Ulusal Birlik Partisi (UBP) Gazimağusa Milletvekili Dr. Ahmet Kaşif, geçtiğimiz pazar günü yapılan genel başkanlık seçiminde, Başbakan İrsen Küçük’ün, parti tüzüğüne göre üye sayısının salt çoğunluğu kadar oy alamadığını ve ikinci tur seçimin şart olduğunu söyledi. 
   “UBP’nin çok büyük çoğunluğu bizi desteklemektedir, UBP tabanı ve halk Sayın İrsen Küçük’ü istemiyor” diyen Kaşif, kurultayda tüzüğün 28’inci maddesinin ihlal edildiğini, bu nedenle İrsen Küçük’ün başkanlığını onaylamadıklarını açıkladı. Kaşif ikinci tur seçim için bugün mahkemeye başvuracaklarını ve yargıya güvendiklerini söyledi.


    Kaşif, kurultay sürecinde başkanlık yarışı sırasında kendisine destek veren milletvekilleri Dr. Mehmet Tancer, Afet Özcafer, İlkay Kamil, Hasan Taçoy, Zorlu Töre, Türkay Tokel ve Ergün Serdaroğlu  ile birlikte dün öğleden sonra KKTC Meclisi’ndeki Mavi Salon’da basın toplantısı düzenledi.
     Kaşif, kurultay çalışmaları süresinde, aylardan beri partili delegelere baskı, tehdit ve şantaj yapıldığını belirtirken, “Dıştan müdahale davetlerine ve uygulamalarına rağmen ortaya çıkan sonuç Ulusal Birlik Partililerin verdiği, üzerinde mutlaka durulması gereken hassas ve önemli bir mesajdır” dedi. Kaşif, “UBP’nin ve halkın sempati ve desteğinin bizden yana olduğu nettir”  diye konuştu.


“Halk ve UBP tabanı Küçük’ü istemiyor”

   “UBP tabanı Sayın Küçük’ü istemiyor. Halk Küçük’ü istemiyor. Sokağa çıkınız, çarşıyı, pazarı , marketi dolaşınız çoğu insan size İrsen beyin istenmediğini, benimsenmediğini açıkça söylüyor” diyen Kaşif, şöyle devam etti:
   “3 ay önceki Ramazan ayında başlayan ve ardı arkası kesilmeden Kurultay’ın bir gün öncesine kadar devam eden yemeklerle delegeyi etkileme çabalarına rağmen başaramadılar. BRT ve parti gazetesi dahil ellerinde tuttukları gazetelerde bize karşı yürüttükleri anti demokratik düşmanca kampanyaya rağmen aldıkları netice hüsran anlamındadır. Düşünebilir misiniz; dün seçim vardı ve aylardır beni yok sayan partinin yayın organı bir gün bile bize tahammül gösteremedi ve benim tek bir resmim olmadan, sanki Sayın Küçük tek başına adaymış gibi yayın yaptı. Düşünebilir misiniz; Son dakikaya kadar gelenler - gidenler oldu ve sanki bizim istenmediğimiz, İrsen beyin muteber sayıldığı imajı verilerek delegemiz etkilenmeye çalışıldı.”

“Tüzük açık”

   Parti tüzüğünün “ Genel Başkan’ın seçimi ve görev süresi” yan başlıklı 28’inci maddesinin gayet açık olduğunu öne süren Kaşif, “Tüzüğümüz gayet açık bir şekilde, ‘Parti Genel Başkanı, Kurultayca, gizli oyla ve üye tam sayısının salt çoğunluğu ile seçilir’ demektedir” dedi ve şöyle devam etti:
   “Kurultay’a bin 427 delege ile gittik. Bu da bir adayın seçilebilmesi için 714 oy olması gerektiği anlamına geliyordu. Seçim sonucuna göre Sayın Küçük 704 ben 690 oy aldım. 8 oy da geçersiz sayıldı. Toplamda bin 402 oy kullanıldı. Tüzüğümüze göre bu seçim bir hafta sonra tekrarlanmalıdır.”

“Başbakan Divan Başkanı’na müdahale etti”

   Kurultayı yöneten Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün başkanlığındaki divanın net bir şekilde ortada olan bu durumu değerlendirmediğini kaydeden Kaşif, “kardeşi kardeşle kavga ettirmek, sıkıntı yaratmak yerine  gelecek hafta genel başkanlık seçiminin yineleneceğini açıklamalıydı. Ancak seçimle değil daha önce kendi aramızda vardığımız centilmenlik anlaşması ile Genel Kurul’un onayına sunularak göreve başlayan Divan’ın Başkanı Bakan arkadaşımız tüzüğe göre değil Başbakanı’na göre bir karar açıkladı. Oysa Divan’da bulunan iki üye tüzük gereği seçimin bir hafta sonra yapılması gerektiğini kendisine belirtmişlerdi” diye konuştu.
   Kaşif, sayım sonucu belli olur olmaz gerekli itirazı yaptıklarını hatırlattı ve “Televizyon ekranlarından gelişmeleri izleyen partililerimizin ifadelerine göre Sayın Divan Başkanı da önce seçimin gelecek haftaya kalacağına ilişkin ifadeler kullandı ama sonra Başbakan baskı yapınca kararını onun istediği şekilde değiştirilmiş oldu. Sayın Divan Başkanı bizim hukukçularımızdan birine de aynı yönde ifadeler kullandı; O da bize gelecek hafta yeniden seçim yapılacağını söyledi ama demek ki Sayın Başbakan’ın baskıları Divan Başkanı üzerinde etkili oldu” dedi.
   Parti tüzüğünün açık olduğunu belirten Kaşif, kurultaydaki başkanlık seçimini de “antidemokratik” olarak niteledi.

“Parti tabanının yüzde 80’ini temsil ediyoruz”

   “Dikkatinizi çekmek istiyorum, pazar günkü anti demokratik seçimde aradaki oy farkı 14 oldu. Katılmayan üye sayısı ise 25’ti. Yani katılmayanlar kurultay sonucunu etkileyebilecek sayıdadır” diyen Kaşif, kurultayda oy kullanan parti delegesinin  yüzde 50’sinin; halkın ve UBP tabanının ise yüzde 80’inin kendilerinden yana olduğunu söyledi.

“Küçük’ü başkan olarak tanımıyoruz”

   Kaşif, tüzük ihlali nedeniyle, İrsen Küçük’ü genel başkan olarak onaylamadıklarını da dile getirirken, önümüzdeki pazar günü yeniden seçim yapılmasını talep ettiklerini açıkladı. 
   Kaşif, taleplerini şöyle sıraladı:
   “Gereken düzen alınsın 12.00-17.00 saatleri arasında oy kullanılsın ve hemen ardından oy sayımı yapılarak netice halkımıza açıklansın. Eğer huzur içinde, birlik - beraberliğin sağlandığı bir UBP isteniyorsa yapılması gereken budur. Biz “hodri meydan” diyoruz. Delegemize gidelim, sonucu kesin bir şekilde belirleyip sıkıntılardan kurtulalım. Neden kaçıyorlar? Sayın Küçük’ün bir korkusu mu var? Yoksa yarattıkları “biz yüzde 70’le kazanacağız, bize boyun eğiniz yoksa işten atılırsınız, işe almayız, borcunuzu silmeyiz, kredi vermeyiz, şu bizi ister onları istemez, şu biz seçilmezsek UBP’yi cezalandıracak” havasının dağılmasından ve seçimi kaybetmekten mi korkuyorlar? Eğer koltuk değil parti önemli ise seçimden kaçmanın bir anlamı yok.”

“UBP’de devam”

   Kaşif, siyasi mücadelelerini UBP’den kopmadan, halkın ve parti tabanının istemi yerine gelene kadar devam ettireceklerine de vurgu yaptığı basın toplantısında, hukukçuların divan başkanlığına gerekli itirazları yaptığını hatırlattı ve şunları ekledi:
   “Hukukçularımız gereken itirazları divana yaptı. Bunun neticesinin 48 saat içinde bize bildirileceği ifade edildi. Ancak biz baskılar sonucu divanın tüzüğü yanlış yorumlamaya devam edebileceği endişesi ile konuyu yargıya taşıma kararını almış durumdayız. Hukukçularımız gereken çalışmaları başlatmışlardır ve bizlere “tüzük nettir. Gelecek hafta seçim yapılmalıdır, aksi takdirde genel başkanlık seçiminin açıklanan sonucu yargı tarafında geçersiz ilan edilir” diyorlar. Biz yargımıza güveniyoruz ve hukuk sürecini devam ettireceğiz. Bunu durdurmanın yolu az önce ifade ettiğimiz şekilde, pazar günü yeniden genel başkanlık seçimi yapılmasıdır.”

“Parti içi demokrasi kalmadı”

   Yaşananlar ve yaşatılanların UBP’de parti içi demokrasinin kalmadığını gösterdiğini de ifade eden Kaşif, şöyle konuştu:
   “Anavatan Türkiye makamlarını kendi çıkarları uğruna pervasızca kullanmaya kalkışan, o makamları istismar eden, baskı, tehdit ve şantaja başvuran, tüm kaynakları kullanarak kendi partilisini bile sindirmeye çalışan anlayışın partide hegemonya kurmaya çalıştığını göstermektedir. Kardeş kardeşle kavga ettirilmiştir. Bu parti tarihimizde bir ilktir. Yaşananlar bizi derinden üzmüştür. Tüm UBP’li kardeşlerime sakin olmaları, hangi nedenle olursa olsun sevgiden, saygıdan, hoşgörüden uzaklaşmamaları, Bayram’a düşmanlık değil kardeşlik duyguları ile girmemiz için üzerlerine düşeni yapmaları çağrısında bulunuyorum.”

“Küçük’ün iktidar hırsı ön plana çıktı”

   Yaşananların tek sorumlusunun İrsen Küçük olduğunu öne süren Kaşif, Başbakan’ı, aşırı iktidar hırsı ön plana çıkan, dostluk, arkadaşlık, sevgi, saygı, vefa gibi kavramlardan uzaklaşmakla suçladı. 
   Kaşif, “UBP tabanının, halkın gönlünün genel başkanlığını biz kazandık... Bu çok önemlidir” diye ekledi. 
   Bir seçim daha yapılmasında ısrarlı olduklarını ifade eden Kaşif, UBP’nin mevcut sıkıntı ile yoluna devam edemeyeceğini de söyledi. 
   Kaşif sözlerini şöyle noktaladı:
   “Eğer hatada ısrar edilirse halk UBP’ye çok ağır bir bedel ödetebilir. Bizler asla efendilikten, yasalardan, tüzüklerden, demokratik siyasi ve hukuksal mücadeleden ayrılmayacağız. Ne yapacaksak halkımıza, tabanımıza, kulak vererek yapacağız. Hangi kararı alacaksak halkımıza, tabanımıza kulak vererek alacağız. Bir kez daha herkese, kurultaya katılan tüm delegelerimize ve özellikle bizlere destek vererek iradesine, ülkesine, partisine, onuruna sahip çıktığını cesurca ortaya koyan yol arkadaşlarımıza teşekkür ederim.”