Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda “2023 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısı” görüşmeleri devam ediyor.

Genel Kurul’da 1 Milyar 47 Milyon 526 Bin 860 Türk Lirası olarak öngörülen İçişleri Bakanlığı Bütçesi ele alınıyor.

-Baybars

Genel Kurul’da söz alan Bağımsız milletvekili Ayşegül Baybars, sorumluluk sahası geniş bir bakanlık olan İçişleri Bakanlığı’nı hakkında konuşacak çok şey olduğunu söyledi.

Baybars, 25 Aralık yerel yönetimler seçimlerinden sonraki sürece değinerek, İçişleri Bakanlığı’nda  belediyelerin idari açıdan bağlı olduğu yerel Yönetimler Birimi’nin henüz bir daire olmamasını eleştirdi.

Baybars, belediyelerin birleştirilmesinden sonra İçişleri Bakanlığı altında bulunan intibak komisyonu ve taşınmaz ve taşınır malların devriyle ilgili komite konusunda bir adım atılıp atılmadığını sordu.

Pandemi döneminde, belediyelerin kaynak sıkıntısı sebebiyle hizmet vermekte zorlandıklarını, merkezi hükümetin LTB’ye her yıl Haspolat’taki arıtma tesisi nedeniyle katkı verdiğini söyleyen Baybars, Güzelyurt, Girne ve Mağusa’nın da bu konuda sıkıntıları ve talepleri olduğunu, bu konuda bir girişim olup olmadığını sordu.

Sosyal konut projeleri konusunda da ne yapılacağını öğrenmek istediğini ifade eden Baybars, hükümet programında Mağusa Maraş bölgesinden bahsedilen bir durum olmadığını ve bütçede bu konuda bir kaynak göremediğini söyledi.

İnsanların geçinme problemleri varken, konut edinmelerinin mümkün olmadığını ifade eden Baybars, kırsal kesim arazisi ihtiyacı doğması halinde altyapısı sağlanmadan insanlara dağıtılmaması gerektiğini kaydetti.

İçişleri Bakanlığı’nda, hizmet almakta yaşanan sıkıntılara da değinen Baybars, liyakat ve kadroların yenilenmesine ihtiyaç olduğunu söyledi.    

Ülkede hala iskan, eşdeğercinin puan sorunlarının hala devam ettiğine işaret eden Baybars, hem İskanın mallarına sahip çıkamadığını, hem memuru olmadığını, bu konuda daha fazla sıkıntı yaşanmadan yasa değişikliği ve işgalcilere karşı yaptırım uygulanması gerektiğini vurguladı.

Özellikle 2019 yılında yaşanan sel felaketi, can ve mal zararları ve ilkim değişikliğinden etkilenmesi, çarpık yapılaşmadan dolayı ciddi sel tehlikesi altında olan yerler olduğunu belirten Baybars, doğal afetten zarar gören insanların mağduriyetlerinin giderilmediğini, bir Doğal Afet Fonu için adım atılıp atılmayacağını sordu.

Dernekler Yasası’nın bir tadilata ihtiyaç olduğunu ve kaymakamlıklar tarafından denetlenmesi gerektiğine işaret eden Baybars, dernek adı altında küçük çocuklara verilen din eğitimlerin Kaymakamlıklar tarafından denetlenmesi gerektiğini, bunun da İçişleri Bakanlığı’nın yetkisi altına girmesi gerektiğini kaydetti.

Ateşli Silahlar Yasası’nda mevcut bildirim yapma mevzuatında değişikliğe gidilmesi veya bu konuda otomasyon sistemine geçilmesi gerektiğine dikkat çeken Bayrbars, artan suç oranlarına bakıldığında bunun artık bir zorunluluk olduğunu söyledi.

Güngör çöplüğü konusuna da değinen Baybars, işlerin sürdürülebilir olması için kısa süreli ihaleler yerine uzun süreli ihaleye çıkılması gerektiğini kaydetti.

Emlakçıların Kayıt ve İşlemleri Yasası’nın da bir an önce geçmesi gerektiğini, Karavan Alanları Yasa Tasarısı’nın da çok önemli olduğunu ifade eden Baybars, hem plajların denetimi, hem kanalizasyonların, çarpık yapılaşmanın denetlenmesi, çevre tahribatının engellenmesi için yaz gelmeden yasanın geçmesi gerektiğini vurguladı.

Yeni cezaevi konusuna da değinen Baybars, bu konuda katkı koyan herkese teşekkür etti.

Baybars, avukatların müvekkillerini ziyaret ettikleri insanlık dışı uygulamanın önüne geçilmesi gerektiğini, mahkumların telefon hakları, paralarını alabilmeleri gibi daha özgür şartlarda cezalarını çekmelerinin önemine işaret etti.

Çocuk cezaevi konusunda da bilgiler isteyen Baybars, kadın ve erkek gardiyan, öğretmen ve psikolog eksiklikleri konusunda gerekli adımların atılması gerektiğini belirtti.

Şartlı Tahliye Tüzüğü’nün yasaya ve Anayasa’ya aykırı olduğunu, bu konuda bir an önce girişim yapılması gerektiğini ifade eden Baybars, Şartlı Tahliye Tüzüğü ile ilgili bir çalışma yapılacaksa bunu İçişleri Bakanlığı’nın yapmaması gerektiğini, bakanlığın sadece öncülük yapması gerektiğini bunu hukukçular ve ilgili paydaşların hazırlaması gerektiğine değindi.

Yurttaşlıkla ilgili sorunlara işaret eden Baybars, bunların yakın takiplerinde olduğunu kaydetti.

Bu ülkede vatandaşlık ve beyaz kimlik konusunun her zaman problem olduğuna işaret eden Baybars, bu konudaki çalışmaları sordu.

 e-vize uygulaması konusunda da bilgi almak istediğini söyleyen Baybars, doğum belgelerinin ne zaman online alınacağı konusunda da bilgi istedi.

-Derya

CTP Milletvekili Doğuş Derya da, İçişleri Bakanlığı’nın devletin bir çok yükümlülüğü ve nüfus konusundan sorumlu olan bir bakanlık olduğunu söyledi.

Ülkedeki nüfusun kaç olduğunun bilinmediğini, ülke nüfusunun kontrol edilemediğini ifade eden Derya, ülkede bir sektörel planlama yapılmadığı için yabancı iş gücü olarak üçüncü ülkelerden gelen insanların sömürüldüğünü kaydetti.

Vatandaşlığın bir hak olmadığını, sektörel planlamanın yapılması için bir gereklilik olduğuna işaret eden Derya, ancak bunun için nüfus sayımının yapılarak, nüfusun bilinmesi gerektiğini söyledi.

 Yurttaşlık konusunun defalarca istismar edildiğine işaret eden Derya, bu konuda başka ülkelerin yaptığı uygulamalardan örnekler verdi.

“Yurttaşlık konusunu bizim gibi otomatiğe bağlayan başka hiçbir ülke yok” diyen Derya, ülkenin ekonomisinin kaldırmayacağı kadar yurttaş yaparsanız, bu kişilerin yerli nüfus tarafından yabancı ve kovulması gereken nüfus olarak görüleceğini anlattı.

Ülkesini terk etmek sorunda kalan insanlar için bir şey yapılmamasını eleştiren Derya, bir Göç ve Sosyal Entegrasyon Bürosu oluşturmadan yurttaşlık verilmemesi gerektiğini söyledi.

Nüfus sayımı olmadığı gibi ölüm doğum kayıtlarının da görülemediğini ifade eden Derya, İçişleri Bakanlığı’nın muhaceretten sorumlu bakanlık olduğunu, seks köleliği başta olmak üzere, insan ticareti mağduru kişiler, Nijarya’dan getirilen ve seks köleliği yaptırılan kadınlar olduğunu bunlarla ilgili gerekli araştırmaların yapılması gerektiğini söyledi.

Dernekler konusuna da değinen Derya, dernek adında bir takım ideolojik gruplanmalar olduğunu, derneklere bir itirazları olmadığını, kendilerinin itirazlarının cihad diye camilerde pankart açılmasına, 18 yaşının altındaki çocukların “istismar” edilmesine, cemaat örgütlenmelerine itirazları olduğunu kaydetti.

Ülkede dini eğimin devlet tarafından verilebildiğini, ülkede Milli Eğitim Bakanlığı’ndan izin almadan dini eğitim verilemeyeceğini ifade eden Derya, dolayısıyla dernek adı altında dini eğitim verilmesinin söz konusu olamayacağına işaret etti.

Yurttaşlık verilmesi yerine, beyaz kimlik verilmesinin yaygınlaştırılması önerisinde bulunan Derya, bu konuda yapılacak çalışmalara katkı koyabileceklerini sözlerine ekledi.

Ateşli silahlar konusuna değinen Derya, kritersiz bir şekilde verilen silah ruhsatlarına bir kısıtlama getirilmesi gerektiğini düşündüğünü dile getirdi.