Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği, aşılamayan sorunlar gerekçesiyle bugün Lefkoşa’da araçlı eylem yapıyor.
Lefkoşa’nın farklı noktalarında iş araçlarıyla toplanan müteahhitler, Kıbrıs gazetesi kavşağından Lefkoşa’nın içine hareket etti. Güzergah boyunca yol alan araçlar, Meclis önüne geldi.  Eylemciler burada Meclis önüne, Başbakan, Başbakan Yardımcısı, Maliye Bakanı, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı ve İçişleri Bakanı için siyah çelenk bıraktı. 
Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer'in, hükümete yönelik muhtıra okumasının ardından eylemin Başbakanlık önünde devam etmesi bekleniyor.
Eylem sırasında “Sorun, hepimizin sorunu. Gelecek hepimizin geleceğidir”, “Sizinki seçim gailesi, bizimki ekmek gailesi”, “Yok etmenize seyirci kalmayacağız” ve “Dilenerek değil üreterek gelişmek istiyoruz” mesajlarının yer aldığı pankartlar açıldı.

MUHTIRA 
Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği, hükümete; bir haftada çözülebilecek sorunları, aylayıp yıllayarak çözmemiş olmasından dolayı güven ve inançlarının kalmadığını belirterek, “Bir haftada çözülebilecek sorunları çözemeyen bir hükümetin ülkeye hayrının olabileceğini düşünmüyoruz. O yüzden ya çözün ya da bırakın. İstifa etmek de bir erdemdir” çağrısında bulundu. 
Birlik, ulusal sermayesi gelişmemiş bir ülkenin dışa bağımlılıktan asla kurtulamayacağına işaret ederek, şöyle devam etti:
“Kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomiden veya kendi kendine yeten bir toplumdan söz edemez. Kendi ekonomik özgürlüğünü kazanmayan bir toplum siyasi olarak hiç bir zaman özgür olamaz. Bir ülkenin ekonomik olarak özgür olabilmesi için ise reel sektörünü geliştirmesi şarttır.
Oysa geçmişten günümüze hükümetlerin yaklaşımları maalesef kamu dışındaki sektörlere üvey evlat muamelesi yapmanın ötesine geçememiştir. Reel sektörün gelişmesi hedefi ile çalışan veya bu hususta gözle görülür bir başarı elde eden hükümetlerden maalesef söz edemeyiz.”
Birlik, inşaat sektörünün, istihdamda önemli bir yere sahip sektörlerin başında geldiğini ifade ederek, gerek yap-sat sektörü olsun gerekse taahhüt müteahhitliği olsun, her iki kolu da ikiyüze yakın alt sektörü hareketlendiren ve besleyen bir sektör olduğuna işaret etti. 
“Bu nedenledir ki tüm dünya ülkeleri tarafından inşaat sektörü hassasiyetle korunmaktadır” diyen birlik, muhtırada şunları kaydetti:
“Bizim ülkemizde ise karşı karşıya kalınan tüm ekonomik krizlerde, geçmişten günümüze inşaat sektörü kendi  kaderi ile başbaşa bırakılmıştır. Çok istisnai durumlar hariç inşaat sektörü her dönemde kendi yaralarını kendisi sarmak zorunda bırakılmıştır. Elli yılın üzerinde geçmişi olan güzide firmalarımızın, devletin ilgisizliği ve duyarsızlığı neticesinde yerle bir olduğuna, iflasların yaşandığına tanık olunmuştur. Siyasi hesaplaşmalar ve sürtüşmelerin bedelleri her zaman bizlere ödetilmiştir. Yaşanan yap bozlar neticesinde iyileştirme çabaları ve arayışları, her seferinde çöpe atılan değerli çalışmalarla sonuçlanmıştır. Neticede inşaat sektörü zarar görmüş, dolaylı olarak ülke ekonomisi zarar görmüştür. Buna rağmen inşaat sektörü ayakta durmayı, kendini geliştirmeyi başarmış, tüm ambargolara rağmen uluslararası pazarlara girerek kendi yağı ile kendi ciğerini kavurarak varlığını sürdürmüştür.
Planlı yaşama her zaman inandık ve planlı yaşama geçebilme hususunda önderlik yaptık. Bu nedenle KTİMB olarak hem ülkesel fizik planının yapılması, hem de tüm ülkede imar planlarının yapılması hususunda sesimizi olabildiğince yükselttik. Olabildiğince araştırmacı bir ruh içerisinde dünyadan örneklerle maddi manevi katkı koyarak imar planlarının bir an önce neticelendirilmesi için çaba sarfettik. Gazimağusa-İskele-Yeniboğaziçi İmar Planı’nı da  bu çerçevede değerlendirip katkı koyduk. Gelinen noktada duyarsızlıkla karşı karşıyayız.
Yaptığımız tüm çalışmalarımızda devlete ekonomik olarak külfet olmamaya, olabildiğince ekonomik külfeti sistemin kendi içerisinde çözmeye özen gösterdik. Bu nedenle kamu ihaleleri ile ilgili olarak yapılan çalışmalarda da devlete ek külfet getirmeyecek ama müteahhitlerimize de zarar etmeyeceği şekilde düzenlemeler yaptık ve devlete verdik. Bu güzel ve meşakatli çalışmalara ‘haklısınız’ cevabı verilmiş, genelgeler yayınlanmış ama hiç bir zaman uygulanmamıştır. 
Devletin kendi almış olduğu Bakanlar Kurulu Kararları kendisi tarafından ihlal edilmiştir. Keyfi, değiştirilen ihale mevzuatları, üyelerimizi neredeyse birbirlerine düşüren noktaya getirmiştir. Bir günde değiştirilebilecek durumda olan Kamu İhale Yasası Yapım İşleri Tüzüğü, defalarca yetkililerle uzlaşılmış olunmasına rağmen, bakanın masasında anlamsızca aylardır beklemektedir.
Her gün ve her ihalede değiştirilen ihale mevzuatları bunaltmış ve devlete olan saygıyı ve güveni yerle bir etmiştir.
Aylardır, hatta yıllardır ödenmeyen müteahhitlerimiz ‘para gelmedi’ mazaretiyle ödenmemiş, hakedilmiş alacakların dövizin karşısında erimesine seyirci kalınmıştır.
Kaç bayramdır kapılarında kul ettikleri üyelerimiz, bu bayram da ‘üzgünüz’ söylemleri ile avutulmaktadır.
Yıllarca değiştirilmesini talep ettiğimiz Askeri Yasak Bölgeler Kararnamesi halen bekletilmektedir.
Salgının etkisi ile dibe vurmuş ekonomimizin yeniden ayağa kalkabilmesi için, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de inşaat sektörünün kaldıraç gücünün kullanılması yönündeki önerilerimiz ve çözümlerimiz ile borçların yapılandırılması ve sektöre yönelik uygun kredi imkanları yaratılması hususlarında yalnızca makyajlar yapılmış ve vaatlerde bulunulmuştur.
Kısacası bir haftada çözülebilecek sorunları aylayıp yıllayarak çözmemiş olmanızdan dolayı sizlere güvenimiz ve inancımız kalmamıştır.
Bir haftada çözülebilecek sorunları çözemeyen bir hükümetin ülkeye hayrının olabileceğini düşünmüyoruz. 
O yüzden özlediğimiz demokrasiden güzel bir alıntı yapın; ya çözün ya da bırakın.
İstifa etmek de bir erdemdir!”