Kıbrıs konusunda uzayan tünel ışığın küçülmesine neden oluyor.

Zaman Kıbrıs konusunun çözümünde aleyhte çalışan bir etkendir.

‘Ortak Metin’ sonrasında oluşan olumlu hava çok kısa bir süre sonra yerini ihtiyatlı iyimserliğe, şimdi ise karşılıklı suçlamalarla yavaş yavaş umutsuzluğa dönüşmektedir.

Her iki taraftan yapılan açıklamalara bakıldığında sürecin kısa vadede sonlandırılma niyetinin olmadığını söylemek mümkün.

Annan Planına verdiği evet oyu sayesinde ‘çözüm isteyen lider’ imajı ile Rum Lider Anastasiades uluslararası toplumun son derece büyük desteğini ve kredisini almayı başarmıştır.

Bu kredinin sınırlarını müzakere masasında sonuna kadar zorlayacağa benziyor.

Anastasiades’in ‘Kıbrıs konusunun çözülmesi için ısrarla çalışıyoruz, Kıbrıs Türk tarafı uzlaşmaz tutumunu değiştirmeli’ söylemlerine karşılık, Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu’nun ‘Rum tarafının talepleri kabul edilebilir değil’ şeklinde açıklamaları güneyin pazarlığı yüksekten tuttuğunun göstergesidir.

İki yıllık aradan sonra ‘Ortak Metin’ sürecinde müzakerelerin yeniden başlaması için ABD’nin süreci motive ettiği bilinen bir gerçektir.

Yapılan açıklamar, teknik düzeyde ziyaretler ve son olarak ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın ziyareti sonrasında ABD Dışişleri bakanı John Kerry’nin adaya gelecek olması Kıbrıs konusunun Beyaz Sarayın ajandasında olduğunun en belirgin göstergelerindendir.

52 yıl aradan sonra adayı ziyaret eden ABD Başkan Yardımcısı Biden’ın ziyareti diplomasi tarihinin en üst noktası olarak geçtiğimiz günlerin çok konuşulan ve çok tartışılan ziyaretlerinden olmuştur.

Joe Biden’ın Kıbrıs’a yaptığı bu tarihi ziyaretinde kendisi ile görüşme fırsatı bulanlardan dolayısı ile süreci yakinen takip edenlerdenim.

Bazı kesimlerin Biden ziyaretinin Kıbrıs’ta statükonun değişmesi noktasında bir etki yapmadığına ya da başarısız olduğuna yönelik düşüncelerine katılmıyorum.

Neticede Joe Biden ABD’nin 2 numarasıdır.

Nasıl ki bir Cumhurbaşkanının ziyareti sonrasında genel çerçevede mesajlar verilirse aslında Joe Biden da ziyareti sırasında aynı şekilde Kıbrıs konusunun gereğinden fazla uzun sürdüğü mesajını vermiştir.

John Kerry’nin çok yakın gelecekte adaya gelmesi beklenmektedir.

Kerry’nin yapacağı ziyaretin bir dışişleri bakanı olmasından ötürü teknik açıdan Joe Biden’in ziyaretinden çok daha fazla detaylı gerçekleşmesini beklemek yanlış olmaz.

Dışişleri bakanının adada iki kesimli iki toplumlu federasyon için çalıştıklarına yönelik açıklamaları mevcuttur.

Kıbrıs’ın etrafındaki doğal zenginlikler, enerji sektörüne dayalı ekonomik fırsatlar yaratarak

Kıbrıs konusunun çözümünü motive edebilecek yeni bir dinamik olarak ortada durmaktadır.

Bu yeni dinamik adanın yeniden birleşmesinde kazan kazan esasını biraz daha ön plana çıkarmıştır.

Kıbrıs’ın etrafındaki doğal zenginliklerin ekonomik değerinin yanı sıra özellikle Amerika Birleşik Devletlerinin uluslararası liderliği açısından siyasal önemi söz konusudur.

Bu önem ise Kıbrıs’taki doğal gazın Rusya’nın Avrupa üzerindeki enerji gücünü azaltmaya yönelik kullanılmasıdır.

ABD Dışişleri bakanı John Kerry’nin adaya yapacağı ziyaretin son derece ilginç ve kritik olacağını düşünüyorum.

Bir kere Kıbrıs’ta illa ki bir değişim olacaktır.

‘Parça çözüm’ veya ‘ara formül’ gibi bütünlüklü çözümü de tehlikeye sokabilecek düşüncelerin arasında tek ve en doğru değişim adada en kısa zamanda bulunacak bir çözüm ve sonrası Doğu Akdeniz’de istikrarın sağlanmasıdır.


ANIL KAYA