“MAKSİMALİST ZİHNİYETLERİNİN İLERİYE GÖTÜRÜLMESİNİN GÖSTERGESİ… BU AÇIKLAMALARINI ESEFLE KARŞILIYORUZ”
“EGEMEN EŞİTLİĞE DAYALI İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM MODELİNDEN VAZGEÇMEMİZ SÖZ KONUSU DEĞİLDİR”
Cumhurbaşkanı Sözcüsü Berna Çelik Doğruyol, “Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne ziyarette bulunduğu bir esnada, Rum Lider Nikos Anastasiadis ile birlikte, yaptığı talihsiz açıklamanın, Rum-Yunan vizyonunun Kıbrıs adasının ve bölgesel ihtiyaçların karşılanmasına yönelik değil, maksimalist zihniyetlerinin ileriye götürülmesinin göstergesi olduğunu” belirtti. 
Yazılı açıklama yapan Doğruyol, “Bu açıklamalar Rum-Yunan zihniyetinin değişmediğini göstermekte ve Kıbrıs Türk halkına hakaret niteliği taşımaktadır. Bu açıklamalarını esefle karşılıyoruz.” ifadelerini kullandı. 
Kıbrıs’ta bir işgalci aranıyorsa, Kıbrıs Rum tarafının 1960 ortaklık Cumhuriyeti’nin anayasal düzenini işgal edip Kıbrıs Türk halkını yönetimden atmalarına ve Enosis hayali ile 1963-1974 yılları arasında Kıbrıs Türk halkına uygulanan planlı soykırıma bakılmasının yeterli olduğunu söyleyen Doğruyol, “Rum-Yunan ikilisinin zulmüne Garanti Anlaşması altında son verip çatışmasızlığı getiren de Anavatan ve Garantör Türkiye Cumhuriyeti’dir.” dedi. 
Kıbrıs’ta kalıcı ve sürdürülebilir bir uzlaşı için ilgili tarafların öncelikle Kıbrıs adasındaki Türk varlığını kabul etmesi ve bu varlığa saygı göstermesi gerektiğini belirten Doğruyol, şu ifadeleri kullandı: 
“Kıbrıs sorununun siyasi eşitliğe dayalı iki kesimli iki toplumlu bir çerçevede çözümlenmesine yönelik on yıllardır devam eden görüşmeler süreci Rum tarafının hakimiyetçi tutumundan ve Kıbrıs Türk halkının aleyhine kurgulamış oldukları yıldırma ve asimilasyon politikasından ötürü sonuçsuz kalmıştır. Bu güne kadar yapılan müzakerelerde sözde eşitliğe dayalı federal ortaklık çatısı altında ortaya çıkan düzenlemeler Rum tarafının değişmeyen hakimiyetçi tutkuları karşısında Kıbrıs Türk halkının meşru hak, çıkar ve varlığını korumaktan uzaktır.
Kıbrıs Türk tarafı elli yılı aşkın bir süredir devam eden ve Kıbrıs Türk halkı ile Anavatanımız Türkiye’nin hak ve çıkarlarını gözetmekten uzak olan bu durumu artık kabul etmeyecektir. Bu sebepten ötürü, müzakerelere kalındığı yerden devam edilemez. Sürdürülebilir bir uzlaşı için karşılıklı saygı ve egemen eşitlik ile eşit uluslararası statü temelinde iki devletin işbirliğine dayalı bir anlaşmaya hazır olduğumuzu bu vesile ile bir kez daha yineleriz.”
Yarım yüzyılı aşkın bir dönemdir varoluş mücadelesi veren ve hala ciddi mağduriyetlere maruz bırakılan Kıbrıs Türk halkı artık bu haksız ve adaletsiz sürer duruma dur değini kaydeden Doğruyol,  şöyle devam etti: 
“Görüşmeler süreci boyunca BM tarafından ortaya konan bütün ana çözüm önerilerini kabul etmiş olan ancak hala izolasyon ve kısıtlamalar altında tutulmaya devam edilen Kıbrıs Türk halkının ortaya koyduğu bu yeni politikayla kendi kaderini tayin hakkına sahip olduğunu tüm dünyaya bir kez daha hatırlatırız.
Bu vesile ile Kıbrıs adasındaki meşru hak ve çıkarlarımızı, Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte, hiçbir suretle korumaktan ve Kıbrıs adasında var olmaktan alsa vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha vurgularız.
Sayın Mitçotakis’e  ve Sayın Anastasiadis’e çağrımızdır: Gayrı resmi 5 + BM toplantısına Doğu Akdenizde bir ihtiyaç olan istikrarın sağlanması ve Kıbrıs meselesinde bir uzlaşı elde edilebilmesi için tarihi tutsaklığa dayalı çağdışı söylemlerinizi  bir tarafa bırakıp adil, gerçekçi ve sürdürülebilir bir anlayış ile gelmenizi temenni ederiz.”
Doğruyol, Kıbrıs’ta çağdışı olanın Rum ve Yunan tarafının hakimiyetçi zihniyeti olduğunu söyledi.