeği başka görüşmelerin takip etmesini hedeflediklerini de söyleyen Prodromu, yemeğin başarısızlıkla sonuçlanması halinde Rum Yönetiminin hangi adımları atacağını söylemedi, “bekleyip göreceğiz çünkü Kıbrıs Türk tarafı müzakere istediğini söyledi” dedi.
Prodromu “Devletin yürürlükteki egemenlik hakları, uluslararası meşruiyet ve barışçıl davranış, diyaloğa konulan ön şartlar değildir” diye konuştu.
Gazete 16 Nisan’daki yemeğe karşı olduklarını bildiriler ile halka duyuran Ekologlar ve Dayanışma Hareketi’nden sonra dün de ELAM’ın açıklama yayımladığını yazdı.
Gazeteye göre ELAM yemeğe karşı olduğunu belirttiği açıklamasında, “sahte devleti eşit toplum düzeyine yükselten her türlü harekete de tamamen karşıyız. Sahte devletle görüşmelere de karşıyız çünkü sorunumuz Kıbrıslı Türklerle ve toplumlararası bir sorun değildir. Müzakereler Türkiye ile yapılmalıdır çünkü Kıbrıs sorunu istila ve işgal sorunudur” iddiasında bulundu. 
Gazeteye göre “yemeğin şu anda gerçekleşmesinin uygun olmadığı” görüşünü ortaya koyan EDEK ise, “bu tür sosyal içerikli ve nitelikli görüşmelerin, kamuoyunun ve uluslararası toplumun dikkatini başka yönlere çevirdiğini” öne sürdü. 
Fileleftheros’a göre EDEK Başkanı Marinos Sizopulos da, “şu anda Kıbrıs sorununun uluslararası yönlerinin ağırlıklı görüşüleceği bir uluslararası konferans çağrılması çabasına odaklanmalıyız” dedi.
Sizopulos” Cenevre ve Crans Montana’daki konferanslardan edinilen deneyime dayanılarak çerçeve değiştirilmeli. Kıbrıs sorununda uluslararası konferans düzenlenmesi ve Türk askerinin Kıbrıs’tan tamamen çekilmesi gereğinden söz eden Genel Kurulu kararları gibi BM’nin önemli kararlarını değerlendirmeliyiz” görüşünü ortaya koydu.