Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. İbrahim Kahramanoğlu  COVİD-19 salgını ile birlikte önemli bir konu olan paketli gıdaların yeniden tartışılmaya başlandığını belirtti.

Hasat edilen yaş meyve ve sebzelerin canlı olduğunu belirten Kahramanoğlu, bu ürünlerin hasattan sonra da solunum yapmaya devam ettiklerini ve solunum yaptıkça da bozunduklarını aktardı. Kahramanoğlu şöyle devam etti: Günümüzde çeşitli nedenlerle oluşmuş olumsuz çevre koşulları, azalan su kaynakları, düşen su kalitesi ve erozyon gibi etmenler tarımsal verimliliği önemli ölçüde azaltmaktadır. Onca zorluğa rağmen üretilen ürünlerin ise çok önemli bir bölümü (üründen ürüne değişmekle birlikte %30-50 arasında) muhafaza ve pazarlama esnasında bozunmakta ve son tüketiciye ulaşmamaktadır. Bu bozunma, sadece birincil tarım ürünleri için değil, işlenmiş gıdalar için de geçerlidir. Gıdalardaki hasat sonrası (işleme sonrası) kayıpları önlemek için, gıda tipine göre farklılık gösteren çok sayıda yöntem kullanılmaktadır. Gıdaların bitkisel, hayvansal, işlenmiş veya birincil tip oluşu seçilecek yöntemi önemli derecede etkilemektedir. Bu yöntemlerin en bilinenleri şunlardır: kurutma, kaynatma, pastörizasyon, dondurma, soğukta muhafaza, konserve, şekerleme, turşu, çürümelere karşı ilaçlama (sentetik ve/veya biyolojik), paketleme, vakum paketleme, modifiye atmosfer paketleme (MAP), korucuyu kullanımı (sentetik ve/veya biyolojik), ışınlama ve yüksek basınçta paketleme.

Bu noktada ambalajlı (paketli) gıda ile hazır gıdanın farkına değinmek gerektiğini aktaran Kahramanoğlu şöyle devam etti. “Hazır gıda” daha çok, bir ön hazırlıktan geçmiş, paketli olarak satılan ve içindeki gıdanın uzun süre dayanmasını sağlayacak katkı maddeleri, gıda boyaları ve kimyasallar içeren yiyecekleri anlatmak için kullanılıyor. Bu gıdaların bir diğer özelliği ise ambalajlarından çıkarıldıktan sonra doğrudan veya normale göre çok daha düşük seviyede işlem (ısıtma) uygulanarak servis edilen ve tüketilebilen gıdalar olmalarıdır. Muhafaza kalitesini artırmak için kullanılan kimyasalların bir kısmı tamamen doğal ve zararsız maddeler de olsa, önemli bir bölümü uzun dönemde insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yapabilecek özelliklerdedir. Hazır gıdaların bilinen en önemli zararları obezitedir.

Gıda katkı maddelerin kullanım izni uzun süren araştırmalar sonucunda veriliyor olmasına rağmen, dün güvenli olarak kabul edilen birçok katkı maddesi, bugün olumsuz etkileri olduğu veya olabileceği gerekçesi ile yasaklanmaktadır diyen Kahramanoğlu, tamamen hazır gıdalara endeksli bir beslenme şeklinden kaçınılmasını tavsiye etti. Bu vesile ile beslenmede çeşitliliğin önemli olduğuna vurgu yapan Kahramanoğlu, her şeyin aşırısının zararlı olduğuna dikkat çekerek, sağlıklı bir beslenme için beslenme uzmanlarının görüşlerine kulak kabartmanın önemine vurgu yaptı.

Ambalajlı her gıdanın hazır gıda olmadığına dikkat çeken Kahramanoğlu, özellikle birincil tarım ürünlerinde (yaş meyve ve sebze) kullanılan modifiye atmosfer (MAP) ambalajlarının ürünlerin solunumunu düzenlediğine ve raf ömrünü artırdığına vurgu yaptı ve şöyle devam etti; Bunun yanında yine yaş meyve ve sebze paketlemede kullanılabilen, FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) onaylı çok sayıda film materyali bulunmaktadır. Bu tip gıdaların çoğunda yapılan işlem ürünlerin temizlenmesi, yıkanması ve paketlemesi ile sınırlıdır. Bu şekilde üretilen ve paketlenen ürünler, üretim aşamasında bir hata yapılmaz, hijyen kurallarına riayet edilir ve doğru (onaylı) materyaller kullanılırsa güvenli olmaktadır. Bu tip ambalajlar ürünlerin hava ile temasını ve kirlenmesini önlemekle birlikte el ile temasın önlenmesi açısından da bir koruyucu kaplama görevi görür. 

Bu ve benzeri ambalajlı ürünlerin, içinde bulunduğumuz pandemi döneminde daha çok tercih edilir olduğuna vurgu yapan Kahramanoğlu şöyle devam etti; “Her ne kadar COVID-19 virüslerinin, hasta/taşıyıcı biri öksürdüğünde, hapşırdığında veya konuştuğunda çoğunlukla solunum damlacıkları yoluyla kişiden kişiye yayıldığı düşünülse de, bu damlacıkların gıdalar üzerine yerleşmesi ve bir kişinin, üzerinde virüs bulunan gıda veya gıda ambalajı da dahil olmak üzere bir yüzeye veya nesneye dokunarak ve ardından kendi ağzına, burnuna veya muhtemelen gözlerine dokunarak COVID-19 kapmasının mümkün olabileceği düşünülmektedir. Bu yönde bilim dünyasında net bir kanı oluşmamasına karşın, tüketicilerde bu yönde bir algı gelişmektedir.”

Kahramanoğlu, tüketiciler son dönemde ambalajlı ürünleri daha çok tercih ediyor

Kahramanoğlu, “Virüsün yayılmasının ana yolunun bu olmadığı düşünülmesine karşın, bu ihtimalin varlığı ve özellikle COVID-19 ile birlikte insanoğlunun gözle görülemeyen virüs ve bakterilere olan ilgisi ve farkındalığının artması, ambalajlı gıdaların önemini bir hayli artırmış bulunmaktadır” dedi.

“Alışverişten sonra, yiyecek paketlerini tuttuktan sonra veya yemek hazırlamadan veya yemeden önce, ellerimizi daima en az 30 saniye sabun ve suyla yıkamak önemlidir. Sabun ve su yoksa en az %70 alkol içeren bir el dezenfektanı kullanımı önerilmektedir” diyen Kahramanoğlu, bu bağlamda gıdaların ambalajlı olması ve ambalajların çıkarılıp atılabilir (geri dönüştürülebilir) veya daha kolay yıkanabilir olması tüketicilerin ambalajlı ürünleri tercih etmesine neden olduğunu belirterek, kullanılan ambalaj materyallerinin ve işleme tekniklerinin Sağlık Bakanlığı onaylı olmasının çok büyük önem arz etmekte olduğuna dikkat çekti.