Çalıştığı devlet dairesinde tacize uğrayan kadın Havadis’e konuştu. Bir çocuk annesi ve boşanmış, yalnız yaşayan, 20 yıllık kamu çalışanına üst düzey yöneticisi, sırf eşinden ayrı ve yalnız yaşıyor diye ahlaksız tekliflerde bulunma cesareti gösterdi. Karşılık görmemesine rağmen bu teklifler, aralıklarla devam etti. Söz konusu kişi, tekliflerine karşılık alamayınca da çalışanına mobbing uygulamaya başladı.(Mobbing, basit anlatımıyla, “bir veya birkaç kişinin bir diğer kişiye uyguladığı, düşmanca ve ahlaka, etiğe aykırı yöntemlerle sistematik olarak yaptıkları psikolojik bir baskıdır”. 1980’li yıllarda mobbing terimi, iş hayatındaki baskı, şiddet ve yıldırma hareketlerini tanımlamak için kullanılmaya başlandı.) “Ben hayatımı namusumla, şerefimle yaşıyorum. Kimsenin bulunduğu mevkii kullanarak beni taciz etme hakkı yoktur” diyen kadın, yaşadıklarının detaylarını anlatırken “ben böyle bir ahlaksız adam görmedim. Yıllarca kamuda çalıştım. İlk kez böyle bir şey başıma geldi” diye konuştu. Yaşadıklarını anlatan kadın, kendisi gibi kamuda başka kadınların da benzer çirkin tekliflerle karşı kaşıya kaldıklarını ancak, korktukları için seslerini çıkaramadıklarını belirtti. “Bu adam, bulunduğu makamı kendi kişisel emel ve çıkarları için kullanmak istiyor. Buna ‘dur’ diyecek bir makam yok mudur?” diye soran kadın, konuyu mahkemeye taşıyacağını ve hakkını sonuna kadar arayacağını söyledi. “Beni hem görev yerimden etti, hem de bir kadın olarak mağdur etti” diyen kadın, gerekirse kendisine şahitlik yapacak yakın arkadaş ve bürokratların bulunduğunu da açıkladı. Havadis olarak bizler yaşanılanları bir iddia olarak yayımlıyoruz ve olayların taraflarının isimlerini açıklamıyoruz. Yargıya taşınacak bir olayla ilgili biz yorum yapmıyoruz, sadece olayı anlatanın ifadelerini sizlerle paylaşıyoruz.

HAVADİS: Size karşı tacizler ne zaman başladı?

CEVAP: Ben başka bir bakanlıktan şu an çalıştığım bakanlığı nakil sonucu geldim yaklaşık bir yıl önce. Bakanlığa geldikten 3-4 ay sonra müdürüm bana karşı tacizleri başladı.


HAVADİS: Ne gibi tacizlerde bulundu?

CEVAP: Önceleri beni doğum gününde eşi yurt dışında olduğu için baş başa yemeğe çağırdı. Daha önce bana karşı hiçbir yanlışı olmayan müdürümün bu teklifi karşısında neye uğradığımı şaşırdım. Hatta 30-40 saniye bana yapılan bu teklifi yanlış algıladığımı sandım. Kendisine böyle bir şeyin mümkün olamayacağını söylediğim zaman ise, aldığım yanıt, “Eğer kalabalıkta görünmek istemiyorsan, sessiz sakin bir yere gidebiliriz” şeklinde oldu.

HAVADİS: Siz bu teklifler karşısında ne dediniz?

 

CEVAP: Bu cümleden sonra bana yapılan teklifin ne olduğundan emin oldum. “Siz bana nasıl böyle bir teklifte bulunabilirsiniz” dememe rağmen, pişkinliğine devam ederek, “Dışarıda görünmek istemiyorsam, şarabını alıp benim evime gelebileceğini söyleyerek, çocuğumu da ‘efendine gönderme şansın var mı’ dedi. Ben de ‘efendim kim’ dediğim zaman, eski eşimi kastettiğini söyledi. Evime gelme teklifinden sonra ben artık kendimi kaybettim ve ‘Siz beni ne sanıyorsunuz. Boşanmış olmam, yalnız yaşamam, size bana böyle bir teklifte bulunma hakkını mı veriyor’ diye bağırdığım sırada bakanlık müdürü odaya girdi. Ben de konuyu kapatıp dışarı çıkmak zorunda kaldım.”

HAVADİS: O gün bu konu kapanmış mı oldu?CEVAP: Tabii ki kapanmadı. Gece saat 19.30-20.00 sıralarında, beni cep telefonumdan arayarak, “Hazır mısın gelip seni alayım” diye sordu. Bu soru karşısında çok şaşırdım çünkü ben o kadar konuşmadan sonra konunun kapandığını düşünüyordum. Amirim olduğu için de çok fazla gitmeden teklifini yine reddettim. Bir şey söylemeden telefonu kapattı.


HAVADİS: Bunlar yaşanırken yanınızda kimse yok muydu?

 

CEVAP: Gece telefonla beni aradığı zaman yanımda çok samimi bir arkadaşım vardı. Ve bu konuşmaları o da dinledi. Çünkü gündüz yaşadığım kötü olayı ona ağlayarak anlattığım sırada bu telefon gelmişti.

HAVADİS: Ertesi gün ne oldu peki. Size bir yorum yaptı mı?

CEVAP: Ertesi gün sakin bir saatte beni yalnız yakaladı ve bana “Çok büyük bir yanlışlık yaptın dün akşam. Arkadaşının yanında ismimi zikrettin, o beni tanıyor, başıma iş açılabilir. Olay eşimin kulağına gidebilir” dedi. Benim ona verdiğim cevap ise aynen şu oldu: “Kötü bir niyetiniz mi vardı. Bana söylediğiniz her şeye rağmen, art niyetli düşünmemeye çalışıyorum hala daha” Bunları söyledikten sonra dönüp odadan çıktım.

 

HAVADİS: Bu yaşananlardan sonra vazgeçti mi sizi taciz etmekten?

CEVAP: Cinsel tacizden vazgeçti. Ama bana artık mobbing uygulamaya başladı. Teklifini kabul etmediğim için sürekli iş yerinde bana sesini yükseltiyordu, işleri doğru yapmama rağmen, yanlış yaptım diye suçlayıcı ifadeler kullanıyordu. Beni huzursuz edebilecek her türlü psikolojik baskıya maruz kaldım. Bu olaylardan sonra 20 yıllık bir personel olarak ben yanımda yeni gelen kıza iş öğretmeye çalışırken, o ben yokmuşum gibi, tüm işleri o yeni personele vermeye başladı. Beni yok saydı. Bu süreçte de yapılan yanlışlar benim hatam olmamasına karşın her zaman beni suçladı. Fırsat bulduğu her anda beni psikolojik olarak taciz etti.

 

HAVADİS: Bu iş nereye kadar gitti peki?

CEVAP: Olayı o kadar abarttı ki, bakana gidip benim bir önceki çalıştığım bakanlıktan kendisinin yanına “casusluk yapmak için” gönderildiğimi söyleyecek kadar bayağılaştı. Ve “sözde”, bakanın talimatıyla beni başka bir daireye göndermeye çalıştı. Çünkü onun için artık ben potansiyel bir tehlike idim ve orada kalmamam gerekirdi. Bunun üzerine, benim böyle bir şey yapamayacağımı düşünmesine rağmen ve engellemeye çalışmasına rağmen, bakanımla gidip görüştüm. Cinsel tacize uğradığımı ne yazık ki yanlış anlaşılacağımı ve bana inanılmayacağını düşünerek söyleyemedim. Casusluk konusunu dile getirip, böyle bir şeyin söz konusu olamayacağını bakanıma anlatınca beni anladı ve görevime devam etmemi istedi. Kendisi sağ olsun bana tam destek verdi.

 

HAVADİS: Neden söyleyemedin bakanına başına gelenleri?

 

CEVAP: Toplumdaki kadına bakış açısının ne olduğunu bir kadın olarak sizler de çok iyi biliyorsunuz. Özellikle de boşanmış, yalnız yaşamak, çok daha zor bu ülkede. Ama ben bu zorluklara rağmen, her zaman için başım dik ve yürekli olarak bir duruş sergiledim. Bu duruşumdan da asla ödün vermeyeceğim. Böyle olmasına karşın bakanım bir erkekti ve söz konusu tacizci müdür, onun altında çalışan sağ kolu idi. Bana mı inanırdı, yoksa ona mı? Bunun cevabını siz verin.

 

HAVADİS: Başınıza gelen taciz olayından sonra neden suskun kaldınız peki?

CEVAP: Suskun kaldım çünkü, daha önce çalıştığım dairede maalesef ki, siyasi olaylara kurban giden birisi idim. Buraya gelmeden önce çalıştığım bakanlıkta ilgili bakanım benden yasalara uygun olmayan bir işlemle ilgili evrakı almayı reddettiğim için beni önce uyardı, ben hatanın düzeltilmesi konusunda ısrar edince de beni oradan sürdü. Böyle bir olay yaşadığım için, daha bu konu gündemden düşmeden, ikinci bir olayın konuşulması hoş olmazdı. Sanki ben suçluymuşum gibi lanse edilecekti. Buna fırsat vermek istemedim. Ben öyle birisi değilim. 20 yıldır yanında çalıştığım amirlerime saygıda kusur etmedim, disiplini çalıştım. Asla laubali davranışlarım olmadı. Bunu kendilerine de sorabilirsiniz. Bu süreçte kendileri de beni arayıp, destek belirtiyorlar.

HAVADİS: Ne kadar suskun kaldınız bu olaydan sonra?

 

CEVAP: Yukarıda belirttiğim nedenden dolayı yaklaşık 7 aya yakın suskun kaldım. Açıkçası kadın olarak üst makamda olan birine karşı ses çıkarmamın bana zarar vereceği endişesini taşıdım hep. Haklı da çıktım bu süreçte kendisi bana hep psikolojik baskı uyguladı oradan ayrılmam için.


HAVADİS: O zaman sizi şimdi konuşmaya iten sebep nedir?

CEVAP: Bakan değişikliği olunca, bana destek olan bakanın ayrılmasını fırsat bilerek benim üzerimdeki baskıları artırdı. Bir gün yine üstü kapalı bir şekilde, çok açıkgöz davranarak, yurt dışı göreve gideceğini ve bir kontenjanı olduğunu, sekreterlerinden birisini de yanında götürebileceğini bana söyledi. Ben de kendisine “ 20 yıldır devlet dairesinde çalışıyorum. Üst düzey bir bürokratın, resmi temaslarda bulunmak üzere yurt dışına gittiği zaman yanında bir sekreter götürmesini, ne duydum, ne gördüm, ne de şahit oldum” dedim. Bu cevabıma karşılık kendisi yine ısrarcı olarak “ama benim bir kontenjanım var” dedi. Ben de bunun üzerine, “Benim çocuğum var. Diğer arkadaşı yanınızda götürün” diyerek odadan çıktım.


HAVADİS: Gelişmeler nasıl oldu sonra?

CEVAP: Bu olaydan 3 gün sonra, meclise bakana gönderilmek üzere bir evrak hazırlamam için telefonda bana talimat verdi. Evrağı hazırladım ve gönderdim, ancak içeriğinde bazı eksiklikler vardı. Dış görevden bakanlığa geri geldikten sonra beni odasına çağırdı ve yüksek bir ses tonu ile “Bakana evrağı gönderdin mi” diye sordu. Ben de “Evet, şu an eline ulaşmış olması lazım” dedim. Benden evrağın bir nüshasını istedi. Götürüp masasına bıraktım. Evrağa baktıktan sonra evrakta daha açıklayıcı bilgilerin yer alması gerektiğini bahane ederek bana avazının çıktığı kadar bağırmaya başladı. Evrakları yırtıp yüzüme fırlattı. Ve beni odadan kovdu. “Defol, derhal dışarı çık, şimdi” diyerek avazının çıktığı kadar bağırıyordu. Ben de odadan çıkıp yerime oturdum. Ancak moralim inanılmaz bozulmuştu. Ben yine de işime gitmeye devam ettim. Benim yerimde başka biri olsa bu kadar hakaretten sonra ya rapor alır, ya da izin doldurur işe gitmezdi. Ama ben kendisine malzeme vermek istemedim. Bu olaydan iki gün sonra, diğer arkadaşla beraber bizi odasına çağırdı. İşlerin düzensiz olduğundan, aklımızı işimize vermediğimizden ve benim bizzat eksik evrak hazırlayıp bakana göndermekle kendisini bakana karşı rezil ettiğimden şikayet etmeye başladı.  Ben de artık sabrımın son noktasında olduğum için sözünü keserek, bu bakanlıktan derhal gitmek istediğimi, hiçbir amirin bir personeline bu kadar aşağılayıcı bir şekilde davranamayacağını, en azından benim bunu kaldıramayacak bir yapıya sahip olduğumu belirttim.

HAVADİS: Ne cevap aldınız peki?

 

CEVAP: Tabii ki kendisi için potansiyel tehlike arz eden benden duymak istediği lafı duymuş oldu. Bunun üzerine hemen, “Daire tercihin var mı” diye sordu. Ben de “yoktur, buradan yeter ki gideyim. Benim çalışamayacağım bir yer yoktur. Hiç fark etmez” dedim. Bunun üzerine “Peki, yarından itibaren bakanlığımızla ilişkini kesiyorum. Personel Dairesi’ni derhal devreye sokuyorum. Eşyalarını toplayıp hemen gidebilirsin” dedi bana.  Ben de eşyalarımı toplayıp oradan ayrıldım.

 

HAVADİS: Bakanlıktan ayrıldıktan sonra konuşmaya karar verdiniz sanırım. Bundan sonraki gelişmeler nasıl oldu?

CEVAP: Aslında ben, yine de konuşmayacaktım. Sessiz sedasız yeni yerimde görevime başlayacaktım. Ama maalesef ki, söz konusu amir, ben gittikten sonra  benim kişiliğimle ilgili, beni rencide edici, hatta namusuma dil uzatarak, arkamdan ileri geri konuşmaya başladı. Yine bakanlıktan arkadaşlardan geldi bana bu haberler. Arkadaşlarım beni bunlar karşısında dikkatli olmam ve önlem almam konusunda uyardı. Bu olayının ilk olmadığını, daha önce başkasına da yaptığını, ancak kadının korkup konuşmadığını söylediler. Benim için, “Çirkeftir, karaktersizdir, beni karalamak için her türlü iftirayı atacak karakterdedir” diye konuşmaya başladı.  Ben de bunları duyunca, artık hakkımı aramak için savaş verdim. Çünkü kendisi suçlu olmasına rağmen, susmayıp, beni karalamaya çalışmasını kabul edemezdim. Ben de bu yüzden konuşmak istedim. Benim yaşadıklarımı başka kadınlar da yaşamasın. Yaşayanlar da makamlardan korkup susmasınlar. Haklarını arasınlar. Çünkü suçlu olan onlardır. Ve benim mantaliteme göre insan her şeyden önce onuru için yaşar. Onurumu korumak ve namusuma dil uzatan bu adamı susturmak ve cezalandırmak zamanının geldiğine inanıyorum. Bu adam o kadar ileri gitti ki benim çocuğuma dil uzattı. Sözde, Bilinçli, eğitimli, aydın bir adamın bu kadar küçüleceğini hiç düşünemedim. Kendisinden bir gün çocuğumun gelişimiyle ilgili psikologa danışmak için randevu aldığımı ve bana izin vermesini istedim. O, bunu bile kullanacak kadar bayağılaşarak, “Zaten onun çocuğunun da psikolojik sorunları var” gibi bir cümle kurdu. Bu, insanlığa sığacak bir davranış değil. İş yerinden ayrıldığımdan bu yana, psikoloji tacizleri hiç durmadan devam ediyor. Beni sindirmeye çalışır. Ama asla susmayacağım.

 

HAVADİS: Nasıl bir mücadele yöntemi izleyeceksiniz?

CEVAP: Ben sanırım bu konuda ilk örneğim. Birçok kadın iş yerinde tacize uğruyor. Ama korktukları için ses çıkaramıyorlar. Çünkü, kendileri suçlu konumuna itilmekten, suçlanmaktan, rezil olmaktan korkuyorlar. Çünkü küçük bir toplumda yaşıyoruz ve maalesef ki erkeklerin kadına bakış açısı ortadadır. Kadın ona izin vermiştir. Fırsat vermiştir. O bir şey yapmasa adam buna cesaret etmez gibi cahilce, erkek zihniyeti ile olaya yaklaşıyorlar. Eminim bana da böyle yakalaşacak olanlar olacaktır. Ama ben her şeyi göze aldım. Korkacak hiçbir şeyim yoktur. Kanımın son damlasına kadar mücadele edeceğim.

 

HAVADİS: Yargıda hakkınızı arayacak mısınız?

CEVAP: Kesinlikle arayacağım. Sivil toplum örgütleri ile temasa geçtim. Yarın, birçok kadın örgütü ile nasıl bir mücadele yöntemi izleyeceğimize karar vereceğiz. Yalnız olmadığımı bilmek bana daha fazla güç ve cesaret verdi. Hakkımı sonuna kadar arayacağım. Kimse beni yolumdan geri döndüremeyecek. Kadınlara karşı, bu tarz erkeklerin de artık nerede durmaları gerektiğini bilmelidirler. “Bu tarz erkekler” diye belirtmemdeki amaç, karşı cins olmasına rağmen, benim yanımda olan ve bana destek olan birçok erkek arkadaşım da mevcuttur. Bu da ayrı bir sevindirici olaydır. Bugün eylem yapacak olsak, onlar da benimle omuz omuza sokaklara döküleceklerdir. Mahkemede, bana şahitlik yapacak arkadaşlarım da mevcuttur. Şu anda kendi ismimi ve beni taciz edeni açıklamamamdaki neden, korkmam değil, yargı sürecini etkilememektir. Aksi halde bunu benim aleyhime kullanabilir. Yargıya gitmeyecek olsam, korkum yok, şimdi bile bunu yapardım.


HAVADİS: Son olarak neler söylemek istersiniz?

CEVAP: Buradan şunu söylemek isterim. Kendisinin beni sindirmek için araya koyduğu kişiler de bunu yapmaktan vazgeçsin. Çünkü günü geldiğinde, o şahısların adını da deşifre etmekten kaçınmayacağız. Bakanına da buradan çağırım, yurt dışında böyle bir olay olsaydı bu şahıs hemen görevinden alınırdı. Kendisinin dürüst biri olduğuna inanıyorum. O nedenle olayı ciddiyetle ele alıp değerlendirsin ve gereğini yapsın. Kendisinden bunu bekliyorum. Olayı hasır altı etmesinler. Kadın örgütleri ve sendikamla beraber bu işin peşini bırakmayacağız. İş yerinde mobbing ve tacizlerin önünü almak için sonuna kadar hep beraber mücadele edeceğiz. Artık kimse susmasın. Benim yaptığımın herkese örnek olmasını arzu ediyorum.

 

Kaynak : Havadis Gazetesi