"Olası bir" Coronavirus vakası şöyle bir esti geçti.

Vurmadı ama esintisi bile sarsılmamıza neden oldu.

Sarsılma derken, Sağlık Bakanlığı'nın, Başhekimlerin, KTTB'nin iletişim ve organizasyon kısırlığını kastediyorum.

Önce, Gazimağusa Devlet Hastanesi Başkekimi, 74 yaşındaki bir hastanın grip belirtileri ile Gazimağusa Devlet Hastanesi'ne başvurduğunu ve Coronavirus şüphesi ile Lefkoşa Devlet Hastanesi'ne sevk edildiğini duyurdu. Şüphe gerekçesi de, Dubai'den gelen bu kişinin orada iken Çinli turistlerle aynı ortamda bulunduğu idi.

Sonrasında, Koronavirus ile ilgili uzun zamandır sürekli paylaşımlarda bulunan ve basın açıklamaları yapan, Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı, aynı haberi biraz da eklemeler yaparak yine paylaştı. Eklemelerinde, Coronavirus şüphesinin olduğunun teyidini Sağlık Bakanlığı'na havale ediveriyordu. Açıklamasında asıl dikkati çeken husus ise, Coronavirus teşhisinin ülkemizde yapılamadığı için, hastadan alınan kan örneğinin Türliye'de çalışılacağını belirtmesi idi.

Sağlık Bakanı da, aynı zaman dilimi içerisinde benzer açıklamayı yapıp, tanının henüz netleşmediğini, bilgi kirliliğine karşı halkımızın dikkatli olmasını ve Sağlık Bakanlığı tarafından yapılacak açıklamalara itibar edilmesi gerektiğini vurguluyordu.

Sonuçta ne oldu?

Halkımız, zincirleme "paniğimsi" açıklamalarla huzursuz edildi!

Değerli okurlar;

Sağlık Bakanlığı dışındaki bu gereksiz, abartılı yaklaşımlarla, ülkemizde ciddi bir organizasyon eksikliğinin olduğu kabak gibi ortaya çıktı!

Şöyle ki;

Madem şüphe var, önce susmalı, kesinleşmeden konuşmamalı.

Madem şüphe var, önce devletin yetkili Başhekimleri, medyaya konuşmadan, sosyal medyada açıklama yapmadan önce, Sağlık Bakanlığı ile istişare yapıp yol haritası çizmeli.

Sağlığın diğer paydaşları ise, neredeyse fırsatçı yaklaşım olarak nitelendirilebilecek açıklamalardan, sosyal medya kalemşörlüğünden uzak durmalı. Zira, halkımızı hastalıkla ilgili genel anlamda bilgilendirmek başka, işi vaka bazında hafiye gibi adım adım takip edip, hariçten açıklamalar yapmak ise başka konu!

Yurtdışından gelen her grip vakasına Coronavirus şüphesi ile tıpkı bu vaka örneğinde olduğu gibi yaklaşılıp yaklaşılmaması gerektiği de bir başka tartışma konusu.

Diğer taraftan, ülkemizde Coronavirus tanı kitinin olmadığı ve bu yüzden de hastanın örneğinin Türkiye'ye gönderildiği duyruldu.

Yanlış!

Tamamen yanlış ve dezorganize bir bilgi değerli okurlar.

Ülkemizde Coronavirus tanısı konulabilecek kit, Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi'nde yaklaşık bir aydır var! Üstelik kaliteli ve kesin doğru sonuç veren bir kit!

Ama açıklamayı yapanlar bundan bihaber ya da söylememeyi tercih ettiler.

Diğer taraftan, geçtiğimiz günlerde, iki toplumlu Coronavirus toplantısı yapılmış ve ortak hareket planı hazırlanmıştı.

Neden güneyle

Ne oldu?

Hikaye oldu, masal oldu!

Evet değerli okurlar.

Son geldiğimiz noktada, hastada Coronavirus olmadığı, Türkiye'den gelen tahlil sonucu ile kesinlik kazandı.

Olan halkın sinirlerine oldu .

Tepeden tırnağa tüm sağlık sorumluları kurumlar ve bu kurumların başındakiler, Coronavirus testinde sınıfta kaldılar!

Coronavirus hep vardı ve olacak.

Tıpkı kuş gribi, domuz gribi gibi önceki viral hastalıklar gibi.

Sağlıkla ilgili kurumların, hastalıklarla ilgili uyarıları ve korunma önlemlerini oturduğumuz yerden açıklamaları ile, organize olmaları arasındaki farkı ise, bu yaşadığımız gerçek sınavlar belirleyecek!

Temennim, bu mini sınavdan, ülkemizdeki sağlıkla ilgili kurumların dersler çıkarması.

Kurumların ve kişilerin kendi sorumluluk sınırlarını aşmaması.

Suni gündem oluşturma riskini de hesaba katarak, halkımızı irrite etmeden, aklını karıştırmadan, her kafadan ses çıkarmadan, tek bir kanaldan ve elimizdeki olanakların da farkında olarak, bu tür krizlerin daha profesyonel yonetilebilmesi.

Gerisi laf-ü güzaf...