GAÜ Siyasal Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Akademisyeni ve GAÜ Güvenlik Araştırmaları Merkezi Müdürü Dr. M. Sadık Akyar; “ Rusya Devlet Başkanı W. Putin’in İstanbul’a gelir gelmez 12 Ocak’tan itibaren Libya’da bir ateşkes olmasını ve tarafların buna uyarak bunun akabinde hemen Moskova’da ulusal mutabakat hükümetiyle bir toplantı ve toplantının sonunda bir mutabakatı imzalayarak, ateşkes ilan edileceğini fakat Haftel’in bunu imzalamadığını kamuoyu da bilmektedir. Ancak geçmişte ki olaylara baktığımızda Haftel zaten özel güvenlik güçleriyle Libya’da Rus güçleriyle çalışıyor. Rusya ile ilişkileri iyiydi. Türkiye’de Rusya ile iş birliği yapacaktı. Haftel’in Moskova’dan Rusya istemesi üzerine o uçak oradan kalkmazdı ve çok değişik bir rota izledi. Önce Avrupa’ya gider gibi yaptı. Yunanistan üzerinden Mısır’a geldi ve oradan değişik bir rota izleyerek Ürdün’e gitti. Böyle baktığımız zaman Haftel’in arkasında ki güçlerle bunu esrarengiz bir şekle sokmamıza gerek yok. Sanki Türkiye ile biraz daha Haftel karşıtlığı ile beraber olsa da, Haftel’in geçmişine baktığımız zaman Amerika’da bulunması hatta oyunu bile kullanması mutlaka Amerikan’ında onunla yine Ürdün’e gitmesi İngiltere ve Amerika ile biraz daha yakın ilişkiler içinde olan bir ülkeye gitmesi burada Libya’dan sanki Türkiye’nin devre dışı bırakılmasını hissediyoruz. Çünkü her şey tamamdı neden bunu imzalamadı? Bunun öncesinde ulusal mutabakat hükümeti de İtalya, Avrupa Birliği İtalya Başbakanın inisiyatifi ile barış görüşmesi yaptırmak istemişti. Fakat Haftel’in imzalamamasının arkasındaki gerekçelere baktığımız zaman hep Türkiye ile ilgili yani ben şunu anladım; eminim Haftel’in bir kağıt verseler ve deseler ki Türkiye kesinlikle Libya’da olmayacak o boş kağıdı imzalar yani şuanda Haftel’in bütün çabası Türkiye’nin Libya ya idaresini önlemektir” ifadelerini kullandı.

Ürdün ve Türkiye’nin toplandıktan sonra sadece Ürdün’ün toprağı kullanıldığını, Mısır Türkiye’nin bölgede özellikle Doğu Akdeniz’de hakim güç olmasını istemediklerini vurgulayan Akyar; “Buna İsrail’i de dahil edebiliriz. Çünkü dün Kahire’ de Doğu Akdeniz gaz formu kurulmuştu. Buna aslında geçen senenin tam Ocak ayında karar vermişlerdi ama şuanda artık resmi olarak Doğu Akdeniz gaz formu uluslararası bir kuruluş olarak kuruldu. Merkezi Kahire ABY ve BM’ye akredite oldu ve bu önemli bir gelişmedir. Sonrasında bu gaz formu Doğu Akdeniz’de çıkan gazın Avrupa’ya transferi ile ilgili çalışmalar yapılacak daha önce belirtmiş oldukları gibi dolayısıyla Suriye ve Lübnan’ı almadılar buraya sonrasında yapılan mutabakatın bir benzeri olarak öncelikle Lübnan daha sonra Suriye İsrail arasında da yapılması gerektiğini biliyoruz. Şuandan Doğu Akdeniz’de denklem dediniz ama durum henüz netlik kazanmış değil. Denklemin parçaları hazır değil çünkü hatırlarsanız İsmet Projesi’nin imzalama törenine İtalya katılmadı. İsrail “ İmzalıyorum ama ben bunu sonuna kadar arkasında durmak içinde gemi gönderemem’’ dedi. Türkiye; Moskova’da ve Libya’da; Libya ile ilgili görüşürken güvenlik birimleri yani hem Türkiye’nin TİM’i hem Suriye’nin güvenlik birimi ile onlar görüştüler dolayısıyla denklem diyoruz ama Mısır barış çabalarını destekledi. Türkiye’nin Dış İşleri Bakanı’nın dün yapmış olduğu açıklaması mevcut” dedi. Akyar; şuanda bir denklemden ziyade Doğu Akdeniz’de satranç oynandığını belirterek bu satrancın en önemli taşlarından birisinin diplomasi olduğunu kaydetti.

Dr. Sadık Akyar; “Bir yerde de artık gazı bulmamız lazım. Bununla ilgili belki çabalar da arttırılabilir. Herhalde önümüzde ki günler de bununla ilgili de değişik şeyler olabilir. Belki Türkiye başka ülkelerle de işbirliği yapılabilir bu kesinlikle zaten arttırmıştır. Bu Kıbrıs’a nasıl etki edecek derseniz; tabi bu şuanda Kıbrıs’ta ki hem seçimleri hem ondan sonra ki Kıbrıs’ın federasyonu mu iki devlet mi onu da etkileyecektir. Tanınması için bir başlangıç olabilir önümüzde ” dedi.