Yargı sistemi ile ülke mahkemelerinin, yapılan anketlerde Kıbrıs Türk’ünün en çok güvendiği kurumlar başında gelmesinin rastlantı olmadığının bir kez daha anlaşıldığı günlerden geçiyoruz.

Kamusal ve toplumsal vicdanı derinden etkileyen ve kamuoyunu meşgul eden suçlar karşısında başarılı bir sınav sergilemesinden öte, adalet ve kamu çıkarı lehine ortaya konan irade ile  bugün yargı sistemi ve mahkemeler, Kıbrıs Türkü’nün geleceğe umutla bakmasının ve Devlet ile adalete olan inancının artmasının başlıca ve ne yazık ki tek nedenidir.

Devlet mekanizmasını kullanan veya ona inanmayan popülizm ve ideolojilerin esiri olan vizyonsuz, üretmeyen ve protokol konuşmalarının ötesine geçemeyen politikacıların yapamadıklarından dolayı Yargı sistemi bugün kendi iç sorunları ile boğuşurken, görevini Devletçi duruşundan, toplumsal hak ve özgürlüklerine dair ilkelerinden, adalet ile hukuktan yana ortaya koyduğu sarsılmaz irade ile sürdürmekte..

Halkın oyları ile seçilenlere, Hükümet edenlere ve siyasetçilere bugün ne kadar güvenmiyorsa Kıbrıs Türkü, yargı sistemi ile mahkemelere de o kadar çok güveniyor.

Çünkü halk biliyor ki , yapanın yanına kalmaması için, Devlete olan borcunu ödememek için utanıp arlanmayanların karşısında tek otorite bugün yargı sistemi ve mahkemelerden başkası değildir.

Ülke ekonomisine, bürokrasisine, siyaseti ve siyasetçisine hatta Devlet yönetimine yön veren ünlü iş insanlarının bugün ceza alması, yapanın yanına kalmadığının ortaya çıkması, kamu borçları için hacizler çıkarılması ve benzer vakalarda ortaya konan iradenin adalet için, Devletin geleceği için ve hak ile hukuk için olduğuna da yürekten inanıyor Kıbrıs Türk’ü, sanık sandalyesine oturanların aksine.

Ve mahkemeler bir kez daha göstermiştir ki, yargı sistemimiz, son kaledir ve Devletin teminatıdır.

Ve Kıbrıs Türk’ünün yaşananlar karşısında geleceğe umutla, Devletine karşı inançla bakmasının da tek nedenidir, bugün yargı sistemi ve mahkemeler.

Adaletinin sorgulandığı ve hukuk ile yasalarına olan inancın güven erozyonuna uğradığı Devletlerin yıkılmaya mahkum olduğu gerçeğinin farkında olan ve devlet ciddiyetine yakışır bir duruş ile de gereğini yapan, ne yazık ki bugün sadece yargı sistemi ve mahkemeler değil midir?

Adalet bekçilerinin bitmeyen nöbeti değil midir bugün Kıbrıs Türk’ünün geleceğe umutla ve ülkem dediği bu toprakla bağlılıkla hala daha bakabilmesinin nedeni?

“Peki efendim hallederik ! ” söylemini duymaktan haz alanların ve bürokrasiye oturdukları yeren emir yağdıranların, siyaset ve Devlet yönetimini esir alarak ve  Devlet otoritesine ipotek koyarak, kendilerini Devletin ve yasaların üzerinde görerek adaletsizliğin üzerine inşa ettikleri hükümranlıklarının yıkıldığı görmek istiyor Kıbrıs Türk’ü, içinde büyüttüğü umut ve öfke ile.

Ve Devletin hizmetlerinin gelişmesine ve icraatların yapılmasına engel olarak Devlet kaynaklarını ile kamu maliyesini vicdanları sızlamadan hortumlayanlardan da hesap sorulduğu gün, Devlet otoritesi üzerindeki ipotek kalkarak devletin namusunun kurtarılmasını da bekliyor, Kıbrıs Türk’ü.

Son sözü yargı verecektir elbet, kimin suçlu kimin suçsuz olduğu noktasında…

Ancak her kim olursa olsun, yapanın yanına kalmadığını, kimsenin dokunulmaz olmadığını, kimsenin Devlet ve yasaların üzerinde olmadığını, Devlet ve kamuya olan borçlardan kaçamayacağını, son kale Yargı sistemi ve mahkemeler.

Adalet için, hak ve hukuk için, Devlet için ve son dem’de bu topraklara inanan ve inanmaya devam edip vatan dediğimiz ülkemize karşı halkın umudunu sürdürebilmesi  için.

Son kale yargı ve mahkemeler, Devletin son kalesi ve teminatı olarak gerekeni yapmaya devam ederken Kıbrıs Türk’ü, Meclis’teki seçilmişlerden ses çıkmamasının nedenlerini de biliyor ve ölü gözünden yaş beklemenin beyhude olduğunu da artık daha iyi anlayıp, görüyor.