3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, “Artık Kıbrıs Türk tarafı kendi yolunu çizmelidir. Bunun için yapılması gereken kendi içimizde sağlıklı bir tartışma ve değerlendirme süreci başlatmak ve Anavatan Türkiye ile oturup konuşmaktır” dedi.

Eroğlu, “Kıbrıs’taki gerçekler ortadadır. Adada barışın sürmesinin yegane nedeni; Türkiye’nin adadaki etkin askeri varlığı ve tek yanlı müdahale hakkıdır. Adada iki ayrı coğrafi sınır içinde, yan yana yaşayan iki ayrı halk, iki ayrı Devlet vardır. Bir anlaşma yapılacaksa 48 yıldır yaşananlar ve bu gerçekler dikkate alınmalıdır” ifadelerini de kullandı.

3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs Barış Harekatı’nın 48. yıl dönümü ve Barış ve Özgürlük Bayramı dolaysıyla mesaj yayımladı.

Eroğlu, Kıbrıs’ın, Doğu Akdeniz’de, küresel güçler, Avrupa Birliği, Ortadoğu, Kafkaslar, Arap yarımadası, Kuzey Afrika için stratejik değeri çok yüksek olan bir ada olduğuna işaret etti.

“Kıbrıs’a hakim olan bölgede büyük avantajlara sahiptir. Ada, gerek enerji arzı ve güvenliği, gerekse ticaret yollarına  hakimiyeti bakımından  dün olduğu gibi bugün de  tüm uluslararası ve bölgesel aktörlerin ilgi odağıdır” diyen Eroğlu, şöyle devam etti:

“Osmanlı  İmparatorluğunun çöküş süreci ve Ada’nın İngiliz idaresine geçişi ile birlikte iştahı kabaran Rum komşularımız adanın Yunan egemenliğine girmesi için canla başla çalışmaya başlamışlardır.

Rumların 1800’lü yılların başında adada hakimiyet kurmak amacıyla başlattığı ve fasılalarla sürdürdüğü Kıbrıs Türkü'nü yok etmeye yönelik planlı saldırıları 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile son bulmuştur.

Barış Harekatı sonrasında ulaşılan ve 48 yıldır devam eden huzur ve güven ortamında çözümü en fazla arzulayan, bunun için çaba gösteren  taraf Kıbrıs Türk halkı olmuştur. Ancak, Rum tarafı, Türk tarafının çözüm çabalarına geçmişte olduğu gibi bugün de olumlu bir karşılık vermemektedir.

Bunun başlıca nedeni ise Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin işine geldiği için hala Kıbrıs Rum tarafına Kıbrıs Türk halkının haklarını gasp etmesi için müsaade etmesidir; Gerçekleri görmekten kaçınmalarıdır.

Kıbrıs’taki gerçekler ortadadır. Ada’da barışın sürmesinin yegane nedeni Türkiye’nin adadaki etkin askeri varlığı ve tek yanlı müdahale hakkıdır. Ada’da iki ayrı coğrafi sınır içinde, yan yana yaşayan iki ayrı halk, iki ayrı Devlet vardır.  Bir anlaşma yapılacaksa 48 yıldır yaşananlar ve bu gerçekler dikkate alınmalıdır.

Türkiye’nin etkin ve fiili garantisini sıfırlamayı düşünen, Kıbrıs Türkü’nden Güzelyurt’un içinde yer alacağı pek çok büyük yerleşim birimi dahil önemli toprak tavizleri koparma peşinde olan, kurulmasını istediği mülkiyet rejimi ile sosyo- ekonomik yaşantımızı darmadağın etmeyi planlayan, hala bize ambargo uygulayan, cep telefonlarının her iki kesimde çalışmasını bile engelleyen Rum tarafı ile  bir anlaşma yapmak mümkün değildir.

Bir yıl önce İsviçre’de yaşananlar ve o günden bu yana Rum yetkililerin söyledikleri ortadayken Kıbrıs Rum tarafını hala masum görmek, hala Rum tarafından anlayış beklemek Kıbrıs Türkü’ne zaman kaybettirmekten başka anlam ifade etmez.

Son bir yıldır vurguladığım üzere artık Kıbrıs Türk tarafı kendi yolunu çizmelidir. Bunun için yapılması gereken kendi içimizde sağlıklı bir tartışma ve değerlendirme süreci başlatmak ve Anavatan Türkiye ile oturup konuşmaktır.

Yapılması gereken devletimize sahip çıkmak , en büyük gücümüzün egemenliğimiz, özgürlüğümüz, güvenliğimiz anlamına gelen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yüceltmek, halkımızın refah seviyesini artırmaktır.”

Eroğlu, bu duygu ve düşüncelerle 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nın 48’inci yıl dönümünü,  halkın Barış ve Özgürlük Bayramı’nı kutladı, Kıbrıs Türkü'nü canları ve kanları pahasına özgürlüğüne kavuşturan ve bugünlere gelmesine imkan sağlayan aziz şehitleri saygıyla andı, kahraman gazilere şükranlarını sundu.