İktidarın küçük ortağı olduğu günden beri Yeniden Doğuş Partisi (YDP) üzerinde dolaşan kara bulutların arkası gelmedi.

Dün yangın yeri idi, Yeniden Doğuş Partisi (YDP).

Bugün, cadı kazanı.

Bugünün de geleceği dünden belli idi.

Muhalefet iken, YDP yetkilileri tarafından gelmiş geçmiş Hükümetlere yüksek perdeden eleştiriler ve idealist söylemler iktidarın ateşten gömleği giyilince azalırken, parti içi taht kavgaları ile de YDP için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

YDP’yi karıştıranlar var iddiaları ise tartışılmaya değer ancak tüm yaşananları da “dış müdahaleye” bağlamak ise diğer gerçekleri görmekten kaçmak ile eşdeğer.

YDP’nin içini karıştırmak isteyenleri veya karıştıranları cesaretlendiren de parti içi “taht kavgasının” hazırladığı kaygan zeminden bir başkası değil.

“Taht kavgasının” tarafları önce nedenleri içeride arama olgunluğunu ortaya koymalı.

Kaygan zemini inşa eden “taht kavgasının” mimarları olan Genel Başkan Erhan Arıklı ve Lefkoşa milletvekili Bertan Zaroğlu, “takke düştü kel göründü” atasözünü doğrulamaktan başka bir şey yapmıyor, bugünlerde.

Kurulduğu gün Kıbrıs Türk toplumunun bir kesimi tarafından umut ile karşılanarak katıldığı ilk genel seçimde meclise 2 milletvekili sokma başarısı gösteren YDP’nin, sonraki seçimlerin tümünde de başarısız olduğu bir gerçek.

YDP Genel başkanlığının büyük hedefleri ve iddialı söylemleri altında ezilen bir partiye tanık oldu, Kıbrıs Türk toplumu.

Ve, Kıbrıs Türk toplumu bugün, Genel Başkan Erhan Arıklı ve Lefkoşa milletvekili Bertan Zaroğlu arasındaki iktidar mücadelesinde dün politik asparagas olan haberlerin, bugün araştırılması gereken ciddi iddialara dönüşünü izliyor.

YDP’ye “dıştan” müdahale iddialarının tamamının doğru olduğu varsayılsa bile böylesi girişimlere de kapıyı açarak davetiye çıkaranın da Genel Başkan Erhan Arıklı ve Lefkoşa milletvekili Bertan Zaroğlu arasında kurultay sonrasında cadı kazanına dönen iktidar mücadelesi olduğunu söylemek iddialı olmaz.

İktidar mücadelesinin oyun alanı olarak da iddiaların merkezindeki KIB-TEK’in seçilmesi ise ayrıca tüm yönleri ile tartışılmalı.

KIB-TEK alımlarında örneğin akaryakıt alımı ile ilgili ortaya atılan iddiaların tartışılması bile başlı başına toplumsal vicdanda büyük yaralar açmakta.

Ve eğer iddiaların urubu bile doğru ise, Devlet devlet gibi yönetme ve yolsuzlukların üzerine gitme sözünü senet olarak Kıbrıs Türk toplumunun önüne koyan YDP’yi zor günlerin beklediği ise şimdiden belli.

Kurultay’dan her iki adayın da, diğer bir ifade ile Genel başkan Erhan Arıklı ile Lefkoşa milletvekili Bertan Zaroğlu’nun yakın oylar alarak güçlü çıkması aslında bugünün habercisi niteliğinde idi.

Ve böylesi bir toplumsal beklentinin öncesinde de büyüme sancıları çekerken bölünme krizi ile karşı karşıya kalan YDP’nin “krizden güçlenerek” çıkacağını beklemek ise sadece ve sadece ütopya.

KIB-TEK alımlarında yaşandığı ve/veya gerçekleşmesi beklendiği iddia edilen vurgunlar ile ilgili bugünden sonra, Genel Başkan Erhan Arıklı’nın kamuoyuna açıklama yapma borcu bulunmakta.

YDP, bölünme ve ortaya atılan ciddi vurgun iddialarına doyurucu cevap verememesi halinde de Kıbrıs Türk siyaset hayatından çekilme zorunluluğu ile karşı karşıya.

KIB-TEK iddialarının gölgesinde “taht kavgaları” sürerken, bir partinin siyasi hayatının sonuna doğru sürüklenmesini izlemekte, Kıbrıs Türk toplumu.

Çanlar, bu kez YDP için çalıyor.