“HALKIMIZ MÜSTERİH OLSUN, DAVAMIZDA HAKLIYIZ VE ANAVATAN TÜRKİYE BİZİMLE BİRLİKTEDİR”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türk halkının bugünlerdeki ihtiyacının; “birlik ve beraberliğini güçlendirmek, ülkenin, halkın hak ve çıkarlarını korumak için birlikte hareket etmek” olduğunu ifade ederek, “Endişeye ve karamsarlığa gerek yok. Halkımız müsterih olsun, davamızda haklıyız ve Anavatan Türkiye bizimle birliktedir” dedi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, halka seslendiği açıklamasında, Kıbrıs konusu, müzakere masasına koyduğu egemen eşit iki devlete dayalı çözüm önerisi ve Kapalı Maraş açılımını değerlendirdi. 

Cumhurbaşkanı Tatar’ın açıklaması şöyle:  

“Bölgenin en büyük ve en güçlü ülkesi Anavatan Türkiye tarafından desteklenen egemen eşit iki devlete dayalı çözüm önerimizi ilk kez Cenevre’de müzakere masasına koymamız ile uluslararası hukuka ve insan haklarına dayalı olarak gündeme getirdiğimiz Maraş açılımı, dünyada büyük  yankı yaratmaya devam ediyor.

“AMAÇLARI HALKIMIZI AZINLIK YAPMAK”

Federasyon aldatmacası altında, halkımızı azınlık yapma, Türkiye’nin garantörlüğünü sonlandırma ve Türk askerini Kıbrıs’tan uzaklaştırabilme gayretkeşliğini sürdüren Rum liderliği ise, tek gerçekçi çözüm yolu olan egemen eşit iki devlete dayalı çözüm önerimiz ile Maraş açılımımızı engellemek için, yalana dayalı kara propaganda ile algı operasyonlarını daha da yoğunlaştırmıştır. Bu konularda AB ile BM’nin Rum yanlısı tutumu da dikkat çekerken, içimizdeki bazı çevrelerin de aynı doğrultuda hareket etmeleri üzüntü ve esef vericidir.

“BM’NİN TUTUMU İBRET VERİCİDİR”

Rum-Yunan ikilisi ile AB ve diğerleri egemen eşit iki devletin varlığına dayalı çözüm önerimize ve Maraş açılımımıza karşı çıkarken, içimizdeki bazı çevrelerin de aynı söylem de bulunmaları ve BM Güvenlik Konseyi’nin Maraş açılımımıza karşı takındığı tek yanlı ve haksız tutumuna destek vermeleri de düşündürücü olup ibret vericidir.

“FEDERASYON HAYALİ PEŞİNDE KOŞMANIN ANLAMI KALMAMIŞTIR”

Egemen eşit iki devletin varlığına dayalı çözüm önerimiz, 1963 Kanlı Noel saldırılarından ve o günden bu yana Kıbrıs’ta oluşan iki devlet yapısını temel alırken, Kıbrıs’ın gerçeklerine dayanmaktadır. Rum tarafının 1968 yılında başlayan tüm müzakere süreçlerinde, Annan Planı referandumunda ve Crans Montana’da izlediği tutum federal devlete dayalı dayalı çözümün mümkün olmadığını bir kez daha gözler önüne sererken, federasyon hayali peşinde koşmanın da bir anlamı kalmamıştır.

Rum tarafının adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir anlaşma istemediği, sadece tarafımızdan değil, 2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat tarafından da dile getirilmiştir. Rum Yönetimi eski başkanlarından Dimitris Hristofyas ile müzakere masasına oturan Sn. Talat’ın bir müddet sonra ‘Hristofyas’ı böyle tanımıyordum, çözüm olmuyorsa ne yapabilirim, Girne Kapısı’nda kendimi asayım mı’ şeklindeki açıklamasını unutmak mümkün değildir. 4’üncü Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın ise Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ile Crans Montana’da gerçekleştirdiği görüşmeler sonrasında yaptığı ‘Bizim neslin son denemesi olan uğraşın ne yazık ki başarıyla sonuçlanmasını sağlayamadık’ açıklamasını da hatırlatmak gerekir.

“İHTİYACIMIZ BİRLİK BERABERLİK”

İşte tüm bunlara rağmen, içimizdeki bazı çevrelerin hâlâ federasyon hayali peşinde koşmalarını ve Türk tarafını ‘uzlaşmazlıkla’ suçlamalarına anlam vermek mümkün değildir. Bugünlerde ihtiyacımız olan ise birlik ve beraberliğimizi güçlendirmek, ülkemizin, halkımızın hak ve çıkarlarını korumak için birlikte hareket etmektir. Endişeye ve karamsarlığa gerek yok. Halkımız müsterih olsun, davamızda haklıyız ve Anavatan Türkiye bizimle birliktedir.”