Demokrat Parti Girne Milletvekili Adayı Serhat Akpınar’ın seçim ofisinden yapılan açıklamaya göre, Akpınar, 37 yıldır KKTC için bir şeyler yapmaya çalıştıklarını belirterek, içerisinde bulunulan siyasi yapının artık değişmesi gerektiğini, siyaseti meslek olarak edinmiş kişilerin dışında artık, ülkenin geleceğine yön verebilecek ve bu süreçleri daha doğru bir şekilde ileriye taşıyabilecek insanlara ihtiyaç olduğunu vurguladı. 
Akpınar, Kıbrıs’ın ilk Üniversitesini kuran biri olarak ve pandemi başında görevini üstlenmiş olduğu Kıbrıs Üniversiteler Birliği Başkanlığı sürecinde de, üniversitelerin desteği ile ortaya koyulan tüm adımların atılmamış olmasının, Yüksek Öğretim alanında artık yavaş yavaş kaybediyor olunduğu anlamını taşıdığını belirtti.  Akpınar, bundan sonra atılacak olan adımları çok daha bilinçli ve dünya ile eş zamanlı hareket edecek bir yapıya taşınması gerektiğine vurgu yaptı.
“Özellikle çok önemli bir nokta, uluslararası bir öğrencinin adaya döviz ile giriş yaptığı zaman adadaki ekonomide yaratmış olduğu etki 1’e 5 oranındadır” diyen Akpınar, öğrencilerin getirdiği 1 doların ada ekonomimizdeki gücünün 5 dolar olduğunu söyledi.


 “ÜLKEMİZDEKİ ÜNİVERSİTELER BİR MUCİZEYİ GERÇEKLEŞTİRDİ”
Akpınar, KKTC üniversitelerinin bunca zorluğa karşın bir mucizeyi gerçekleştirdiğini dile getirerek, ada nüfusu ile orantılı bakıldığı zaman, ülkede bulunan uluslararası öğrenci oranının, dünyanın hiçbir yerinde olmadığına vurgu yaptı.
Güney Kıbrıs’ın, üniversiteleşeme hareketine KKTC’den çok daha sonra başlamasına rağmen, şuan daha ileri bir konumda olmasını değerlendiren Akpınar, bunun en büyük nedeninin, ada dışında ki belli başlı öncü üniversiteler ile ortak çalışmalara girmiş olmaları olduğunu belirtti.


 “KKTC, ÇOK DAHA İLERİ ADIMLAR ATABİLECEK POTANSİYELE SAHİP”
Akpınar “Muhakkak turizm gelişim programını, biraz da Maldivler’i örnek alarak yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Ancak yükseköğretim alanında bu mucizeyi yaratmış bir ülke olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin çok daha fazla, çok daha ileri adımlar atabilecek bir durumda olduğunu kesinlikle biliyor olması lazım. Ben bunları biliyorum ve geleceğin kokusunu da bu yönde alıyorum” dedi. 


“ARTIK BU SÜRECE DÂHİL OLABİLME BAŞARISININ HALKIMIZIN İRADESİYLE ELE ALABİLELİM”
“Üniversitelerimizin nasıl bir dönüşüm içinde olması gerektiğini de biliyorum, onlara nasıl bir yön verilmesi gerektiğini de biliyorum, yasal süreç içerisinde ne şekilde o kısıtlamanın ortadan kalkması, nelerin hangi denge üzerinde oluşması gerektiğini de” diyen Akpınar, “Yeter ki artık bu sürece dahil olabilme başarısının halkımızın iradesiyle ele alabilelim. Aksi takdirde bu yaşıyor olduğumuz tüm sıkıntılar, bu süreçler yaşanmaya devam edecek. Yani şu anda ki mevcut geçmişten gelen zihniyetle hiçbir anne-baba bana evladının geleceğinden bahsetmesin” ifadelerini kullandı.


“KENDİ ÜLKEMİN GELECEĞİNDEN ENDİŞE EDİYORUM”
“Ben kendi ülkemin geleceğinden endişe ediyorum ve bunu dile getiriyorum. Bunun içinde halkımızın uyanması gerektiğini söylüyorum” diyen Akpınar, halkın kendi tercihi ile kendi kaderini belirleyeceğini söyledi.


“DIŞ YATIRIM NİYE KKTC’YE GELSİN?”
Akpınar açıklamalarına şöyle devam etti;
“Başında bizim programımızda esas asli duruşu turizm. Mardivler’in ortaya koyduğu düşünce birlikteliğine gideceksek eğer, denizlerimizin üzerinden de deniz yaşam alanı; alanlarını yaratabiliyor olmamız lazım. Şimdi dış yatırım niye KKTC’ye gelsin? Benim bir hayalim varsa ve bu hayalin gerçekleşmesi imkanı bana veriliyorsa, buraya girmek isterim. Bana vermiş olduğu avantajlı vergi sistemi benim lehime ise yine girmek isterim. Şimdi bütün bunları birleştirdiğimiz zaman o hayalleri gerçekleştirme noktasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sadece kendi toprakları ile sınırlı değildir. Birde kendi kara suları vardır. Eğer benim bugün arsam deniz kıyısında ise ve oraya bir iskele yaparsam, bir anda ortaya konan şeye peşkeş çekildi deriz. Şimdi belirli turizm şirketlerimiz deniz üzerinde genişleme yapmak istemektedir. Bazıları yapmışlardır ve bundan dolayı sürekli sorgulanır. Bunların sorgulanmaması lazım. Deniz ise kullanmak istediği ve oradaki deniz kirliliğine neden olacak bir durum yoksa kiralamak sureti ile verilebilir. Devlette buradan kazanacak, yatırımcı da hayallerini gerçekleştirmiş olacak. Şimdi böyle bir yatırım baktığımız zaman 3 tarafı denizler ile çevrilmiş bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bu alanlarını çok doğru bir şekilde kullanabilecek. O hayallerini gerçekleştirmek isteyen dış yatırım gücünü ülkesine çekebilecek. 
Güney Kıbrıs bugün yakın zamanda konuşuluyor, yaklaşık 500 milyon euroluk gelir elde edeceği bir sistem kurmaya çalışıyor. Biz bunu seslendiriyoruz, çok daha ileri adımlar atabilir, kararlar üretebilir. Hem kendi insanımızın kendi kültürü, kendi kültür turizmi ile turizmin gelişmesine bağlı tüm esaslarını ortaya koyacağı bir düşüncede birleşerek dış ve iç yatırım gücünü böylesi bir hayallerin gerçekleşmesine açmak lazım”