Kırmızı, KKTC’de GAÜ’ye bağlı Girne American Collage ve The American Future Collage isminde iki Kolejin bulunduğunu, bu okulların adanın ilk özel okulları olmalarının yanında; hem yabancı dil eğitiminde, hem de akademik alanda her yönden öncülük yapmış okullar olduğunu vurguladı.

Kırmızı açıklamasının devamında ise şunları söyledi;

Kırmızı: “Hedefimiz, Türkiye’nin Her Bölgesinde, Birçok İlde Öğrencilerimize Dünyanın Kapılarını Açmak Olacak”

“Girne Koleji, Geçtiğimiz haftalarda Türkiye’de “En iyi Çıkış Yapan Eğitim Kurumu” ödülüne layık görüldü. Bu anlamda ben orada ki temsilcilerimize, Girne Koleji CEO’muz Sayın Dilek Cambazoğlu’na ve ekibine, tüm kampüslerimizde ki yöneticilerimize, eğitim kadromuza teşekkür ediyorum ve kendilerini tebrik ediyorum. Bu Covid-19 pandemi sürecinde bazı şeyler hem biraz yavaş ilerliyor; hem de olumsuz etkileniyor. Bu süreç iyileştikçe bir diğer hedefimiz Türkiye’nin her bölgesinde birçok ilde çocuklarımıza, öğrencilerimize dünyanın kapılarını açmak olacak.

Girne Kolej’lerimiz Türkiye’de GAÜ kuruluşu olarak yaklaşık 1,5 yıl önce eğitime başladı. Klasik eğitim anlayışının dışında bir vizyon ile, dünya insanının hayat başarısının öyküsüne odaklanarak, dünya kimliğinde bir mezuniyet vizyonuyla yola çıktı. Şuan Türkiye’de beş ilde yedi tane kampüsümüz bulunmaktadır. “Dünya’nın Kapıları Sana Açık” diyerek çok büyük bir ilgi gördü ve başarılı bir şekilde de devam ediyor.

 

Kırmızı: “Pandemi dolayısıyla alışılmışın dışında bir eğitim dönemine girildi”

Pandemi dolayısıyla alışılmışın dışında bir eğitim dönemine girildiği bu yüzden de bu dönemde ailelerin çocuklarına nasıl destek olmaları gerektiği hakkında açıklamalarda bulunan Kırmızı; “Çok farklı bir zaman dilimindeyiz artık. Yıllarca kuşaklar hep araştırılmıştır ama hepsinin mutlaka bir önce ki kuşaktan bir sonra ki kuşak arasına birçok farklılık olmuştur. Artık teknoloji çağındayız bu yüzden şuan çok farklı bir kuşakla karşı karşıyayız. Bunun nedeni onların zamanının değişiyor olması. 2020 yılı bize gösterdi ki zaman çok değişti. Özellikle Z kuşağı dediğimiz kuşağı teknoloji ele aldı. Çocuklarımız teknoloji içerisinde doğdu ve buna adapte büyüyorlar. Bu ailelerde yadırgama yaratıyor, beklentileri zıtlaştırıyor. Bizim en başta yapmamız gereken bunu kabul etmek. Çünkü bizim kuşaklarımız teknoloji içerisinde doğmadı sadece oluşumuna, gelişime tanıklık ederek yaşadık. Eski kuşaklar olarak, ebeveynler olarak bu değişimin farkına varıp kabul etmemiz lazım” dedi.

Kırmızı: “Çocuklar, Gelişen Teknoloji ile Birlikte Aslında Bizden Daha Sosyaller”

Kırmızı, gelişen teknoloji ile birlikte çocukların aradığı her bilgiyi daha kolay bulduklarını ve teknoloji ile birlikte her geçen gün yenisi çıkan sosyal ortamlar sayesinde bizden daha sosyal olduklarını belirterek bu nedenleri şu şekilde açıkladı;
“Biz eski kuşaklar okula giderek, sınıf arkadaşlarımızla bir araya gelerek sosyalleşiyorduk. Okul veya mahalle içerisinde farklı sosyal aktivitelere katılarak farklı bir sosyal çevre ediniyorduk. En fazla edindiğimiz uzak bilgiler, haberlerden yada ailemizin yanımızda konuştuğu bilgilerdi. Z kuşağı dediğimiz dönemin sosyalleşmesi bambaşka. Evde bilgisayar başında, ellerinde ki diğer teknolojik aletlerle tamamen oradan sosyalleşiyorlar. Bugün çocuk sadece sınıfında, okulunda ki arkadaşlarını tanımıyor. Başka okullarda ki, başka şehirlerde ki hatta başka ülkelerde ki çocuklar ile arkadaşlık edebiliyorlar.

 

Kırmızı: “Çocuklar, Yenilikleri tanıdıkça daha yaratıcı olmaya başladılar”

Adını bile bilmediğimiz birçok sosyal alan var artık. Modayı, eğitimi, gündemi artık bu sosyal alanlardan kolayca görebiliyorlar. “Benim çocuğum asosyal, evde bilgisayar başında zaman geçiriyor” diyoruz ama, bu gelişen teknoloji ile birlikte aslında bizden daha sosyaller. Bu durumu kabul edersek çocuğumuzla uyumu yakalayabiliriz. Teknoloji ile birlikte çocuklar küçük yaşlarda hayata daha kolay uyum sağlamaya başladı. Yenilikleri tanıdıkça daha yaratıcı olmaya başladılar buda zihinsel gelişimlerinin hızlanmasına yaradı. İnanılmaz bir sorgulama yetenekleri ortaya çıktı. Bizim zamanında zar zor ulaştığımız hatta ulaşamadığımız bilgiler teknoloji sayesinde çocukların ellerinin altında olmaya başladı” dedi.

Kırmızı: “Çocuklarımızı Mutlaka Spora yada Sanata Yönlendirmeliyiz”

Gelişen teknoloji ile birlikte çocukların zihinsel gelişimlerinin hızlandığını fakat o teknolojik aletlerin kullanılması ile beraber fiziksel gelişimleri pasiflediğini ifade eden Kırmızı, bu durumların aşılması ile ilgili verdiği tavsiyelerde; “Telefonla, bilgisayarla geçirilen sürenin dışında bunları telafi etmek içinde çocuklarımızı mutlaka spora yada sanata yönlendirmeliyiz. Çocuk söylenenden çok yapılanı uygular. Bu yüzden spora yada sanata teşvik edebilmek için onunla beraber bizde bunu elimizden geldiğince kendimize uyarlamalıyız. Aileye göre uygun saatlerde rutin bir şekilde dışarı çıkacağız, yürüyüşümüzü yapacağız. Diğer sanat dallarına onu cesaretlendirerek, kendi isteklerine göre aktivitelere teşvik edeceğiz. Akşam yemeklerinde veya aile bireylerinin bir arada toplandığı zamanlarda ellerimizde telefon olmamalı. Bu zamanı birlikte sohbet ederek geçirmeliyiz. Bu şekilde çocuğa güzel bir rol model olabiliriz” ifadelerinde bulundu.