Serbest Kürsü / Levent Özadam

[email protected]

Geçmiş günleri çabuk unuttuk...

Su diye inlediğimiz günleri!

Çeşmeden sabahlara kadar paslı, kötü kokulu su nöbetinde beklediğimizi daha unutmadık...

Tuzla karışık su çoğunun saçlarının dökülmesine neden oldu!

Duştan çıkınca insanın vücudu yapış yapış oluyordu...

Yıkanan çamaşırlardan kimse memnun değildi, kazık gibi çarşaflarda yatıyorduk!

Bulaşık makinesinden çıkan tabak ve bardaklar hep buğuluydu, tekrardan yıkanıyordu...

Tamamen tankerlere teslim olmuştuk o dönem!

Biz unutmadık ama belli ki birileri çoktan unuttu...

O zaman sokaklara dökülüp Türkiye’nin suyunu istemeyenleri, pankart açanları da biz unutmadık!

Ama işte gelin görün ki Ankara büyük maddi masraf yaparak dünyada bir ilki gerçekleştirdi...

Adına da can suyu diyerek, projenin tamamlanmasıyla kaliteli suyla tanıştık!

Tam 5 yıl da bu suyu kulandık, hayatımız değişti...

...

Bu arada gelen suyun yarısını da bu zamana kadar denize döktük...

Çünkü beceriksizliğimiz ve basiretsizliğimiz yine kendisini gösterdi!

Gelen suyu ekonomiye kazandıramadık...

Oysa 5 yıldır yatıp uyumasaydık şimdi bambaşka bir ülkede yaşıyor olacaktık!

Yapamadık...

Onu bile Türkiye’den bekledik, projeleri şimdi yine orası hazırlıyor!

5 yıl sonra meydana gelen arıza nedeniyle bir kez daha eski günlere döndük...

Yine kalitesiz suyu kullanmaya, tankerlere muhtaç olmaya başladık!

Yeter ki depoda su olsun da ton başına 100 TL ödemeyi bile kabul ettik...

Bu dönemde beklerdik ki, Türkiye’den gelen suyun kıymetini bilelim!

Bilen bildi de bilmeyenler var hala aramızda...

Hem de cahil cühela kesimden değil!

Kendilerini aydın olarak nitelendirenler...

Diyorlar ki;

Bu proje rezaletin projesidir!

Sırf Türkiye’den geliyor diye suyu bile seçim malzemesi yaptılar...

Utanmadan, sıkılmadan!

Biz bu suya para veriyoruz, kimse beleş vermiyor diye laf salatalığı yapıyorlar...

Öfke ve kinle!

İçlerindekini kusarak...

Kendi destekledikleri adayı ön plana ittirmek gaylesiyle!

...

Diğer bir konu...

Böyle hassas bir dönemde devlet hekimlerinin devleti kötülediği bir süreçten geçiyoruz!

Hem de sendika başkanı adam diyor ki;

Vaka sayılarında şüpheleri varmış!

Ellerinde kesin bilgi yokmuş ama gazeteye açıklama yapıyor...

Bakanlık da anında yalanlıyor!

Yahu sizin derdiniz nedir Allah aşkına...

Elinde bilgi ve belge olmadan nasıl böyle bir açıklama yaparsın ki!

Kime ya da kimlere hizmet ediyorsunuz...

Bu ülkede şimdiye kadar hiç yaşanmayan bir sürecin içindeyiz, birlik ve beraberliğe en fazla ihtiyacımız olan günlerden geçiyoruz!

Ama belli bir kesim var ki, bırakın yaşanan sıkıntılara katkı koymayı, tam tersini yapıp yalan yanlış bilgilerle ekmek yediği tekneye darbe vurmaya çalışıyor...

Bundan ne medet umacak, işte bir bunu anlayamıyoruz!

Vatandaş panik duyunca bundan zevk mi alacaksınız?

Yoksa boynunuza birer madalya mı takacaklar?

Ayıptır, günahtır, yazıktır...

...

MESAJ KUTUSU

Sayın Rifat GÜNAY, KKTC Merkez Bankasında vatandaşla hiç uzak ya da temasta olmayan çalışanların rotasyona geçmesi, ancak birebir temasta olanların bu sisteme dahil edilmemesi konusunda geçerli bir açıklamanız var mı? Çalışanlar arasında büyük huzursuzluk yaşanıyor, uyaralım istedik!

...

Sayın Osman KORAHAN, Kuzey Kıbrıs Kızılay’da yolsuzluk dosyaları havalarda uçuşmaya başladı. Soruşturma dosyası masanızda bekliyor bir an önce kimse zan altında kalmasın, gerçekler ortaya dökülsün diye bu konunun acil olarak neticelendirilmesi gerekiyor. Zira iddialar dudak uçuklatan cinsten!

...

Sayın Kemal Deniz DANA, uyarımızdan sonra İnönü Kooperatifi’nde ciddi bir soruşturma başlattığınızı memnuniyetle öğrendik. Bazı yönetim kurulu üyelerinin sorumlulukları dışında kararlara imza attığı iddialarını umarız çok de gecikmeden sonuçlandırırsınız. Örgüt başkanı da olsa zemzem suyuyla yıkanmış değil ya...

...

Sayın Türel ÖZDAŞ, aile olarak seçimlerde Denktaş’a açık destek verdiğinizi açıklamanız DP kanadında beğeni ile karşılanırken, UBP kanadından da şimdiye kadar ne istedi de vermedik sitemleri yapılmaya başlandı. Bundan böyle hakkınızda hayırlısı artık...

...

Sayın Sarper ALTINCIK, kamera kayıtları dosyası masanızda duruyor ve acil olarak da sonuçların açıklanması bekleniyor. Bu arada yıllarca tozlu raflarda kalan dosyaları da artık indirip suçluların cezalandırılması konusunda da büyük sorumluluğunuz var, hatırlatalım dedik...

...

Sayın Mustafa ULAŞ; yani inadına Cumhurbaşkanı olduğunuzu açıklamak kime hizmet etmektir işte biz de bunu anlayamadık. İnadına aday olanların hiçbir iddiaları yokken, bir de canlı yayınlara katılma hakkı nerede görülmüş ki! Bir hukukçu olarak yakıştıramadık size...

...

Sayın Narin Ferdi ŞEFİK, siz istediğiniz kadar ısrarla Anayasa değişikliğinde olumlu kara beklerken nedense bazı adaylar referandumu ağızlarına bile almaya korkuyorlar. Kendileri bile olumsuz oy kullanacaklar ama bunu açıklamaktan bile çekiniyorlar...

...

Sayın Salih CANSEÇ, Ünal beyin Lefkoşa’daki özel ofisinden bir an olsun ayrılmadığınız gözlemleniyormuş. Böyle bağlılık kimseye kısmet olmaz değil mi? Bu arada çok yakın bir arkadaşınız hafta sonu Kader Ateş konserine yer ayırttı, siz de onunla birlikte gitmeyi düşünmez miydiniz? Eğlence tavan yapacak diyorlar...

...

Sayın Mustafa ALKAN, dün akşam ki programınızda tarihi bir izlenme rekoru kırdığınız konuşuluyor. Bir kez daha bu işte ne kadar başarılı ve profesyonel olduğunuzu kanıtladınız tebrik ederiz. Bu arada bazı meslektaşlarınız alındı ama artık idare edecekler...

...

Sayın Remzi GARDİYANOĞLU, serbest çalışan bir hekim arkadaş Tabipler Birliği başkanlığına aday olunca birlik olarak size de büyük sorumluluklar düşüyor. Ciddi şekilde desteğe ve propagandaya ihtiyacı var, top bu saatten sonra artık sizin kucağınızda.

...

Okur Mektubu

“Bireysel Müzik Eğitimi Veren Kurs Yerleri Zor Durumda”

“10 Mart- 5 Haziran tarihleri arasında Eğitime ara veren kurs yerleri 2.dalga sonucunda 10 Eylül tarihinde çıkan karar doğrultusunda tekrardan eğitime ara vermiştir. Sağlık üst kurulu tatafından eğitime ara verme sürecinin 12 Ekime kadar uzatılması kursyerlerini ciddi sıkıntıya sürüklemektedir. Bakanlığımızın bizleri kurs yeri, dersane veya etüt merkezi olarak genellemesi doğru değildir. Bizim eğitim merkezlerimizde bire bir özel dersler verilmekte, her odada 1 öğretmen ve 1 öğrenci bulunmaktadır. Tüm öğrenciler ve öğretmenler açılımın ilk yapıldığı günden itibaren maske, mesafe ve hijyen kurallarına uyarak derslerine devam ediyordu. Okulların ve kreşlerin açılabilecek olması ve biz öğretmen ve öğrencilerimizin bire bir derslerinin açılamayacak olması durumu adil bir yaklaşım olmamıştır. 1 ekim itibari ile Birebir derslerimize devam etmek istiyoruz. Artık müzik ve sanat eğitiminin de bakanlıklarımız tarafınca değer görmesini, bilinmesini ve tanınmasını istiyoruz. Tekrar söylüyoruz bizler bire bir sanat eğitimi veren kurs yerleriyiz ve

Kurs yerlerinde çalışan biz öğretmenler artık öğrencilerimize kavuşmak ve maddi ve manevi hasarlarımızı iyileştirmek için gereken tüm önlemleri alarak bireysel olarak verdiğimiz eğitim sürecimize tekrardan devam etmek istiyoruz.

İlgili tüm makamların sesimizi duymasını temenni ediyoruz...”

Saygılarımızla