GAÜ ÖĞR. ÜYESİ SOYER’DEN 21 MART DÜNYA DOWN SENDROMU FARKINDALIK GÜNÜ MESAJI

Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Özel Eğitim Öğretmenliği Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Cansu Soyer, 21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü ile ilgili bir mesaj yayınladı.

Yrd. Doç. Dr. Cansu Soyer açıklamasında, Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü’nün Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilmiş bir gün olduğunu ifade ederek, “Normal veya sıradan bir insan vücudunda bulunan 46 (+1) kromozom sayısından farklı olarak, Down Sendromlu olarak adlandırıldığımız bireylerde 21. Kromozom çiftinin bir kısmında ya da tamamında ekstra bir kromozom kopyasının (47 kromozom) meydana gelmesinden oluşur.  Down Sendromu tedavi edilmesi gereken bir hastalık değil, bireyin tüm hayatı boyunca devam eden bir farklılık olarak yer alacaktır. Down Sendromu genetik bir farklılıktır” dedi.

Soyer açıklamasının devamında şöyle belirtti;

“Down Sendromu İyileştirecek Bir Tıbbi Yöntem Değildir”

“Her yıl önemine dikkat çekilen 21 Mart tarihi, yinelemek gerekirse Down Sendromunun bir hastalıktan değil, bir farklılık olduğu, farklı olmanın ise normal olduğu herkese duyurmanın ve bu alanda farkındalığı arttırmanın niteliğini taşımaktadır. Down Sendromu iyileştirecek bir tıbbi yöntem de olmadığı gibi biliyoruz ki, bu özel bireyleri hayatlarını daha verimli ve etkili sağlamanın yolu eğitimdir. Eğitimin özellikle bebeklik döneminde başlaması oldukça önemlidir. Tüm bireyler için eğitim doğumdan itibaren başlıyor olsa da, Down Sendromlu bebekler bu desteğe daha fazla ihtiyaç duymaktadır. Bu dönem başlayacak desteğin yanı sıra, ailenin kabullenmesi, sevgisi ve iletişimine duyulan ihtiyaçta önemlidir. Çünkü aileler bebeklik döneminde çocuğun gelişiminde kilit bir rol görmektedir.

Her çocukta olacağı gibi Down Sendromlu bireyler de farklı zeka seviyesine, yeteneklere veya karaktere sahiptir. Dolayısı ile erken dönemde alınan teşhis ve destek ile, çocuğun kapasitesini en üst dereceye taşıyacak etkin zaman ve doğru desteği alması son derece kritiktir. Bu nedenle, erken eğitim programları, fizyoterapi ya da ergoterapi, dil yanı sıra alternatif terapiler, oyun grupları gibi yöntem ve seçenekler ile aileler çocuklarının doğru bir destek almasını sağlayabilir. Erken ve sürekli eğitim ile birlikte, ileriki yaşlarda down sendromlu bireyler arkadaş-dost edinebilir, okula gidebilir, kendisine iş edinebilir, yaşamları ve geleceklerine dair kararlar alabilmektedir. Eğitimle birlikte, bu ilgi ve desteğin sadece belirli gelişim evreleri değil, tüm yaşam boyunca devam etmesi ve desteklenmesi gerekmekte ve bilinmelidir ki bu bir görevden çok aile ve özel eğitim öğretmenleri yani uzmanların birlikte çıkacağı bir hayat serüveni, hikâyesidir.

Down Sendromlu bireyler öğrenme güçlükleri yaşayabilmektedir, bu nedenle onlara karşı hoşgörülü olmak, saygı duymak, yine kendilerine özgü yetenekleri, ilgileri olduğunu unutmamalı ve istenildiği takdirde bu yetenekleri geliştirebileceklerini bilinmeli ve daima anımsanmalıdır. Dolayısı ile farklılık olarak tanımlanılan bu güzel günde, benzerliklerimizin de farkında olabilmemiz ayrıcalıktır.

Onların sevgilerinin sonsuz, saf ve gerçek olduğunu, renkli kişilikleri ile hayatlarımızı daha da anlamlı kıldıkları, hayat karşısındaki azimleri ve başardıklarıyla bizlere örnek kahramanlar olduğunu biliyor, görüyor ve duyuyoruz. Tüm insanlar gibi eşit haklara sahip bu bireylerin, doğru bakım ve destek yöntemleri ile sağlıklı, mutlu ve çeşitli alanlarda topluma fayda sağlayan, üretimine katkıdan bulunacak vatandaşlar olduğunu unutmayalım.  Bu farkındalığı bir güne değil, her güne sığdıralım.”