Özel gereksinimli öğrencilerin ile bir arada olmanın önemli bir şey olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Soyer, öğrencinin beynine dokunmadan, onun kalbine dokunmanın özel bir şey olduğunu söyledi. Öğretmenliğin zor fakat özel eğitim öğretmenliğinin daha zor olduğunu daha fazla emek gerektiren bir şey olduğunu belirtti. Soyer, “Öncelikle her ders öncesi onlara iyi insan olmaları, iyi bir vatandaş olmaları, karşılıklı saygı içerisinde olmaları gerektiğini anlatmayla başlıyorum. Teorik bilgiler kazanmak zorundalar ama hayatın içinden örneklerle onların özdeşleşmelerini içselleştirmelerini sağlayarak onları geliştirmeye çalışıyorum. Bu bağlamda okulumuzun özel öğrenciler için sağladığı birçok olanak vardır” dedi.

Pandemi dönemine de değinen Soyer, “Öncelikle bu süreç hem zordu hem de hızlı empoze olduk. Öğrencilerimiz zor adapte oldular. Yüz yüze eğitim ve şu an ki geldiğimiz noktayı kıyaslayacak olursak eğer tam kapanma durumunda öğrencilerime destek olmaya, morallerini yüksek tutmaya çalıştım. Boş zamanlarını değerlendirmelerini kendilerini tanımalarını istedim. Empati kurarak düşünmelerini istedim. yaşanan bu durumun dünyasal olduğunu olaylara daha farklı bakmalarını sağladım” dedi.

Yrd. Doç. Dr. Muharrem Özdemir de, engelli insanlarla bir dernek aracılığıyla tanışma fırsatı yakaladığını belirtti. Onların nasıl olduğunu yakından gözlemlediğini, aslında çoğumuzun onlar hakkında hiçbir şey bilmediğini belirtti. Engelli insanların sevinçlerini, mutluluklarını ,birbirleri arasında nasıl dayanışma içinde olduğunu, hayata nasıl sıkı sıkıya bağlandıklarını gördüğünü de ekledi.