Ülke olarak zor günlerden geçiyoruz…

Daha önce bu kadarı olmuş mudur bilinmez ama geleceğe doğru umut ile bakmaktan uzak yaşadığımız bu zamanlarda Kıbrıs Türkü..

Toplumsal zihnimize yön veren her şeyde, manşetler, haberler, sosyal medya yorumları ve sokakta konuşulanlarda ortak kaygı veya ortak eleştiriler “ne olacak bu memleketin halinden” öte “nereye gidiyor ülke” kaygısında birleşiyor…

Birincisi şimdiden şu anda olana dair endişeyi anlatırken ikincisi ise geleceğe dair umutsuzluk ve kaygıyı içinde barındırıyor.

Ve de umutsuzluk ve kaygıdan beslenerek gelecekten ümidini kesme noktasına taşıyor toplumu ki bu algı toplumu bir buhrana, bir sosyal patlamaya taşıyacak, üzerinde yaşadığı toprağa ve birlikte yaşadığı insana düşman olma noktasına getirecek tehlikeli bir de sürecin başlangıcı olarak sinsi sinsi , bizi içten ele geçiren bir noktaya doğru gidiyor…

Peki Kıbrıs Türkü haksız mı geleceğinden umudu kesme, bu topraklara ve insanına dair ümidini kaybetme noktasına gelmekte?

Gün geçmiyor ki gazete ve TV haberleri ile sosyal medyada yazılanlar ile en mahrem alanımız evimizin içi, yolsuzluk, uyuşturucu, kumar, sanal bahisler, insan kaçakçılığı, cinayet, hırsızlık, nitelikli ve organize dolandırıcılık, suçların bazılarından nemalanan politikacılar, polisler, bürokratlar ile ilgili iddialar ve en masum ! ifadesi ile yapanın yanına kaldığı kokuşmuşluk ve çürümüşlük kokan benzer haberler ile işgal edilmesin.

Polis Müfettişi olan üstelik mali operasyonlar biriminde de görev yapmış olan zanlının meslektaşları tarafından tutuklanmasının ardından ortaya çıkanlar ve ispatlanmayı bekleyen iddialar çürümüşlük kokan olaylar dizisine eklenirken “Polisteki Çürük Elmalar Temizlensin” sloganları yine atılmaya başlandı.

Polisteki çürük elmalar temizlenince düzelecek mi her şey?

Ne zaman peri masalından uyanmayı başaracağız?

Kötü kalpli kurt’a cezasını kahraman avcı verince orman huzura kavuşacak Kırmızı Başlıklı Kız ile ailesi ve tüm insanlar sonsuza kadar mutlu ve huzurlu mu yaşayacak sanıyorsunuz yoksa…

Polis Teşkilatımız içerisindeki çürük elmalar mutlaka temizlenmeli , suç cezasını bulmalı ve yapanın yanına artık kar kalmamalı elbet ama Polis içerisinde yaşananlar ya buzdağının görünen kısmı ise!

İç içe girmiş suç alanlarına yön veren, bunlardan nemalanan politikacılar, polis teşkilatı mensupları, sermaye sahipleri, bürokratlar, yargı mensupları, avukatlar, öğretmenler, gazetecilerin yüzmesine yardımcı olduğu koskocaman bir buzdağı var üzerimizde…

En masum ve saf hali ile soralım saydığımız kesimlerin yaşananlara dair ortaya etik bir tavır ve duruş sergilememesi bile dolaylı olarak suça ortak olmak değil midir?

Etik değerlerin yok olduğu ki yasaların uygulanmasında veya sulandırılmamasında insan vicdanı ve bağlı olduğu etik değerler değil mi dir namuslu insan olmamızı sağlayan?

Bu toprakların artık namuslu insanlara ihtiyacı var…

Para kaybetmek uğruna etik duracak avukatlara, örneğin toplumu derinden sarsan tapu sahteciliği davasında etik durarak zanlıları savunmam etik olmaz diyerek duruş sergileyecek hukuk insanlarını görmeye ihtiyacı var toplumun…

Toplumun midesini bulandıran olaylar karşısında istifa etmesi gerekenler tarafından bu topraklara inancımızı ve insanımıza güvenimizi erozyona ve bizi bizi düşürmek pahasına olayların üzeri bir şekilde ve bilinen şekillerle kapatılmaya devam ediyorsa birilerinin artık dur demesinin de zamanı geldi demektir.

3355 kilometrekarenin hadi birazcık daha küçültüp toplumu derinden etkileyen kokuşmuş ve çürümüş ilişkilerin yaşam sürdüğü üç büyük kentin yüzölçümünden hareketle yaklaşık 500 kilometrekarelik alanın güvenliği ve orada yaşayan insanımızın huzurunu sağlayamayanların da bahanelerini duymak istemiyor artık insanımız…

Yolsuzluk yapan bir polisin cezalandırılması ile sistem kendini kurtaramaz ve namusunu artık temizleyemez..

Bahaneleri bir tarafa bırakıp ortaya etik ve namus temelinde irade koymamız gerek her ne pahasına olursa olsun çünkü sonunda kurtarılacak olan vatan dediğimiz üzerinde yaşadığımız ve yaşamaya devam edeceğimiz topraklar olacaktır…

Farkı varmış gibi kimimizin vatan kimimiz memleket dediği bu topraklara yeniden inancının artması için Kıbrıs Türk’ü başarı öyküleri ile yapanın yanına kalmaması için ülkesinin kokuşmuşluk ve çürümüşlükten temizlenmesini görmek istiyor.

Peri masalından uyanmanın zamanı da geldi geçiyor ayrıca…