Serbest Kürsü / Levent Özadam

[email protected]

Ersin Tatar, çok ama çok renkli bir kişilik…

Maliye Bakanlığı ve Başbakanlık makamında da aynıydı!

Cumhurbaşkanlığı makamında da aynı olacak gibi gözüküyor…

Yeter ki birileri kendisine gaz versin!

Coştukça coşuyor, resmen dilinin kemiği yok…

Hele de Pazar günkü konuk Cumhurbaşkanı Erdoğan olunca modunu hiç bozmadı!

Erdoğan kendisini övdükçe ondan ilham alıp, yumdu gözünü, açtı ağzını…

Şahsen biz alıştık bu durumuna!

25 Yıllık bir dostluk var aramızda, en azından yüreğinin temiz olduğunu biliyoruz…

Ağzından çıkan kelimelerin nereye gideceğini hesap etmeden gürlüyor, çakıyor, eminiz ki bir çoğunda pişman da oluyor!

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde özellikle Türkiyeli çalışanlar için söyledikleri bir kenara not edildi…

O da bir yerlere not edip, onların sayesinde Cumhurbaşkanı olduğunu hiç ama hiç unutmamalı!

15 Kasım törenlerinde Erdoğan’ın gözüne girmek için bir kez daha coştu…

Erdoğan’ı bile güldürmeyi başardı!

İşte bu bile iyiye işarettir…

Ama gaflarına bir yenisi de ekledi!

Kendi halkını şikayet ederek yoğun eleştiri aldı…

Aslında şunu da itiraf etmeliydi;

Ben Başbakan iken otoriter olamadım, pandemi hastanesi konusunda başarısız oldum…

Doğrusu da bu değil miydi?

Bir Başbakan hayati bir konuda bile sözünü geçiremeyip hastaneyi yaptıracak gücü yoksa bu çok ayrı platformlarda ciddi bir tartışma konusudur…

Bu arada Tatar’ın Elcil’i şikayet etmesi de hoş görünmemiştir!

Elcil belki yanlış yaparak, kendisini Anastasiadis’e şikayet etmiştir ama aynı hatayı kendi yapıp, bu konuda eleştiri hakkını kaybetmiştir…

Tatar artık sıradan bir siyasetçi değildir!

Saray’daki ekibini iyi kurmalı, önce orada otoritesini sağlamalı, sonra da dış dünyaya karşı daha ağır başlı olmalıdır…

15 Kasım törenlerinde yapılan konuşmalar bize Erdoğan’ın gerçekten bir lider olduğunu da göstermiştir…

Bir kere 15 Kasım etkinliklerinin tümü de burada değil Ankara’ya organize edilmiştir!

Belli ki yaşanabilecek sıkıntılar göz önünde bulundurularak ilk kez böyle bir uygulamaya gidilmiş, sırıtsa da başarılı olmuştur…

Zira törenlerin hepsinde de ciddi bir devlet politikası gözlenmiştir!

Ve tabiî ki Sayın Erdoğan’ın nasıl her şeye hakim olduğuna bu törenlerde bizzat şahit olduk…

Güçlü bir kişiliğe sahip, ağzından çıkanı da kulakları duyuyor!

Saygınlığını hiçbir zaman bozmuyor…

Sanki de çevresine kelimelerle değil, gözleriyle talimat veriyor!

Her şey dört dörtlük, tıkır tıkır işledi…

Gerçekten de gerçek bir devletin başkanı olduğunu dosta düşmana gösterdi!

Verdiği sözlerle de bu güne kadar olduğu gibi bugünden sonra da KKTC’nin, Türkiye’nin kanatları altında olduğunu hissettirdi…

Seçimlere müdahale edildi ki edildi!

Kurultaya da aynen öyle…

Demek ki ne oluyormuş;

Sen beceremezsen, beceren birisi çıkıyormuş…

Bu konuda hiç kıvırmaya filan gerek yok!

Muhalefetin eleştirilerine de hak vermekle beraber, ülke olarak çok fazla bir şey yapma alternatifimiz yoktur…

Sevsek de sevmesek de, beğensek de beğenmesek de, Ankara’nın yakın ilgisine muhtaç bir ülkeyiz!

Bunun nedenlerini ülke siyasetinde söz sahibi olan herkes kendi payına bir şeyler çıkarmalıdır…

Burada gurur meselesi filan yapmaya hiç gerek yoktur!

Kendi ayaklarımız üzerinde duramadığımız müddetçe de zaman zaman böyle irade müdahale girişimlerine razı olacağız…

Yok biz kendi kendimizi yönetiriz diyenler de bunu vatandaşa anlatmak daha da önemlisi inandırmak zorundadır!

Bunun daha ötesi de yoktur…

MESAJ KUTUSU

Sayın Koral ÇAĞMAN, vekil olduğunuz süreçte belki meclis kürsüsünden diğerleri gibi fazla konuşmadınız, televizyonlara çıkmadınız ama dünkü açıklamanız en azından meclisteki irade eksikliğini göstermek için muhteşem bir başlangıç oldu. Bu arada hükümetin kurulması konusunda da kilit isimsiniz, keyfini çıkarın deriz!

Sayın Sarper ALTINCIK, yıllardan beridir açılmaya cesaret edilen bazı suç dosyaları şimdi de sizin kararınızı bekliyor. Devletin de remi bir hukukçusu olarak bunları tozlu raflardan indirecek misiniz yoksa siz de gözlerinizi kapatıp görev sürenizin bitmesini mi bekleyeceksiniz, doğrusu çok merak ediyoruz…

Sayın Tufan ERHÜRMAN, parti gençlerini eyleme gönderirken sizin törenlerde yerinizi almanız ciddi olarak hem çelişki hem de eleştiri konusu oldu. Parti içindeki tüm kesimleri mutlu etmek için böyle bir yol izlemeniz doğal olabilir ama, soldaki yeni gelişmelere çok dikkat etmeniz bir sürecin de başındasınız…

Sayın Derviş EROĞLU, Acil Durum Hastanesi’nin açılışında Erdoğan’ın bir görevliye talimat verip sizi de çağırması dikkatlerden kaçmadı. Belli ki artık eski çekişmeler sona eriyor, bunu iyi değerlendirmek gerek değil mi?

Sayın Züleyha KARAMAN, sizin gibi basında tecrübeli ve diplomasiye hakim birinin Cumhurbaşkanlığı basın bürosundan istifası büyük bir kayıptır. Umarız kararınızı bir kez daha değerlendirip görevinizin başına dönersiniz.

Sayın Ersin TATAR, Ankara’daki külliyenin küçük bir modeli için girişimler başladığına göre şimdi tek sorun 5 dönüm arazinin tespit edilmesinde kaldı. Madem ki bizim devletin cebinden kuruş çıkmayacak yapılan teklifi iyi değerlendirin deriz.

Sayın Sibel SİBER, zaman ve zemin yeni bir siyasi oluşum için mükemmel derecede uygun olduğuna göre artık karar verme zamanı gelmedi mi? Bir an önce ekibi kurup kamuoyunun karşısına çıkmanız bekleniyor, bilirsiniz fazla naz da aşık usandırırmış!

Sayın Mustafa AKANSOY, Acil Durum Hastanesi açılış töreninde sizden birilerinin olmaması konusundaki siteminizde yerden göğe kadar haklısınız ama gelin görün ki organizasyon burada değil de Ankara’da hazırlanınca böyle aksaklıklar da yaşanıyor.

Sayın Erdinç KÜÇÜKUNCULAR, yakın dostlarınız yeni aldığınız yatla birkaç tur olsa da atmak için yoğun mesaj gönderiyorlar. Hayırlı uğurlu olsun kazasız belasız seyirler dileriz. Bu arada Dereboyu’ndaki yeni mekanın ışıklarını gece de yakarsanız bölgeye gayet uyumlu olacaktır…

Sayın Fırat İMAMZADE, her ne kadar taş fırın erkek olarak tanınsanız da evde on parmağınızda on marifet olduğu konusunda ihbarlar yapılmaya başlandı. Her erkeğin başına nasip olur da hanımlar biraz rahat eder inşallah…

Sayın Engin ARI, dün sabah ki doğum günü pastası yaş günü çocuklarından birisini fena halde korkutmuş diye duyduk. Demek ki şimdiye kadar ki atıp tuttukları palavradan ibaretmiş desenize.