Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Kıbrıs Türk halkının özgür iradesiyle kurulduğunu, meşruluğu ve dış ilişkileri konusunda kimsenin söz söyleme hakkı olmadığını vurguladı.

UBP’den yapılan açıklamaya göre, UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün, Rum lideri Nikos Anastasiadis ve Rum siyasilerin Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ziyaretiyle ilgili tepkilerini değerlendirdi.

Özgürgün, KKTC’nin, Kıbrıs Türk halkının özgürlük ve egemenliği demek olduğunu belirterek, “Kıbrıs Türk halkı hür iradesiyle bağımsız bir Devlet ilan etmiş ancak Rum komşuları ile eşitlik temelinde bir antlaşmadan kaçmayacağını dünyaya ilan etmiştir. Bugün dek Kıbrıs’ta bir antlaşma olmamışsa bunun tek sorumlusu Kıbrıs Türk halkının eşitliğini, egemenliğini kabule yanaşmayan Rum tarafıdır” dedi.

Rum lider Nikos Anastasiadis ve bazı Rum siyasilerin Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın KKTC ziyaretini eleştirmeye kalkışmalarının yanlış Rum zihniyetinin devam edeceğinin yeni bir göstergesi olduğunu söyleyen Özgürgün, “Yaptıkları açıklamalar, temelsizdir, tahrikkardır ve barışa asla katkı sağlamayacaktır” diye konuştu.

Özgürgün, “KKTC, Güney Kıbrıs’taki Devlet’ten daha meşru bir Devlettir. Kıbrıs sorunu bağlamında Rum tarafının muhatabı Türkiye değil KKTC’dir. Bunu anlamak istemeyenler gün gele yine kafalarını duvarlara vuracaklardır” dedi.

Özgürgün değerlendirmelerini şöyle devam etti;

“Ulusal Birlik Partisi olarak, bir kez daha herkesin bilmesini istiyoruz ki, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın ilk resmi dış ziyaretini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yapması gayet yerinde olmuştur ve KKTC’nin varlığına verilen önemin ne denli yüce boyutlarda olduğu Sayın Erdoğan’ın ilk ziyaretini Kuzey Kıbrıs’a yapması ile yeniden gözler önüne serilmiştir.

Erdoğan’ın bir anlaşma için iki Devlet’in temel olduğunun altını çizmesi, Anastasiadis’i muhatap kabul etmediğini vurgulayan ifadeler kullanması, sabrımızın da bir sınırı olduğunu söylemesi bizler için fevkalade değerlidir ve KKTC’ye sahip çıkanları sevindirmiş, körü körüne Rumlarla anlaşma peşinde koşanları ise üzmüştür.

Erdoğan’ın, Anavatan Türkiye’den deniz altından borularla su getirilmesi projesinin birkaç aya kadar tamamlanacağını, Türkiye’den Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne elektrik enerjisi de getirileceğini, kişi başına düşen milli gelirin iki katına çıkarılacağını vurgularken, Ulusal Birlik Partisi’nin vizyonunun ne kadar doğru olduğunu göstermesi, CTP’nin ne denli sakat politikalar güden bir parti olduğunu bir kez daha açığa çıkarması bakımından hayli ilginçtir.”

Özgürgün,  UBP’nin Anavatan Türkiye’den su ve elektrik getirilmesini ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkının mutluluğunun artırılmasını parti ve hükümet programına koyduğunu, CTP’nin ise şiddetle bunlara karşı çıktığını anımsatarak, “Ancak, o CTP bugün iktidardadır ve Anavatan Türkiye ve UBP tarafından ortaya konulan bu projelere karşıtlığını doğrudan değil kendisine yakın sendikaları, parti gazetesini ve CTP’li köşe yazarlarını harekete geçirerek sergilemektedir” dedi.

Özgürgün, Kıbrıs Türk Halkı’nın gerçek çıkarının KKTC’nin yaşatılıp yüceltilmesinde, Anavatan Türkiye ile karşılıklı sevgi ve saygıya dayalı, kardeşçe ilişkilerin her alanda geliştirilmesinde olduğunu kaydederek, ”Türkiye-KKTC birlikteliği kardeşçe devam ettikçe kimse Kıbrıs Türk Halkı’nın özgürlüğü, egemenliği ve refahı ile oynayamaz, bizi geçmişin karanlık günlerine geri döndüremez” dedi.