TAK muhabirinin sorularını yanıtlayarak, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cumhurbaşkanlığı’na başlayalı yaklaşık 4 hafta olduğunu ve bu sürenin oldukça yoğun geçtiğini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Tatar, bu süre içinde bir Ankara ziyareti gerçekleştirdiğini, hükümet aşamasında ise Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Sekreteri Hamza Ersan Saner’e hükümeti kurma görevi verdiğini anımsattı.

HÜKÜMET BOŞLUĞUNUN OLUŞMASI SİSTEMLE ALAKALI

Kendisi Başbakanken, Cumhurbaşkanı seçilmesi ardından bir hükümet boşluğu durumunun ortaya çıktığını ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar,  burada kimsenin bir kusuru olmadığını, bunun sistemle alakalı bir durum olduğunu kaydetti.

Kendisinin bu konuda başsavcıdan görüş aldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, konuşmasını şöyle sürdürdü:

 “Başsavcıdan aldığım kesin yanıt, benim vekalet veremeyeceğimdi. Çünkü aslı olmadan vekaletin de hukuk sistemimizde mümkünatı yok. Ben bir başbakan olarak yurt dışına gidersem, vekalet bırakabilirim. Başbakan olarak Cumhurbaşkanı olduğum durumda, başbakanlığım sona erer. Başbakanlığı sona eren bir makam sahibinin kendi boşluğunda birisine bir vekalet vermesi mümkün değildir.”

Hukukçu olarak bilinen bazı kişilerin sırf siyaset uğruna bu konuda kendisini eleştirmesini  yadırgadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Başsavcının kesin verdiği bilgi budur. Benim de hukukçularımdan danıştığımda verilen cevap budur” dedi.

TÜM BAKANLAR GÖREVLERİNDE, BAŞBAKAN OLMADIĞI İÇİN BAKANLAR KURULU TOPLANAMIYOR

Yeni hükümet kurulana kadar eski hükümetin devam ettiğini, tüm bakanların kendi bürokratlarıyla görevlerine gittiğini, devletin işlerini ve gereklerini yerine getirebildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Tatar, Başbakan olmadığı için sadece Bakanlar Kurulu’nun toplanamadığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Tatar konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Ben bu sürecin bu kadar uzun sürmesini istemiyordum, beklemiyordum. Netice itibarıyla orada bir hükümet var, UBP-HP ortaklığı var şu an ve devam ediyor.  Maraş açılımı dolayısıyla sayın Kudret Özersay ve arkadaşları bir tepki göstermek suretiyle kendi Parti Meclislerinden bir karar çıkartmışlarıdır. Ben Başbakan olarak görev yaparken, istifa kararı aldılar ama o istifa kararını getirip bana sunmadılar. Ben başbakanlıktan ayrıldıktan sonra istifa sunacakları makam da kalmadığı için şimdiye kadar bu görevlerine devam ediyorlar. Dışişleri Kudret Özersay’ı, geçtiğimiz günlerde Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile yaptığımız toplantıya davet ettim, kendisi de icabet etti. Bundan memnuniyet duydum.”

Memleketteki kutuplaşma, siyasi yapı ve parlamentonun sayısı değerlendirildiğinde hükümet boşluğu gibi bir durum ortaya çıktığına işaret eden Cumhurbaşkanı Ersin Tatar,  halka hizmet, hükümet sorumluluğu ve genel beklenti itibarıyla bir hükümet kurulması beklentisi içinde olduğunu vurguladı.

Kendisinin hükümeti kurma görevini en büyük parti ve en fazla milletvekiline sahip UBP ve Genel Başkan vekili Hamza Ersan Saner’e verdiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, UBP’nin toplamda 20 milletvekiline sahip olduğunu, bu görevi UBP’ye vermesinin ise en doğalı olduğunu vurguladı.

“GEREKLİ DESTEĞİ ALACAK BİR AZINLIK HÜKÜMETİ OLURSA ONAYLAYABİLİRİM”

Cumhurbaşkanı Tatar, “Baktığımızda şu anada bu hükümet devam ediyor, bir anlaşma beklerdim, üzüldüm” dedi.

Hükümet konusunda da soruları yanıtlayarak değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, hükümet seçeneklerinin kendisine getirilmesi ardından konuyu değerlendireceğini, ancak azınlık hükümeti bazı modellerin Anayasa’ya aykırı olduğu yönündeki yorumları doğru bulmadığını, konun hukukçular ve başsavcıdan görüş alınarak değerlendirileceğini kaydetti.

Görev verdiği kişinin kendisine azınlık hükümeti şeklinde de olsa bir kabine sunarak, ‘bu kabineyi yürütebilirim, Meclis’te de gerekli desteği bulabilirim’ demesi halinde, kendisinin de gerekli araştırmayı yaptıktan sonra onun doğruluğuna inanırsa o kabineyi onaylayabileceğini anlatan Cumhurbaşkanı Tatar, Anayasa’ya aykırıdır diyerek, meseleyi şimdiden yıpratmaya çalışmanın doğru olmadığını vurguladı.

"BU KADAR ZAMAN ÜLKEYİ HÜKÜMETSİZ BIRAKMAYA GEREK YOK"

Ülkeyi bu kadar zaman hükümetsiz bırakmaya gerek olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Zaten belli ki bir, bir buçuk yıl içinde bir erken seçim olacaktır. Ocak ayında bu dönemin 3 senesi dolmuş olacak. Dolayısıyla zaten bu siyasi yapıda hükümetler en fazla 4 yıl gider. Bir sene sonra, 9 ay veya 6 ay gibi bir süre sonra seçim olabilir. Bu fedakarlığı yapın, bu halk bu sıkıntıyı çekmesin. Yapılacak işler var, beklentiler var, Bakanlar Kurulu’nun geçireceği kararlar var. Meclis’te alınacak kararlar ve bütçe var” dedi.

TÜRKİYE’NİN DESTEĞİ ÖNEMLİ…

Tüm bunların yanında çok önemli işler de başarıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, halkın iradesinin tekrar ortaya çıktığını, Kıbrıs konusunda verilen mesajlar, yapılan değerlendirmeler ve temasların önemli olduğunu, Kıbrıs Türk halkının artık gerçekten egemen eşitlik temelinde yan yana yaşayan iki devlet modelini onayladığını, benimsediğini ve bu sürece Türkiye Cumhuriyet’inin desteğinin önemini vurguladı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin bu konuda kesin net tavrını ortaya koyduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, yapılan istişarelerde bu mesajın geldiğini gördüklerini, ancak TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 15 Kasım KKTC’nin 37. Kuruluş yıldönümü etkinliklerine katılarak, bunu paylaşmasının, Kıbrıs Türk halkı ve bütün dünyaya mesaj olarak vermesinin çok önemi olduğuna dikkat çekti.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, KKTC’nin tanınması konusundaki  girişimlerin uzun zamandır devam ettiğine işaret ederek, çizdikleri yol haritasının büyük bir oranda yerine geldiğini kaydetti.

“TÜRKİYE’NİN TEREDDÜTSÜZ DESTEĞİ…”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar şöyle devam etti:

“Seçimi kazanmak, Maraş açılımı, iki devletli çözüme yönelik yapılan açıklamalar, değerlendirmeler. Türkiye Cumhuriyeti’nin buna tereddütsüz destek vermesi, buradaki yapıyı daha da güçlendirmiştir. Geldiğimiz aşamada Kıbrıs Türkü, en üst noktasına yerleşmiştir. Bütün bu açıklamalar, Doğu Akdeniz’de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni daha da güçlendirmiş, daha da perçinlemiştir.

Sadece KKTC’de yaşayan halka değil, ayni zamanda İngiltere’de, Avusturalya’da, Kanada’da, Türkiye’de, dünyanın her yerinde yaşayan Kıbrıslı Türklerine, hem KKTC’nin 37. Yıldönümü münasebetiyle bir mesaj vermek istediğine işaret eden Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Hem bu  siyasetin yavaş yavaş yer edinmesi, pekişmesi dolayısıyla Kuzey Kıbrıs’ta ayrı bir devlet olduğu ve bu devleti dünyanın  kabullenme noktasında çok önemli bir noktaya gelindi” dedi.

Kıbrıslı Türklerin yıllardır iyi niyetle federasyon görüşmelerini  devam ettirdiğini, her türlü fedakarlık ve özveriyi gösterdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, dünyaya da bu mesajın verildiğini, Kıbrıslı  Türklerin barış, özgürlük için her türlü fedakarlığı yapma noktasında olduğunu anımsattı.

Annan Planı’ndan başlamak suretiyle, Crans Montana’ya kadar olan süreçten örnekler veren Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, bugüne kadar bütün süreçlerin sonuçsuz kaldığını, Kıbrıs Türk tarafının onay verdiklerine, Rumların karşı çıktıklarını anımsattı.

Bugüne kadar ortaya çıkan çeşitli plan ve güven arttırıcı önlemler bağlamında ortaya konulan konulara Rumların 17 kez karşı çıktıklarına işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, bunların içinde Maraş’ın da bulunduğunu kaydetti.

“KIBRISLI TÜRKLER HEP MAĞDUR EDİLDİ”

Kıbrıslı Türklerin hep mağdur olduğunu, dünyanın Kıbrıslı Türklere çok haksızlık yaptığını dile getiren Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, bu konuyu Nikos Anastasiades ile yaptıkları görüşmede de dile getirdiğine dikkat çekti.

“KIBRISLI TÜRKLER KENDİ KADERLERİNİ TAYİN ETME HAKKINA SAHİPTİR”

Cumhurbaşkanı Tatar konuşmasını şöyle sürdürdü:

“1960’da Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu, İngilizler gitti. Yapılan anlaşmaya hiçbir zaman itibar etmediler, o zaman Yüksek Mahkeme Başkanı  Alman Ernest Forsthoff Makarios’un yaptıklarına isyan ederek, istifa ederek adayı terk etti. Bu kutsal ve önemli mücadelede çok önemli bir noktaya geldik. Dünya da artık gerçekleri görmüş vaziyettedir. Bazı kurum ve kuruluşlar, AB ve Yunan Lobisi tam tarafsız olamıyorlar. Biz egemen bir halkız, Kıbrıs’ın iki halkı vardır, Türkler ve Rumlar. Kıbrıslılık diye bir millet yok. Dolayısıyla Birleşmiş Milletlerin bir takım kararları, anlaşmaları ve sözleşmeleri var. Bizim hukukçularımız ve danışmanlarımız var. Bizim hukukçu ve danışmanlarımızın şunu söylüyor;  BM sözleşmelerine ve bir takım kurallarına göre, her halk kendi kaderini tayin etme hakkına sahiptir. Dolayısıyla, Kıbrıslı Türkler de kendi kaderlerini tayin etme hakkına sahiptirler. Bizim buradaki sorunumuz bir bölünmüşlük vardır. Kendi içimizde bir cepheleşme ve tartışmalar vardır. Demokratik düzen bunu çözer diye düşünüyorum. ”

ANNAN PLANI’NDAN SONRA ÇOK ŞEYLER DEĞİŞTİ, DOĞU AKDENİZ’İN, KIBRIS’IN POZİSYONU, STATÜSÜ DEĞİŞTİ”

Kıbrıs konusuna bir çözüm bulunsun diye bugüne kadar hep tavizlerin verildiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Tatar, Annan Planı’nda da çok tavizler verildiğini, Kıbrıs Türklerinin rahatsız olacağı derecede çok ödünler verildiğine dikkat çekti.

Konuşmasını “Rum tarafı Annan Planı’na evet deseydi,  bugün Türk askeri adadan çekilmiş olacaktı. Avrupa Birliği’nin güvenlik mekanizmaları Kıbrıs Türkü’nün buradaki güvenliğini, beklentilerini verebilecek miydi” diye sürdüren Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün devam etmesi taraftarı olduğunu kaydetti.

Annan Planı’ndan sonra çok şeylerin değiştiğini, en önemlisi Doğu Akdeniz’in, Kıbrıs’ın pozisyonu statüsünün değiştiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, bu bakımdan zamanın da lehimize işlediğini vurguladı. 

Türkiye’nin 85 milyona yakın nüfusu ile bu bölgenin en büyük lider ülkesi olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Tatar, Doğu Akdeniz’e kriterlere bakıldığında; kıta sahanlığı, ekonomik münhasır bölge, bütün Akdeniz’in, Mavi Vatan’ın savunulması, hakların korunmasında en büyük zenginlik ve gücün TC’nin olduğunu kaydetti.

TC’nin, Doğu Akdeniz’e bin 900km bir sahil uzunluğu olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Tatar, dolayısıyla en fazla söz sahibinin de o olduğunu, bu konuda deniz hukukuna dayalı bir takım kriterler bulunduğunu anımsattı.

SÜREÇ İÇİNDE KKTC’NİN ÇOK DAHA ÖNEMLİ BİR NOKTAYA GELDİ

“KKTC’nin Doğu Akdeniz’deki varlığı ve Kıbrıslı Türklerin idaresi ve iradesinde olmasının Doğu Akdeniz’deki zenginliklerin paylaşımında ulusal çıkarlarımızı çok daha güçlü kılıyor” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, dolayısıyla süreç içinde KKTC’nin çok daha önemli bir noktaya geldiğine işaret etti.

Bütün bu gelişmelere bağlı olarak siyasetin de geliştiğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, federasyonun tehlikelerine dikkat çekti.

Tanınmış bir devlet olan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, KKTC’yi 24 saatliğine bile tanımadığını, dolayısıyla oluşacak olan federasyonun bir bacağı olacak Kuzey Kıbrıs Türk devletinin yapacağı yasaları, tapuları, aldığı kararları kabul etmeyeceklerine inanç belirten Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, çünkü tanınmamış bir devletin yapacağı hiçbir şey olamayacağını, kağıt üstünde yapılacak bir anlaşmanın Kıbrıslı Türkleri çok zayıf kılacağını kaydetti.

Rumlarda, şimdiki Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devamı şeklinde bir düşüncenin hakim olduğunu, üniter bir devlette de Kıbrıslı Türklerin çok şey kaybedeceğini, azınlık bir statüye indirgeneceğini  vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar şöyle devam etti:

“Bizi ancak oraya yama yaparlar, devlet kurmuş bu olgunluğa, bu erdeme ulaşmış bir halk olarak asla biz bunu kabul etmeyiz, edemeyiz. Egemen eşitliğe dayalı, yan yana yaşayan ama işbirliği içinde olan iki devlet istiyoruz. Uluslararası camia buna farklı bakabilir ama bizim pozisyonumuz budur. Arkamızda da Türkiye Cumhuriyeti vardır.”

“KIBRISLI TÜRKLERE HALA AMBARGO UYGULANMASI İNSAN HAKLARINA AYKIRI”

Türkiye Cumhuriyeti’nin bu politikaya onay verdiğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Aslında bizim istediğimiz çok da zor bir şey değildir. Çünkü zaten Kıbrıs’ta iki ayrı devlet vardır. Bu iki ayrı devletin devamını söylüyoruz. Ama artık Kıbrıslı Türkler bu haksızlıklara karı karşıya kalmamalıdır. 46 yıl sonra, Kıbrıslı Türklere hala ambargo uygulanması İnsan Haklarına aykırıdır, bütün bunları dünyaya anlatmak bizlerin görevidir” dedi.  

“BEN TÜRKİYE’YE MÜTEŞEKKİRİM VE BU SİYASET BİZİ GELECEKTE DAHA İYİ BİR NOKTAYA TAŞIYACAK”

Türkiye Cumhuriyeti’nin, KKTC’yi ilk tanıyan ülke olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, bu anlayışın gelişip, yaygınlaşmasının önemine vurgu yaptı.

Cumhurbaşkanı Tatar, Doğu Akdeniz’de istikrarın sağlanabilmesi için Türk-Yunan dengesine de ihtiyaç olduğuna dikkat çekti.

Kıbrıslı Türklerin varlığını en iyi şekilde sürdürebilmesi, refah, mutluluk, güvenlik içinde, daha müreffeh bir şekilde yaşayabilmesinin ancak kendi devleti çatısı altında olabileceğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Tatar, bunun niçin de siyasi zeminin sağlam olması gerektiğini, Türkiye’nin de bize gösterdiği yakınlığın, garantör ülke olarak verdiği mesajların siyasi zemini pekiştirip, sağlamlaştırdığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Tatar, “Ben Türkiye’ye müteşekkirim ve bu siyaset bizi gelecekte daha iyi bir noktaya taşıyacak diye düşünüyorum” dedi.

Gayrı resmi 5+1 toplanı için Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun bir çağrı yaptığını anımsatan Cumhurbaşkanı Tatar, kendilerinin buna onay verdiğini, Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiades’in de bunu onayladığını anımsattı.

Cumhurbaşkanı Tatar, ancak Kıbrıs Türk tarafının iki devlet söyleminin rahatsızlık verdiği yönünde basında bir takım haberlerin yer aldığını, rahatsızlık verdiği için de bu konferansın olup olmayacağı yönünde bir takım konuşmalar olduğunu söyledi.

“Çok sesliliğe ve demokrasiye  önem veriliyorsa, bu toplantının yapılması lazım” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, bu toplantıda gerçekten Kıbrıs Türk halkının ne düşündüğünü ifade etme fırsatı bulunması gerektiğini, beklentinin bu olduğunu ve herkesin buna saygı göstermesi gerektiğini kaydetti.

“Hiçbir Kıbrıslı Türkün bizi çok daha fazla maceraya, bir halk olarak toplumsal varlığımızı tehlikeye sokacak bir sürece onay vereceğini sanmıyorum” şeklinde konuşan Cumhurbaşkanı Erin Tatar, “Oynanan oyun bizi moralen çökertmek, bir çözümü dayatmak” dedi.

MARAŞ…

Maraş konusuna da değinerek bu konuda sorulan soruları da yanıtlayan Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hava koşullarına rağmen halkın Maraş’a ilgisini memnuniyetle karşıladığını dile getirdi. Cumhurbaşkanı Tatar, Maraş’a dünya basının da çok ilgi gösterdiğini belirtti.  

Maraş’ın insanlığa açıldığını, şu ana kadar Maraş konusunda mağduriyet içinde olan insanların Taşınmaz Mal Komisyonu üzerinden haklarını bulabileceklerini belirten Cumhurbaşkanı Tatar, 46 yıldır kapalı olan bu önemli ve güzel bölgenin tekrar insanlığa açılmasını ifade etmenin çok güzel olduğunu söyledi.

“MARAŞ İNSANLIĞA AÇILDI… 300’DEN FAZLA RUM BAŞVURUDA BULUNDU”

Yapılan Maraş açılımının hiçbir BM kararına, Güvenlik Konseyi kararlarına aykırı olduğunu düşünmediğine işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, şöyle konuştu:

“İnsan hakları her şeyin üzerindedir. 46 yıldır hiçbir çözüm bulunamıyorsa, karşılıklı olarak bir takım anlaşmalar imzalanamıyorsa, bir 46 yıl daha Maraş’ı kapalı tutmanın hiçbir gereği yoktur. Zaten Maraş’ın büyük bölümü de açıktır. Kapalı olan otellerin bulunduğu, deniz sahilindeki 5 km’lik bölgeydi. Vakıflar İdaresi’nin ciddi anlamda belgelere dayalı iddiasına göre zaten, bu bölgede bulunan bir çok yer çeşitli vakıflara aitti. Onların da, ellerindeki belgelerle Taşınmaz Mal Komisyonuna başvurması gerekmektedir. Şu ana kadar 300’den fazla Rum başvuruda bulundu.”

Mallarını isteyen sadece Rumlar değil, İngiliz, Amerikalıların da bulunduğunu, Maraş’ın insanlığa açıldığını, bunun hiçbir tartışması olamayacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, hiçbir şeyi hukuka aykırı yapmadıklarını, açılanın sahil ve kamu alanları olduğunu ki bunların zaten halka ait olduğunu kaydetti. 

Maraş’ın KKTC sınırları içinde ve KKTC toprağı olduğunu, burada bir tereddüt olmadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 1974’te sonra adanın böyle şekillendiğini ve Maraş’ın Kıbrıslı Türklerin egemenliği dahilinde olduğunu anımsattı.

Mülkiyetin sahibinin kimde olduğunun tartışılabileceğini, onların da mağdur edilmeyeceğinin zaten söylendiğine değinen Cumhurbaşkanı Tatar, “Ya gelecek, ya satıp gidecek. Tapuyu itibarlaştıracağız. Burada insan hakları adına bu yapılıyor. Siyaseten de aykırı bir durum yok” dedi.   

1974’ten bu kadar sene sonra Maraş’ın başkalarına verilmesinin de doğal olamayacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, KKTC’nin güvenliği ve savunulması bakımından önemli bir arazi olduğunu kaydetti.

Bu adımların proaktif siyaset gereği atıldığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Bütün bu siyasetin şekil bulması, havanın değişmesi, bizim düşündüğümüz doğrultuda dünyanın çeşitli yerlerine bu mesajın verilmesi ve Türkiye’nin buna büyük destek veriyor olması, siyasi zemini pekiştirip, sağlamlaştırmaktadır” dedi.

Covid-19 salgının aşının bulunması sonrasında sona ereceğini ve KKTC’nin çok daha iyi bir noktaya geleceğine inanç belirten Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, KKTC’nin çok konuşulduğunu ve gündemde olduğunu kaydetti.

TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın KKTC’ye gelerek bu meseleye sahip çıkmasının önemine işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, bütün bunların olması, Türkiye ile iyi ilişkiler ve yakınlaşmanın Kıbrıs Türk halkının menfaatine olduğunu vurguladı.

ERDOĞAN’A TEŞEKKÜR…

Cumhurbaşkanı Tatar;  Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a gösterdiği yakın alaka ve ilgiden dolayı teşekkür ederek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güçlü ekibine, KKTC’nin 37. kuruluş yıldönümünde KKTC’de bulunan tüm konuklara minnet ve şükranlarını ifade etti.

Kıbrıs Türklerinin bu manzarayı, tabloyu özlediğini, törenlerdeki tablonun halka moral olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, insan ilişkileri, diğer ilişkiler ve toplumsal ilişkilerde herkesin herkese daha saygılı olması gerektiğini, sosyal medyanın kötüye kullanılmaması gerektiğini mesajını verdi.

ENERJİ VE DOĞAL GAZ KONUSU…

Türkiye’den Enerji ve doğal gaz getirilmesi konusunda da değinen Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, ülkedeki enerji maliyetlerinin çeşitli sebeplerden dolayı yüksek olduğunu, Türkiye’deki enerji maliyetlerinin ise ülkeninkinin 3’te biri olduğunu aktardı.

Dolayısıyla uzun vadede bunun yatırımın yapılabilmesi ve kabloyla elektriğin getirilebilmesi halinde ülkedeki enerji maliyetlerinin düşeceğinin aşikar olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Tatar, bütün sistemin de bu kabloya kurulamayacağını, bunun bir yedeğinin olması gerektiğini, dolayısıyla güneş enerjisinin de bununla birlikte geliştirilmesi gerektiğini anlattı.

Tüm bunların olabilmesi için de kapasitenin arttırılması gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Tatar, bütün bu süreci teknik uzmanların sürdürülmekte olduğunu ve sürdürüleceğini kaydetti.

AB enerji kurum ve kuruluşlarının, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemen alanında gördüğü için, Türkiye’nin buraya kablo çekmesine müsaade etmediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Siyasi irade, Cumhurbaşkanı Erdoğan da diyor ki, eğer Kıbrıslı Türkler buna onay verirse, iş fizibıl ve Kıbrıslı Türklerin menfaatineyse ben bu işi onaylarım. Türkiye de her şeye rağmen ben doğrusu neyse onu yapmaya hazırım, yatırımcısı da varsa ben bu kabloyu çekerim diyor. Bu mesaj 37. Yıldönümümüzde de verilmiştir. Dolayısıyla tüm bunlar, uzmanlar mühendisler, Elektrik Kurumu’nun çalışanları ve Yönetim Kurulu tarafından değerlendirilecektir. Halkın beklentisi, daha sürdürülebilir, kaliteli, daha çevreye uyumlu, maliyeti de daha  düşük bir enerji politikasıdır. Onun için sayın Erdoğan’ın verdiği mesaj çok önemlidir. Gerek kabloyla, gerek gazla KKTC’nin enerjisinin dediğim özelliklere sahip olması için Türkiye yanımızdadır. Biz de buna önderlik ve liderlik yapacaktır.”

“KKTC, DÜNYA TANIMASA BİLE KABUL ETTİĞİ BİR DURUMA GELDİ”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, KKTC’nin artık dünyanın tanımasa bile kabul ettiği bir duruma geldiğini vurgulayarak, Kıbrıs Türk halkı gerçeğinin artık dünyanın her yerinde kayıtlara geçtiğini kaydetti.

KKTC’nin bugün 100’den fazla ülkeyle ticaret yapabilen, 100’den fazla ülkeden öğrencinin geldiği, bu kadar ülke ile her türlü teması yapabilen, Anavatan Türkiye’nin de desteği ile dünyada başka başka açılımlarla, geleceğe umutla bakabilen bir halk noktasına geldiğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Toplum liderimiz Dr. Fazıl Küçük’e, KKTC’nin kurucu Rauf Raif Denktaş’a kahramanlara, gazilere, mücahitlere şükran ve minnetlerini sunduğunu, şehitlerimizi de rahmetle andığını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Tatar, 1974 Barış Harekatı’nı düzenleyen dönemin Başbakan’ı Bülent Ecevit ve hükümet ortağı Necmettin Erbakan’a ve bugüne kadar KKTC’ye emeği geçen tüm Türkiye Cumhuriyeti yetkililerine minnetlerini sunduğunu sözlerine ekledi.