Bakanlığın sosyal medyadan yayımlanan açıklamasında, “Amerika Birleşik Devletleri’nin, Kıbrıs sorununa çözüm bulma müzakerelerinin olumsuz etkilenmemesinin de aralarında bulunduğu gerekçelerle 1987 yılından beridir Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne uyguladığı silah ambargosunu kaldırma kararı, Kıbrıs ve genel anlamda Doğu Akdeniz’de barış ve istikrarı tehlikeye atacak niteliktedir” denildi.

Bakanlık açıklaması şöyle devam etti:

“Kuşkusuzdur ki bu karar, son zamanlarda Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin adamızda ve bölgemizde gerginliği sürekli tırmandıran, Kıbrıs Türklerini ve özellikle denizdeki haklarını yok sayan tavırlarına destek vermek anlamı taşımaktadır. GKRY’nin neden durmaksızın silahlanma çabası içerisinde olduğu malumdur. Rum liderliğinin bölge barışını tehdit eden bu tavırlarına rağmen sırtının sıvazlanıyor olmasından büyük kaygı duymaktayız.

ABD’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne uygulamakta olduğu silah ambargosunun, ABD Kongresi’nin 2020 mali yılı ‘Ulusal Savunma Yetki Yasası’ çerçevesinde, Rum tarafının kara para aklama denetimleri konusunda ABD ile çalışması ve Rus askeri gemilerinin Güney Kıbrıs limanlarından ikmal da dahil yararlanmasına kısıtlama getirmesi gibi belirli şartlara bağlı olarak kaldırılmasına ilişkin kararı Temsilciler Meclisi’nden geçmiş ve Senato’nun onayına sevk edilmiştir.

Bu kararın Senato’da, ardından da ABD Başkanı tarafından onaylanmasını müteakip yürürlüğe girmesi durumunda, sadece ABD’nin Kıbrıs’ta müzakerelere dayalı bir çözüme dair samimiyetsizliğini ortaya çıkarmış olmayacak ayrıca, ABD başta olmak üzere tüm uluslararası toplum tarafından ‘kabul edilemez’ olarak nitelendirilen statükoya ve bölgedeki istikrarsızlığa destek vermiş olacaktır.

ABD bu kararla, Kıbrıs Rum liderliğinin halihazırda Güney Kıbrıs’ı her an patlamaya hazır bir ‘silah deposuna’ çevirme çabalarına da somut bir şekilde katkıda bulunmuş olacaktır. Böyle bir sonuç, hiç kuşkusuz ki müzakerelere dayalı bir çözüme ulaşılması yönünde uzlaşmaz tavır sergileyen, ada ve bölgedeki tansiyonu artırıcı faaliyetlerini fütursuzca sürdüren ve Kıbrıs Türk halkı üzerinde uyguladığı insanlık dışı izolasyonu giderek artıran GKRY liderliğinin bu düşmanca tavırlarının katlanarak artırmasına, iki halk arasındaki ilişkilerin daha da gerilmesine yol açacaktır.”