Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Ulusal Birlik Partisi (UBP) kurultayı öncesinde yaşananlarda duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. KIBRIS TV’de yayımlanan ‘Son Durum’ programına konuk olan ve canlı yayında Genel Yayın Yönetmeni Reşat Akar’ın sorularını yanıtlayan Eroğlu, kendisini ziyaret eden UBP’lilerin ‘tehditlerden’ söz ettiğini ifade etti.
   Eroğlu “Bana gelen pekçok UBP’li arkadaş; konuşamadığını, baskı altında olduğunu, şu veya bu şekilde tehdit edildiğini söylüyor. Yine de ben UBP delegelerine güveniyorum.
   Onların partiye sahip çıkacağına inanıyorum. Partinin bölünmesine, iktidardan gitmesine, seçimlerde yenilgi yaşamasına neden olmamak için gereken adımları atacaklarına, gereken kararları vereceklerine inanıyorum” dedi.
   Ramazan ayından bu yana Başbakan İrsen Küçük tarafından UBP’li delegelere sürekli yemekler verildiğine dikkat çeken Eroğlu “Bir yetmedi, iki hatta üç yemek verilen yerler var. Elbette bunlar bir masraf gerektirir. Vatandaşlar soruyor; acaba bu yemeklerin parası nasıl karşılandı. Her halde Sayın Başbakan bunların bir açıklamasını yapar” şeklinde konuştu.

“Partiyi yüzde 44 ile devrettim”

   Cumhurbaşkanı Eroğlu, Başbakan Küçük’ün “UBP’yi aile partisi yapmaktan kurtaracak ve büyüteceğiz” şeklindeki sözlerine tepki göstererek, kendisinin UBP’yi yüzde 44 gibi bir başarıyla teslim ettiğini söyledi.
   Eroğlu, kurultay çalışmalarına ilişkin bir soruyu yanıtlarken şöyle dedi:
   “UBP kurultayının bu noktalara gelmesi son derece üzüntü vericidir. UBP’liler işlerin bu noktaya neden geldiğini iyi düşünmeli ve ona göre kararlarını vermelidir. Keşke bu noktalara gelinmeseydi…
   Benim UBP ile bağım ortadadır.Bunu pek çok yerde açıkça söyledim. Anayasal görevimin bilincindeyim ve görevimi yaparken tarafsızım. 1975’teki kuruluşundan bu yana bir gün bile ayrılmadan hep UBP’yle birlikte yürüdüm.
   1975’te kamu görevinde olduğum için kurucu üye olamamıştım ama Mağusa’daki tüm kuruluş çalışmalarının içinde bulundum. 1985’ten bu yana UBP ve UBP’lilerle Devletimize, halkımıza hizmet etme fırsatı buldum. Daha sonra ise gerek UBP’liler gerekse halkın önemli bir bölümünün desteği ile Cumhurbaşkanı seçildim.Tabii ki DP başta olmak üzere çeşitli kurum kuruluş ve kesimlerin de desteği ile bu oldu.
   Dolayısı ile şartlar ne isterse olsun UBP ile bağlarım kopmaz, koparılamaz. UBP benim genel başkanlıktan ayrıldığım bir dönemde, 2006 yılında yaptığı bir tüzük değişikliği ile şahsıma 20 yılın üzerinde genel başkanlık yaptığım için partinin liderliği unvanını ve Genel Yönetim Kurulu’nun doğal üyeliğini vermeyi kararlaştırdı.
   Bugün öyle bir şey söylemek çok erkendir ancak 2015 seçimlerinde Cumhurbaşkanlığı’na aday  olacaksam, hangi partiden aday olacağımı her halde kimse sorgulamamaktadır. Dolayısı ile benim Anayasal görevimin ve Anayasamızın uygun gördüğü ölçüler içinde UBP ile ilgilenmem doğaldır.
   UBP’nin benim tarafımdan aile partisi yapıldığını iddia edenlere ise şöyle bir yanıt vermek istiyorum: Herkes önce kendisine bir bakacak.
   UBP’liler bana gelip yollardaki reklam panoları üzerinde duran aile boyu resimlerden bahsedip “Size aile partisi kurdunuz diyenlere bakınız”diyorlar. Yapılanları bürokratlardan bakanlardan dinliyorum ve bu iddiaları ortaya koyanlara “El insaf ” demekten kendimi alamıyorum.
   UBP’yi büyük yapacaklarmış… UBP ne zaman küçüldü ki?
   UBP benim Genel Başkanlığı’mda hep büyük oldu ve sadece tüm dünyaya karşı mücadele etmemizer rağmen Annan Planı sürecindeki iki seçimde malum hava dolayısı ile CTP’nin gerisinde kaldı. İki kez tek başımıza iktidara geldik. Birçok rekorlar kırdık. Sanırım böyle bir başarı bundan sonra zor yakalanır. Büyük UBP diyenlerin bugüne kadar hangi başarıları var halk soruyor...
   Unutulmasın ki son genel seçimlerde de partinin genel başkanı bendim. Partiyi %44’lük bir oy oranında devrettim. İnşallah yapılacak yeni seçimlerde de başarılı olunur ama eğer UBP’liler 21 Ekim’de yanlış yaparsa ne olacağını bilemem… Bir Genel Başkan her zaman karşısına rakip çıkacağının bilincinde olmalıdır. Eğer siz Başbakan ve Genel Başkan durumundayken rakibinizi ve ona destek veren milletvekilleri ile delegeleri her türlü olanağı, her türlü yolu kullanarak ezmeye çalışırsanız bundan en büyük zararı partinizin göreceğini bilmelisiniz.
   O insanları bir daha yanınıza nasıl alırsınız? Dün ezdiğiniz, üzdüğünüz, her ne pahasına olursa olsun yok etmeye çalıştığınız insanlardan, delegelerden, milletvekillerinden nasıl destek istersiniz?”


Eroğlu kimin yanında?

   Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, UBP kurultayında kimi destekleyeceğine ilişkin bir soru üzerine şöyle dedi:
   “Herkes gibi benim de gönlümden geçen biri olabilir ama ben kimseye aday olması için baskı yapmadım. Beni ilgilendiren ülkeye, halkımıza doğru dürüst hizmet verilmesidir. Bunun için de UBP’ye önem veriyorum. 
Sayın Kaşif aday olana kadar nerdeyse UBP milletvekillerinin çok büyük kısmı, beş ilçeden çok sayıda örgüt başkanı bana gelerek dert yandılar, şikayetlerde bulundular, gidişatın iyi olmadığını söylediler. Bildiğim kadarı ile başka kişilerin de adaylığı söz konusu idi. Bana gelip de destek isteyen Bakanlar vardı.
   Bildiğiniz üzere ben geçen seçimde Sayın Küçük’e destek verdim. O zaman hiçbir şey söylenmedi ama şimdi bazıları işlerine gelmediği için şikayet ediyorlar.
   Ben geçen defa Sayın Kaşif’e destek vermedim ama bana hiç gücenmedi. Bir gün bile bana karşı tavrını değiştirmedi. Şimdi tekrar aday oldu ve bu kez başaracağını, partiyi ve ülkeyi Sayın Küçük’ten daha iyi yöneteceğini, sevgiyi, saygıyı sağlayacağını söylüyor.
   Sayın Küçük’ten beklediğini bulamayanların, ülkenin ve partinin iyi yönetilmediğini, böyle giderse gerek ülkenin gerekse partinin büyük sıkıntılar yaşayacağını düşünenlerin bu kez Kaşif’i desteklemesinden daha doğal ne var ki?

Kaşif’in kazanma şansı var mı?

   Cumhurbaşkanı Eroğlu “Ahmet Kaşif’i ne kadar şanslı görürsünüz?” sorusunu yanıtlarke “Karar delegenindir. Bazı arkadaşlar Kaşif’in kazanacağını , bazıları ise Küçük’ün kazanacağını iddia ediyor. Göreceğiz. Önemli olan ülkenin, halkın kazanmasıdır. İnşallah hayırlısı olacak. Sandığa giren kazanmayı da kaybetmeyi de hesaba katarak girer” dedi.
   Ülkedeki sıkıntıları kendisine şikayet eden ve değişim istediğini belirten bazı bakan ve milletvekillerinden söz eden, ancak isim açıklamayan Eroğlu şunları kaydetti:
   “Beni ziyarette başka söyleyen, sonra da karar değiştirenler oldu. Elbette politikada karar değişiklikleri olur ama ben sık sık karar değiştirenlerin, istikrarsız gidenlerin değil istikrarlı davrananların başarılı olduğuna şahidim. Belli ki birşeyler oldu, birşeyler yaşandı ki bu arkadaşlar farklı noktalara geldiler. Zaman en iyi ilaçtır. Kimin haklı olup olmadığını göreceğiz.
   Sayın Başbakan’ın söyledikleri ortadadır. Ben daha fazla yorum yapmak istemiyorum. Kimi arkadaşlara ve hukukçulara göre Sunat Atun’ın istifasının kabul edilmemesi hukuk ve tüzük dışı bir olaydı… Neden yapıldı? Neler yaşandı günü geldiğinde daha net ortaya çıkar diye düşünüyorum. Yaşananlar bellidir. Yapılanlar ortadadır ve halk gereken notu vermektedir.
   Benim bildiğim istifa tek taraflı bir olaydır. İstifa edersiniz, size iyi düşündün mü diye sorulur eğer isteğinizin devam ettiği görülürse istifa yürülüğe konulur. Bu kez öyle olmadı. Sunat Atun sevdiğimiz, gelecek vaat eden bir Bakan arkadaşımız idi… Herhalde gün gele neler yaşandığını kendisi anlatacak ve biz de daha iyi anlayacağız. Henüz bana herhangi bir şey anlatmadı… Anlatırsa dinlerim, anlatmazsa canı sağolsun…
   Sunat Atun, Sayın Kaşif’in aday olması için çok çaba gösterdi. İlk onun düzenlediği bir yemekte Kaşif aday ilan edildi. Kendisi Kaşif’e açık destek veriyordu. Kaşif’i bu yola sokmak için çok uğraştı ama yaptığı ortadadır.
Kararı Gazimağusalılar verecek, halk verecek.”