Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ)  Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nuri Erişgin “Dünya Çocuk Hakları Günü” dolayısıyla açıklamalarda bulundu.

   “Bugün (20 Kasım) Dünya Çocuk Hakları günüdür. Bir insan her yaşta ana babasının çocuğudur” diyen Erişgin, ama BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre on sekiz yaşını tamamlamamış her kişinin çocuk olarak kabul edildiğini ve BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin, çocuğu insan olarak saygı görmesi gereken bir değer olarak kabul eden, imzacı tüm devletleri bağlayan en son uluslararası belge olduğunu belirtti.

  Erişgin, yaşama hakkının, çocuğun temel hakkı olduğunu  ve bu haktan doğan ve ayrı haklar halini alan çeşitli hakların olduğunu ve bu hakların tamamının çocuğun ihtiyaçlarına bakarak şekillendiğini ifade etti. Çocuk, genç ve yetişkin fark etmez, her insanın maddi ve manevi çeşitli ihtiyaçlarının olduğunu belirten Erişgin, “Çocuklarımızın maddi ihtiyaçlarını karşılamak yetmez; onların manevi ihtiyaçlarının da karşılanması gerekmektedir. Gerçekten de sevme, sevilme, barış, güven, güvenlik, adalet, kimliğinin ve yaşama alanının belli olması ve korunması, toplumsal, ekonomik, kültürel ortak yaşama alanlarında varoluş hep insani ihtiyaçlardır. Bunlardan herhangi birini istemeyen bir insan olabilir mi? Yetişkinler bu gibi ihtiyaçların karşılanmasına yönelik isteklerini bizzat beyan edebilir, elde etmek için çabalayabilirler. Çocuklar için de bu ihtiyaçların karşılanması son derece önemlidir” dedi. “Her yaştaki çocuktan bu gibi ihtiyaçlarını bizzat karşılaması ya da karşılanmasını bizzat istemesi beklenemez” diyen Erişgin, bundan dolayı da yetişkinlere, bu ihtiyaçları karşılama ödevinin düştüğünü dile getirdi.

Çocukları dinlemek ve onları anlamak önemli

   Belirli bir çağa erişmiş olan çocukların ise, yetişkinler gibi ihtiyaçlarının karşılanması isteğini bizzat beyan etmesi veya ihtiyaçlarını karşılamak için bizzat çaba göstermesi ya da onun ihtiyaçları karşılanırken görüşüne başvurulmasını istemesi olağan kabul edilerek engellenmemesi gerektiğini söyleyen Erişgin, çünkü belirli bir olgunluğa erişmiş çocuğun katılım hakkı olduğunu ve bu hakka saygı gösterilmez ve gereğince davranılmazsa o zaman çocuğun kimsesizleşeceğine dikkat çekti ve yapılması gereken en önemli şeyin çocuklarla ilgilenmek olduğunu vurguladı., “Çocuklarımızla bir gün değil her gün ilgilenmeliyiz. Evde çocuğa karşı ilgisizlik çocuğu yalnızlaştırır, kimsesizleştirir; bu, ona terk edilmişlik duygusu verir. Oysa, çocukları evde de sokakta da kimsesiz bırakamayız. Gerek kişinin gerek toplumun vicdanı bu ağır yükü nasıl taşır?! Konuşmak, birlikte etkinliklerde bulunmak, hattâ sadece birlikte vakit geçirmek bile yeter. Bu, çocuğun ve çocuk adına toplumun talep edebileceği bir haktır” diyen Erişgin, “Çocuklarımızı dinleyelim, onları anlayalım. Onları anlamak, kimsesizleştirmenin önüne geçecek ilk ve en önemli engeldir” dedi.