Cumhurbaşkanlığı, Rum liderliğinin uluslararası platformlarda yeni bir girişim olarak lanse ettiği sözde "Güven Yaratıcı Önlemlerin", müzakeresi defaatle yapılmış ve federasyon müzakereleri gibi başarısızlıkla sonuçlanarak, tüketilmiş eski önerilerden başka bir şey olmadığını kaydetti. 
Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamada, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından veya BM aracılığıyla geçmişte yapılan tüm kapsamlı uzlaşı önerilerini olduğu gibi, tüm Güven Yaratıcı Önlem paketlerini de reddeden tarafın Kıbrıs Rum tarafı olduğunun unutulmaması gerektiği belirtildi.
“KIBRIS TÜRK TARAFININ MÜKTESEP EGEMEN EŞİTLİĞİNİN GÖRMEZDEN GELİNMESİ ANLAMINA GELECEK ÖNERİLERİN GÜVEN YARATICI ÖNLEM KILIFIYLA ORTAYA KONULMASI KABUL EDİLEMEZDİR”
“Rum liderliğinin, Kıbrıs Türk halkını tahakkümü altına alma ve baştan beri var olan müktesep egemen eşitlik haklarından ödün vermesini sağlamak maksadıyla yürütmekte olduğu girişimlerin, bu defa, Güven Yaratıcı Önlemler kisvesi altında devam etmekte olduğu görülmektedir” denilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: 
“BM gözetiminde devam eden ortak zeminle ilgili çalışmalara yoğunlaşmak yerine, uzlaşmaz tavrını gizlemek maksadıyla Rum liderliğinin ortaya koyduğu tutum, güven yaratmak yerine bu konudaki çabaları daha da zedelemektedir.
İki taraf arasında, güven yaratabilecek önlemlerin, iki tarafın eşitliğine saygılı, her iki tarafa fayda sağlayacak, eşitlik gereği taraflardan birinin diğeri üzerinde yetki ve egemenlik kullanması anlamına gelmeyecek ve iki tarafça kabul edilebilecek önlemler olacağı konusunda mutabakat varken, Rum tarafının, adanın tek hâkimi ve tek egemeni iddiası ile Kıbrıs Türk tarafının müktesep egemen eşitliğini görmezden gelmesi anlamına gelecek önerileri ‘Güven Yaratıcı Önlem’ kılıfıyla ortaya koyması kabul edilemezdir.”
“KIBRIS TÜRK TARAFI, ORTAK RIZAYA DAYALI GERÇEK GÜVEN YARATICI ÖNLEMLERİ ALMAYA HAZIRDIR”
Açıklamada, Kıbrıs Rum tarafı kadar egemen olan Kıbrıs Türk tarafının, iki tarafın meşru müktesep haklarına ve ortak rızaya dayalı "gerçek" Güven Yaratıcı Önlemleri ele almaya hazır olduğu kaydedildi.
Her iki tarafa ait olduğu tüm taraflarca kabul edilen Kıbrıs adası etrafındaki doğal kaynaklara dair Temmuz 2019 tarihli işbirliği önerilerinin, üzerinde mutabık kalınan prensiplere uygun ve halen masada olduğuna dikkat çekilen açıklamada, gerçekten güven yaratmak hedefleniyorsa, Kıbrıs Rum tarafının kaynaklarla ilgili her türlü işlemde iki tarafın birlikte karar vereceği, eşitliğe dayalı bir mekanizma yaratılmasını içeren öneriyi değerlendirmesi gerektiği ifade edildi. 
Mevcut statükonun devamına ve Rum tarafının adanın tek egemeni olduğu iddiasını veya algısını pekiştirmeye yarayacak sözde Güven Yaratıcı Önlemler güven değil ancak güvensizliğin daha da derinleşmesine hizmet edeceği vurgulanan açıklamaya, şöyle devam edildi:
“Şunu da belirtmekte fayda vardır ki, Kıbrıs Rum tarafının 1963 işgaline dayalı olarak Kıbrıs Türk tarafına on yıllardır uyguladığı hak mahrumiyeti ve insanlık dışı sınırlamalar Kıbrıs Türk halkının Rum tarafına güvenini yok etmiş ve olası yeni bir siyasi ortaklıktan uzaklaştırmıştır. Uluslararası aktörlere lanse ettiği gibi Kıbrıs Rum tarafı yeni bir yol izlemek ve Kıbrıs Türk Halkı üzerindeki izolasyonların kaldırılmasına yönelik adım atmak istiyorsa, bu konudaki samimiyetini Kıbrıs Türk tarafının egemen eşitliğine saygı göstermek ve insanlık dışı izolasyonları tek yanlı olarak kaldırmak suretiyle yapabilir. 
Kıbrıs Türk tarafı, iki tarafın rızası ve eşitliği temelinde, her iki tarafa da fayda sağlayacak işbirliği mekanizmaları oluşturulmasına yönelik yapıcı tutumunu, son bir yılda yapılanlara yenilerini ve daha geniş kapsamlılarını ekleyerek devam ettirme konusunda kararlıdır.”