TKP-YG Genel Sekreteri Mehmet Davulcu'nun basın açıklaması şu şekilde:

"11 Ekim’de yapılması kararlaştırılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik olarak bazı adayların ve onları destekleyen partilerin dıştan destek bulma amacıyla yaptıkları çağrı ve girişimler sonucu ortaya çıkan gelişmeler Kıbrıs Türk toplumuna zarar vermektedir.

UBP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Başbakan Ersin Tatar ile DP ve YDP Genel Başkanlarının önce Ankara’da TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ile arkasında Sn. Tatar’ın İstanbul’da TC Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile bir araya gelip KKTC cumhurbaşkanlığı seçim stratejisi belirledikleri basına da yansıyan gerçekler olarak ortadadır.

Türkiye Cumhuriyetinin Lefkoşa Büyükelçisi’nin basında isimlendirildiği şekliyle “UBP’nin küskün milletvekilleriyle” askeri bir tesis olan Beyaz Ev’de yemekli buluşması da Ankara ve İstanbul buluşmalarında belirlenen seçim stratejisinin devamı olsa gerek.

Türkiye’deki hükümetlerin veya egemen güçlerin Kıbrıs’taki seçimlere müdahalesi yeni bir gelişme değildir. Bu tür müdahaleler İngiliz Sömürge Yönetiminin son dönemlerinden bu yana olagelmektedir. Kıbrıslı Türklerin bir siyasi varlık olarak ortaya çıkış süreci ile birlikte başlayan açık/gizli müdahaleler günümüzde artık kabul görmemekte ve ciddi tepkiyle karşılanmaktadır.

Cumhurbaşkanlığı makamı için adaylığını açıklayan adaylardan 4’ü propagandasını “Türkiye ile uyumlu çalışacağı” söylemini üzerine oturtmuş durumdadır. UBP Adayı Tatar, CTP Adayı Erhürman, HP destekli Aday Özersay ve YDP Adayı Arıklı farklı cümlelerle de olsa Türkiye’deki iktidarla uyum içinde çalışacağını söyleyerek mevcut Cumhurbaşkanı ve Bağımsız Aday Mustafa Akıncı’yı uyumlu olmamakla suçlamaktadırlar. Bu yönde geliştirilen propaganda stratejisi bile tek başına Türkiye hükümetine Kıbrıs Türk seçimlerine müdahale çağrısı yapmaktan başka bir şey değildir. Tabii ki belirli müşterek konularda uyum olacaktır. Ancak, “uyumlu” derken nasıl bir uyum istenildiği konusuna açıklık getirilmemektedir.

(Resmi rakamlarla) 350 bin nüfuslu dünyaca tanınmamış KKTC ile 83 milyonluk dünyaca tanınmış büyük bir devlet olan Türkiye arasında, özellikle AKP-Erdoğan iktidarıyla uyumlu çalışmanın anlamı “büyük buyuracak, küçük uygulayacak”tan başka bir şey olamayacağı yaşanarak görülmüş gerçekliktir.

Kuklacının elindeki ipin ucunda oynayan kuklalar olmayı tarihinin hiçbir döneminde kabullenmemiş ve müdahale davetlerine de müdahalelere de karşı çıkmış bir siyasi parti olarak davetiye çıkaranları da müdahil olanları da kınarız. Bilinmesini isteriz ki, kısa günün karı gördükleri bu müdahaleler, aslında uzun zaman içinde önemli oranda tepki biriktirmiş, birbirine kardeşlik bağı ile bağlı iki toplum arasında telafisi çok zor kırılmalara yol açmıştır.

Seçim söylemini toplum yararına neler yapılacağını açıklama yerine, “Türkiye ile uyumlu olacağı” üzerine odaklayan adaylara ve onları destekleyen partilere çağrımız, zaten sıkıntılı haldeki TC-KKTC ilişkilerini daha da içinden çıkılmaz hale getirebilecek bu stratejiyi terk etmeleri yönündedir. Buyuran ve uygulamak zorunda olan ilişki denkleminin yerine kardeşler arasında, karşılıklı saygıya dayalı çıkar ortaklığı ilişkisinin gelişip yerleşmesine katkı koymaları, mensubu olduğumuz toplumun daha yararına olacaktır."