Covid-19 salgını ile mücadele 1 yıla yaklaşırken Devlet yönetiminde ardı kesilmeyen yetki karmaşası da 1 yıla yakın süredir devam etmekte.

Ve adına ister karmaşa ister kargaşa densin süregelen her ne ise Devlete ve dolayısıyla Hükümete yakışmıyor.

Devlet erkini elinde tutan iktidarların böylesi bir yetki karmaşasına son verecek otoriteyi ise hiç vakit kaybetmeden ortaya koyması gerek.

Geçen sürede göreve gelen iki Hükümetin ise süregelen kargaşa veya karmaşayı sona erdirmekte başarılı olduğunu söylemek, ne yazık ki mümkün değil.

Niyetli olduklarını iddia etmek ise ne acı ki hiç mümkün değil.

UBP-HP ve UBP-YDP-DP Hükümetleri yetki karmaşası karşısında neden Devlet otoritesini kullanmaktan aciz bir görüntü içerisinde olduğu sorgulanması gereken bir olgu.

Ve sorgulanması gereken diğer bir olgu ise Devlet otoritesi ve saygınlığını erozyona uğratmaya devam eden yetki karmaşasının sürmesi karşısında Ersan Saner Hükümetinin “körler sağırlar birbirini ağırlar” motivasyonundan kurtulamaması.

Nasıl ki hiçbir Hükümet yasaların üzerinde kendini görmemesi gerektiği gibi Sağlık Bakanlığı bünyesinde görevlendirilen hiçbir Kurulu’nda kendisini iktidarın diğer bir ifade ile Hükümetin üzerinde görme hakkını hiçbir yerden bulmaması olmazsa olmaz.

Ve elbette var ise Hükümetin eksik ve/veya yetersiz bir değerlendirmesi, Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kur ulunun böylesi bir eksikliği Devlet ciddiyetinden sapmadan ifade etmesi gerekmekte.

Ve kapanmak şart ise eğer, böylesi bir gerekliliği bilimsel ve etik ilkelerden sapmadan ortaya konması da gerek toplum sağlığı gerekse toplumsal barış için son derece önemli.

Ve böylesi bir duyarlılık ve sorumluluk ise ilk önce Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kur ulunun sonrasında da Hükümetin ödevi olduğu unutulmamalı.

Ve daha da önemlisi, Hükümet ve Sağlık Bakanlığının Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulunun kararları üzerinden çatışmasının kimseye faydasının olmadığı ancak Kıbrıs Türk toplumuna zararı olduğunun da tüm kesimlerce farkına varılması gereken bir dönemden geçiyoruz.

Hükümet ve Sağlık Bakanlığının, Covid-19 mücadelesi ile ilgili görüş ayrılığına düşmesinin tek mağduru Kıbrıs Türk’ünden bir başkası olmaz.

“Filler tepişirken olan çimenlere olur” sözünü doğrulayan egolarını bir kenara bırakmalı, Hükümet edenler de Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu ve dolayısıyla Sağlık Bakanlığı da.

Turizm sezonu ile yükseköğretimin ikinci eğitim döneminin başlamasına 2 ay kala, Hükümet ve Sağlık Bakanlığı ile Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu’nun sorumlu ve aklıselim kararlar üretmesi toplumsal b sorumluluk.

Turizm sezonunu ve eğitim yılını kotarmak adına kapanmak şart ise eğer böylesi bir kararında ego yarışına girmeden ve siyasi hesaplar yapmadan sadece ve sadece toplum çıkarı ve kamusal fayda adına alınması gerekliliği ile hareket etmek zorunda, Hükümet ve Sağlık Bakanlığı ile Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu.

Ancak önemli olan bir diğer nokta ise, Ersan Saner Hükümeti, önce Devlet otoritesi sonra da toplum sağlığı adına yetki karmaşasına son vermek zorunda.

Çünkü süregelen kargaşanın tek mağduru ne yazık ki, Kıbrıs Türk toplumundan bir başkası değil.

Ve adına ister karmaşa ister kargaşa densin süregelen her ne ise, Devlete ve dolayısıyla Hükümete yakışmıyor.

Görev ise sadece ve sadece Ersan Saner Hükümetinin.