Tabipler Birliği ile Gönyeli Belediyesi arasında yaşanan su krizi kavgaya dönüştü. K.T. Tabipleri Birliği, Gönyeli Belediyesi şebeke suyunda tespit edilen bakteriler konusunda, Gönyeli Belediyesi, Devlet Laboratuarı, Su İşleri Dairesi, Sağlık Bakanlığı yetkililerinin hızla bu gerçeği kabul ederek gerekeni yapmalarını istedi. Birlik, şimdiki gibi inançlara dayalı ama bilimsel gerçeklerden yoksun davranışlar devam ederse de kolluk güçleri ile yargının halk sağlığını hiçe sayan söz konusu yetkilileri cezalandırmaları gerektiğini hatırlattı. Birlik aynı zamanda, Kuzey Kıbrıs’ta üretilen sebze ve meyvelerdeki kimyasal zehirlere dair eleştirilerde bulundu.


"GÖNYELİ AB LABORATUARI'NA TOSLADI"


Tabipler Birliği Başkanı Suphi Hüdaoğlu yaptığı açıklamada,

çalışmalarının son örneklerinden biri olan Gönyeli Belediyesi şebeke suyunun 2 farklı merkezde birbirlerinden habersiz şekilde yapılan testlerde, Gönyeli’nin kuzeyi, güneyi, doğusu, batısı ve merkezinden usulüne uygun olarak alınan su örneklerinin hepsinde de hiç içerememesi gereken çok sayıda coliform bakteri ve yine hiç

bulunmaması gereken ve bitkilerde hayvanlarda ve insanlarda ağır iltihabi hastalık yapabilen klorlanma ile de etkisiz hale getirilemeyen çok sayıda bakteri saptandığını belirtti. Öte yandan, Tabipler Birliği açıklamasında, on yıllardır kullanılan ve Kuzey Kıbrıs’ın havasını, toprağını, yeraltı su kaynaklarını kirleten kimyasal zehirlerin yaygın kullanımının, doğaya yaptığı büyük tahribatın yanında, insanlarda kanser, damar sertliği, üreme fonksiyonlarındaki bozukluklar, hücrelerdeki kromozomların, hormon sisteminin bozukluklarına ve daha birçok hastalığa sebep olduğunu ve bu kullanımının Avrupa Birliği referans laboratuarlarına “tosladığını” savundu. “Bunu görerek hızla organik tarıma geçmesi gereken yetkililerin ve bu sayede Kuzey Kıbrıs’ı organik tarım markası yapabilecek sorumluların deve kuşu gibi ısrarla sorunları görmezlikten gelerek saklanmaları ve bunu ‘Rum Oyunu’ olarak açıklamaları onların bu görevi sürdüremeyeceğinin ispatıdır” diyen Hüdaoğlu, Devlet Laboratuarı’nda çok iyi eğitim almış, saygın çalışanlar olduğunu bildiklerini ancak, birçok kurumda olduğu gibi buranın da derhal ve mazeretsiz bir şekilde siyasetçilerin güdümünden kopartılıp “özerkleştirilmesi”  gerektiğini belirtti.