Kaç ülke ambargo ve izolasyonlar ile hapsedilmiş noktada, hiç merak ettiniz mi?

Silahlanmanın önüne geçmek ve dünya barışı için tehdit oluşturan bazı ülkeler dışında insani ve sosyal alanlarda ambargo altında olan tek bir ülke var, 21.nci yüzyılında.

KKTC.

Kıbrıslı Türkler, siyasi nedenlerle özgürce seyahat etme ve spor yapma hakkından mahrum bırakılmakta.

Ambargolar, izolasyonlar ve doğrudan uçuş yasağı her gündeme geldiğinde, Kıbrıs Türk solu yine sınıfta kalıyor.

Tutarlı bir alışılmış çaresizlik içerisinde ezberini bozmadan ideolojik dogmalar ile ideolojilerinin esiri olmaya devam ediyor, Kıbrıs Türk solu.

AB-İngiltere krizi ve Brexit sonrasının, Kuzey Kıbrıs’a direk uçuşlar ve doğrudan ticaret ile ilgili bir fırsat, en azından ambargo ve izolasyonlarda bir yumuşama getirebilme olasılığı tartışılmaya başladığı bugünlerde Kıbrıs Türkü’nün karşısına yine psikolojik engeller çıkarılarak umutsuzluk aşılanmakta.

21.nci yüzyılın dünyası bir kenara, insan hakları ve insan olma gururu ile bağdaşmayan ambargo ve izolasyonların bir utanç abidesi olduğunu tartışmak yerine hemen BM kararlarını hatırlatarak aslında uygulanan ve birer insan hakları suçu olan ambargoları meşrulaştırma çabası içerisinde hareket edenler, neden korkuyorlar ve neden böylesi bir eğilim içerisinde olmaktan vazgeçmiyorlar?

ABD’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimine uyguladığı silah ambargosunu kaldırması karşısında da, sağır sultanı oynayanlar var, bu topraklarda.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, masadan mı kaçacak, masaya gelmezse Kıbrıs’ta çözümden mi uzaklaşılır ve benzeri soruların cevapları kaygıları.

Ve böylesi kaygılar ve ideolojik saplantılar ile kendi toplumlarını, kendi insanlarını cezalandıran dünya ile birlikte hareket etmekten de vicdanları zerre kadar sızlamıyor.

Ercan Havalimanının, uluslararası havacılık standartlarının çok gerisinde kalmasından dolayı olası güvenlik zafiyetlerinden ötürü direk uçuşların gerçeklemediği ise ayrı bir iddia ve/veya tartışma konusu.

Ancak bir gerçek var ki, Kıbrıs Türk’ü insan haklarına aykırı uygulanan ve uluslar arası hukuka dayanarak gerçekleştirilen 20 Temmuz 1974 Barış Harekatını karşı Kıbrıs Türk’ünü cezalandırmak amacı taşıyan, ambargolara ve izolasyonlara karşı tek ses çıkaramadı, tek vücut olamadı.

Bedeli ise hep birlikte ödüyoruz.

Ve yine direk uçuşların başlayabilme ihtimalleri ile ambargolar ve izolasyonlar gündemde.

Gündemi hazırlayan ise AB-İngiltere krizi ve Brexit sonrası yaşananlar.

UBP-HP Hükümetinin direk uçuşların başlayabilmesine yönelik süreci yakından takip ettiği ortada.

Başbakan Ersin Tatar açıklamaları ile Hükümetin iradesini ortaya koymakta.

Dışişleri Bakanı Kudret Özersay ise diplomasinin tüm kanallarını kullanma kararlılığı içerisinde Devlet adamı duruşu ile mücadelesini sürdürmekte.

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan ise daha fazla temkinli olmak ile birlikte çalışmalarını sürdürmekte.

Devletlerin ve toplumların tarihlerinde bazı dönüm noktaları vardır ki siyasetçi kısa bir süreliğine ceketini çıkarır ve insan olmanın gerekliliği olan toplumsal fayda adına tek vücut olur.

Ve böylesi zamanlarda tek vücut olabilmeyi başarmak da siyasi bir erdemden öte insan olana ait olanı ortaya çıkarır.

İşte tam da bu zamanda, önümüzde ambargo ve izolasyonlara karşı tek ses, tek vücut olmak için bir fırsat var.

Bırakalım sonucu ne olursa olsun ama siyasi fikirlerimizin farklılıklarını unutarak bir kez olsun, erdemli davranabilelim.

Var mısınız, tek bir ses olarak ambargo ve izolasyonlara karşı mücadele etmeye ve direk uçuşların başlayabilmesine yönelik dünyaya karşı insanlık adına tek vücut olmaya?

Çünkü öyle zamanlar vardır ki tek önceliğimiz Kıbrıs Türk’ü olmalıdır ve bazı olaylar vardır ki ne sağı ne solu olur.

Bu davet, insan olana dair hepimizin.