Dernek  Başkanı Görkem Çelik yazılı açıklamasında, elektrik enerjisinin her bir ferdin ve ailenin onurlu bir hayat sürdürme, maddi ve manevi varlığını medeniyet düzeni içerisinde geliştirmesinin olmazsa olmaz, zaruri ihtiyaçları içerisinde bulunduğunu vurguladı.

Elektrik enerjisinin hem sürekli ve sürdürülebilir şekilde arz güvenliğinin sağlanması, hem de maliyetlerin halkın gelir düzeyine uygun şekilde fiyatlandırılmasının hayati öneme sahip olduğuna işaret eden Çelik, dünyada enerji maliyetlerinin pandemi sürecindeki artışının devamında Ukrayna-Rusya savaşı ile birlikte tavan yaptığını kaydetti.

Çelik, ülkede ise dünyada oluşan yüksek enerji maliyetleri etkisine ilave Kıb-tek’in kötü yönetimi ve Türk lirasının tüm para birimlerinden daha fazla değer kaybı sonucunda döviz artışı ile birlikte insanca yaşam hakkının en temel unsurlarından olan elektrik enerjisinin bir anlamda lükse dönüştüğünü kaydetti.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet’inde elektrik enerjisinde bu noktaya nasıl gelindiğinin gelecek kuşağa izah edilmesinin neredeyse imkansız olduğunu ifade eden Çelik, yatırım eksikliğinin en önemli sorunlardan birisi olsa da sorunun temelinin bundan çok daha fazlası olduğunun her gün daha net şekilde göründüğünü belirtti. 

İnisiyatifler dışında yaşanan yakıt maliyetlerindeki artış ve Türk lirasındaki değer kaybı sorunlarına karşın hala yapılabilecek hamleler olduğunu ifade eden Çelik, bunların başında ise enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji konusunda kısa vadede yapılacak planlamaların gelmesi gerektiğine işaret etti.

Çelik, kısa ve orta dönem için önerilerini şöyle sıraladı:

“Yeniden çoklu tarife sistemine dönülmesi. Bunu yaparken YEK kullanıcılarını da içine alacak şekilde tarifesel düzenlemeler yapılmalıdır. Yakıt fiyatları dışındaki en önemli maliyet unsurlarından birisi de yıllık toplam elektrik enerjisi üretimimizin yaklaşık %40’ını karşılayan AKSA’dır. Devletin ve halkın içinde bulunduğu Türk lirasının aşırı değer kaybı ile olağanüstü zor ekonomik durum AKSA ile devam eden sözleşmenin karşılanmasını imkansız hale getirmiştir. Bu noktada en azından Türk lirasının değer kaybına karşılık gelecek kısmının Türkiye Cumhuriyeti  Devleti tarafından AKSA’ya ödenmesi veya AKSA’nın bu oranı bakiyeden düşmesi atılması gereken en önemli girişimlerden birisidir.

Hane halkına yönelik enerji verimliliğini teşvik edecek en az altı aylık bir paket açıklanmalıdır. Böylece binalarda yüksek enerji tüketimi veya verimsiz kullanıma sebep veren unsurların çeşitli hibe ve teşviklerle giderilmesi sağlanmalıdır. Sanayi ve tarım alanlarında elektrik enerjisi maliyetlerinin rekabet edebilir mertebeye getirilmesi büyük önem arz etmektedir. Kısa sürede uygulamaya geçecek enerji verimliliği özelindeki teşvik ve hibelerin sağlanmasıyla bu alanlarda enerji maliyetlerinin %30-40 arasında azaltılması sağlanmalıdır.

Yüksek enerji tüketimlerinin olduğu tesislerde gerekirse belli bir süre devlet tarafından karşılanacak şekilde enerji yöneticileri istihdam edilerek bu tesislerin tüketim modellerinin ortaya çıkarılması ve verimlilik tedbirlerinin devreye alınması sağlanmalıdır. Kamu binalarında enerji verimliliği hedefinde sıkı önlem ve tedbirler ivedilikle devreye alınmalıdır.

Ülkemizde YEK Kurulu gücü 95MW’a ulaşmış durumdadır. Verilmiş 25MW YEK izninin devreye gireceğini ön gördüğümüzde ise 2022 yılı içerisinde 120MW kurulu güce ulaşılacağı görülmektedir. Artan elektrik fiyatları ile birlikte halkımız yenilenebilir enerjiyi tek çıkış yolu olarak görmektedir.

YEK konusunda toplumun tümünün fayda sağlayabileceği, sürdürülebilir, Kıb-Tek  şebekesine zarar vermeden enerji maliyetlerini azaltmamızı sağlayacak yeni uygulama modellerinin devreye alınması gerekmektedir. Öztüketimin yaygınlaşması teşvik edilirken özellikle ticari ve sanayi izinlendirmelerinde depolamalı uygulamaların önünü açacak için Kıb-Tek’in gerekli teknik yönetmeliklerini belirlemesi tavsiye edilmektedir. Böylece, Kıb-Tek şebekesi zarar görmeden daha fazla yenilenebilir enerji üretimi sağlanabilir.

Yenilenebilir enerjide faturayı sıfırlama değil makul seviyelere düşürecek uygulama modelleri dünyada da kabul gören yöntemlerle mümkün olmaktadır. Bu modelleri devreye alarak her konutta yenilenebilir enerji kullanılması sağlanabilir. Popülist davranmadan sürdürülebilir ve herkese eşit faydalanma hakkı sağlanacak bir model hayata geçirilmelidir.

Başta Enerji Verimliliği Yasa’sının acilen Meclis gündemine getirilmesi olmak üzere, Kıb-Tek’in elektrik enerjisi konusunda dünyada olduğu gibi ülkemizde de değişen şartlara uyum sağlayabilecek yeni bir enerji yönetim modelini zaman kaybetmeden oluşturmalıdır. Yapısal ve idaresel değişimler olmadan doğru aksiyonların alınamayacağını veya yeterli olmadığı tüm açıklığı ile ortaadır. Öyle ki; ülkemizde 10,000’e yakın hem enerji tüketen hem de üreten bir kitle mevcuttur. Buradan üretilen enerji yıllık elektrik enerjisi üretimimizin %10’una denk gelmektedir. Elektrifikasyon’daki ciddi artışın elektrikli araçların yaygınlaşması ile daha da artacağı ve zaten yetersiz olan enerji arzının daha da yetersiz hale geleceğini öngörmemek mümkün değildir.

Fasıl 170 ve 171’in yerini; enerjiyi bugünün şartları ile yönetebilecek, insan kaynağından doğru şekilde faydalanılacak, enerji geçişi sürecine adaptasyon sağlayabilecek, tüketiciyi koruyan ve Kıb-Tek’in işleyişini çağdaş ve sürdürülebilir hale getirecek yeni muvzuatlarin alması gerekmektedir.”

Çelik, halkın geçmişten gelerek bugün hala devam etmekte olan bir çok hatanın bedelini ödemek durumunda bırakıldığını da savunarak, “Kötü yönetim anlayışlarının getirdiği bu durumla mücadele edebilmek için her bireyin kendi yaşayışı veya varsa eğer kendi işletmeleri için almak zorunda olduğu tedbirler vardır. Bunun da en temeli tasarruftur. Varsa eğer gereksiz tüketimi hayatlarımızdan çıkarmak hepimize düşen sorumluluktur” dedi.