“ÖTELEMELER DIŞINDA DEVLETİN VARLIĞI HİSSEDİLMEDİ.  KİMSE KENDİNİ KANDIRMASIN” 
“TÜKETİME DAYALI BİR BALON EKONOMİMİZ VAR
“BÖYLE BİR MALİ İKTİSADİ AKIL KABUL GÖRMEZ. NEFES ALIP VERME HAKKIMIZ. GEREKENİ YAPACAĞIZ”

Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkârlar Odası, korona virüsünün ekonomik olarak KKTC’yi dünyadan daha çok etkilediği belirterek, “Ötelemeler dışında devletin varlığı hissedilmedi.  Kimse kendini kandırmasın” açıklamasında bulundu.
KKTC ekonomisini balona benzeten ve ekonominin tüketime dayalı olduğunu belirten Oda, “Bir iflas yaşıyoruz. Yeni bir başlangıç öngörüsüyle hareket etmedikçe soluk almak için bile yeni kaynaklara ihtiyaç duyacağız” görüşünü yazılı bir açıklamayla paylaştı.
Oda’nın yazılı açıklamasında KKTC ile TC arasında imzalanan protokole  değinilerek, “Böyle bir mali iktisadi aklın kabul görmeyeceği bir tarafa, nefes alıp vermenin hakkımız olduğunu ve gerekeni yapacağımızı belirtmek zorundayız” ifadelerine yer verildi.
KORONA VİRÜS DÖNEMİ ALINAN TEDBİRLER ELEŞTİRİLDİ
Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkârlar Odası, açıklamasında korona virüs dönemi alınan tedbirleri eleştirdi.
Açıklamada şunlar kaydedildi:
 “Esnaf, zanaatkâr nitelikli 30 bin kadar işletme ve sıkıntıları bir tarafa, 70 bin civarında sosyal güvenlik sistemine kayıtlı işçi, esnaf ve üreticinin neredeyse varlığı yok sayıldı. Kaderleriyle baş başa bırakıldılar.
Var olan istihdamın asgari de olsa sürmesi, işsizliğin önlenmesi, dolayısıyla işletmelerin ayakta tutulmasına ilişkin neredeyse kaynak ayrılmamış, kaynak öngörülmemiştir.
Salgıla ilgili tedbirler kapsamında işyerlerinin kapatılmasının üzerinden 3 ay geçti, geçiyor. İşsiz, işçi, esnaf, zanaatkârın bu geçen sürede neredeyse aç kalmasına göz yumuldu. Pek çoğumuz bu süreci dayanışmayla, gıda paketleriyle atlatabildi.
Duran ekonominin çarklarından dolayı borcuna borç ekleyerek yaşamını sürdürmeye çalıştı. İşyerlerini kapatanlar, kepenk indirenler oldu. Bu süreç hızla artmaya devam ediyor.
Kira, elektrik, su, emlak gibi temel girdi ve vergilerle borç artışı geçen 3 ayda yüzde 25’lere dayandı. Söz konusu tüm harcamalarda 3 ay öteleme yapılmış ancak 3 aydan sonra ödenebilirlik akla bile getirilmek istenmemiştir. Yerinde kararlar üretilmediğinden dolayı vatandaşlar gerek kendi aralarında gerekse de kurumlarla karşı karşıya gelmişler, gelmeye başlamışlardır.
Virüs öncesi koşullarda belirlenmiş olan ve tedbir alınmadığı için gün ve gün çoğalan sosyal güvenlik, vergi, borç, taksit ve diğer tüm harcamaların ekonominin düşen kapasitesinden dolayı işletmelerin yüzde %70’i için ödenebilmesini ummak, beklemek, istemek tam bir vurdumduymazlıktır.
Dünyada söz konusu tüm ödeme ve borçlar için 6-8 aylık bir geçiş süreci öngörülerek planlamalar yapılmış ve bu süreler için devletler kaynak tedarikine gitmiştir. Gelirin yüzde 80’lerine varan doğrudan ödemeler yapıldığı biliniyor. Yaşamın devamı için bu kaçınılmazdır. Kaldı ki bizde bu sürenin en az 1 yıl olması gerekmektedir.
Doğrudur; salgın bizden kaynaklı olmayan bir salgındır ve tüm dünyayı etkilemiştir. Ancak ekonomik olarak bizleri tüm dünyayı etkilediğinden daha çok etkilediği ve ötelemeler dışında devletin varlığının hissedilmediği diğer bir başka doğrudur. Kimse kendini kandırmasın.”
İKTİSADİ VE MALİ İŞ BİRLİĞİ PROTOKOLÜ DEĞERLENDİRMESİ
Oda, iktisadi ve mali iş birliği protokolüyle ilgili de açıklamada bulundu.
Mali protokolle sağlanan kaynağın yüzde 70’inin bütçe üzerinden maaş, transfer ve savunma ihtiyaçları için harcanacağının kaydedildiği açıklamada “Aynı tas aynı hamam” değerlendirmesinde bulunuldu.
Açıklamada şunlar da kaydedildi:
“Hükümet maalesef kendi harcamalarını güvence altına almak için yeni bir pakete imza atmış ve yeniden borçlanma yoluna gitmiştir. 
Tam bir iflas yaşadığımız ve yeni bir başlangıç öngörüsüyle hareket etmedikçe de her zaman soluk almak için de dahi yeni kaynaklara ihtiyaç duyacağımızın diğer adıdır bu. Kaynak yaratmayan, çoğaltmayan, yeterince üretmeyen ekonomiden dolayı durmadan borç ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Her kriz döneminde yaşadığımız bu durum, ekonomimizin tüketime dayalı, bir balon ekonomisi olduğunu yüzümüze çarpmaktadır.
Sorun ülkenin sıkıntılarının görmezden gelinmesi, devlet maliyesi üzerinden yapılan harcamalarla bir yere varılamayacağının anlaşılmak istenmemesidir.
Son yıllarda devlet bütçesinin yüzde 73’ü özel harcamalar üzerinden karşılanmıştır. Yapılan protokol ile çalışanların üçte ikisi yok sayıldığına göre ve 5-6 ay boyunca bu kesimin kendi özel harcamalarını yapamayacağı da ortaya çıktığına göre Maliyenin de insanımızın da işi zor, hem de çok zor demektir. 
Böyle bir mali iktisadi aklın kabul görmeyeceği bir tarafa, nefes alıp vermenin hakkımız olduğunu ve gerekeni yapacağımızı belirtmek zorundayız.”