Tarih 2 Şubat 2017.

KKTC Yüksek İdari Mahkemesi’nin oybirliğiyle aldığı kararda, dönemin Sağlık BakanıDr. Faiz Sucuoğlu ve Sağlık Bakanlığı’nın 6 ay zarfında 6/2009 Sağlık Çalışanları Yasası’nın 43/1 45 ve 93/1 maddeleri altındaki yetkilerini kullanması yönünde ‘Mandamus emirnamesi’ (kamu görevinin ifası) verdi.

Kamu hekimleri, ikinci iş olarak nitelendirilen, özel kliniklerinde ve özel hastanelerde hastalarına bakamayacaklardı.

Bu emrin ihlali durumunda, ‘’Mandamus emirnamesi’’nin verildiği tarihten itibaren, mevcut ve daha sonra gelecek tüm Sağlık Bakanları’nı bağlayan karar gereği, ikinci iş yasağını ihlal eden herhangi bir kamu hekimi hakkında disiplin soruşturması başlatılacak ve gerekirse kamudan ilişiği kesilecekti.

Peki kamu hekimleri hiç özel hasta bakamayacaklar mıydı?

Elbette bakacaklardı.

Nerede?

Kamu hastanelerinde ve mesai saatleri dışında!

Peki süreç içerisinde ne oldu?

Kamu hastanelerinin altyapısının yetersiz olması bahane edildi.

Kamu hekimlerinin, mesai saatlerinden sonra özel hasta bakmaları için yeterli poliklinik odası yok dediler!

Kamu hekimlerinin özel ameliyatlarını yapmaları için yeterli ameliyathane yok dediler.

Dediler de dediler…

‘’Evlerimiz’’ dedikleri kamu hastanelerinin hasta odası kapasitesini artırmak, cihaz sayısını artırmak, olanaklarını iyileştirmek yerine, özel hastanelere gidecek yolu yeniden nasıl açabilecekleri üzerinde kafa yordular.

Dönemin Tıp-İş Başkanı, şimdinin CTP milletvekili Dr. Sıla Usar İncirli’nin baskı ve direnişleri, Tıp-İş’in eylemleri ile, Sağlık Bakanlığı en nihayetinde geri adım atarak bir tüzük yayınladı ve özel hastanelerin belirli bir bölümü, günün belirli saatlerinde kamu(!)laştırıldı!

Bu tüzük de, kamu hastanelerinin geliştirilmesinin, yeni kamu hastanelerinin yapılmasının önünü tıkayan bir ‘’kamu sağlığına ihanet tüzüğü’’ olarak tarihteki yerini aldı!

Şimdi durum nedir?

Kamu hekimlerinin çoğunu saat 11.00-12.00’den itibaren özel kliniklerinde (ki illegaldir) ve özel hastanelerde hasta baktıklarını, özel hastanelerin ameliyathanelerinde ameliyatlar yapıp yoğun bakımlarında hasta takip ettiklerini görebilirsiniz.

Yasal mı?

Değil!

Peki Yüce Mahkeme’nin verdiği Mandamus emri uygulansaydı ne olurdu?

Kamu hekimleri, mesai ve ‘’ek mesai’’ saatlerini ‘’evlerinde’’ yani kamu hastanelerinde geçirirlerdi.

Kamu hastanelerinin alt yapısının güçlendirilmesi için gayret göstermek zorunda kalır, Sağlık Bakanlarını da o yönde zorlarlardı.

Kamu hekimlerinin sadece kamu hastanelerinde hizmet verebilmeleri nedeni ile, Güzelyurt’taki hastane çoktan bitirilmek zorunda kalınırdı.

Girne’deki hastanenin şimdilerde sonuna gelinmiş olunurdu.

Belki de Lefkoşa’ya yapılması yılan hikayesine dönen yeni hastane projesinde hatırı sayılır yol kat edilmiş olunurdu.

Mandamus emrinden bu yana geçen üç buçuk yıllık süre içerisinde, kamu sağlık hizmeti zoraki de olsa, kalkındırılmak zorunda kalınırdı.

Kamu hekimlerinin kamu hastanelerine sahip çıkmaları sağlandığında, kamu da güçlendirilmek zorunda bırakılırdı.

Dolayısıyla, şimdilerdeki Pandemi Hastanesi, Pandemi Merkezi panikleri ile, oradan oraya hiç kimse savrulmazdı.

Mandamus emri sağlık sistemimizde bir milattı.

Türlü çıkarlara kurban edildi.

Mandamus emrine uyulsaydı, şimdiye kadar Pandemi Hastane’miz de olurdu, Pandemi Merkezi’miz de olurdu.

Mandamus emri hala duruyor.

Sağlık Bakanları da o koltuklardan gelip geçmeye devam ediyor…

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899