Yüksek Mahkeme kararının açıklandığı günden bu yana kamuoyunun yanlış bilgilerle ve önyargılarla yanıltıldığını üzülerek gördüklerini belirten Atalay, kişi veya kurumlar aleyhinde yanlış, çarpıtılmış ifadeler kullanan, gerçeği saptırarak bambaşka algı inşa eden bazı kişiler ve basın mensupları olduğunu savundu.
Davacı tarafın avukatının mahkemenin gerekçeli karar açıklanmadan iptal duyurusunu doğrudan laiklikle ilişkilendirdiğini, Kur’an Kursları ve eğitiminin Yüksek Mahkeme tarafından kalıcı olarak yasaklandığı algısının oluşmasına neden olacak açıklamada bulunduğunu söyleyen Atalay, “Bu açıklama, maalesef ülkemizi aşan, hepimizi olumsuz etkileyen istenmeyecek sonuçlar doğurdu” dedi.
Din İşleri Başkanı Prof. Dr. Talip Atalay, Anayasa Mahkemesi kararı sonrasında yaşanan süreçle ilgili yazılı açıklamada bulundu.
 “Hizmet Sendikası’nın (HİZMET-SEN) iptal edilmek üzere Yüksek Mahkeme’ye taşıdığı Din İşleri Komisyonu’nun görevleri arasında tanımlanmış bulunan ‘Hafızlık Kursları’ ile ilgili madde teknik eksiklikler nedeniyle mahkeme tarafından yeniden düzenlenmek üzere 15.04.2021 tarihinde iptal edilmiştir. Ancak davacı tarafın avukatının henüz gerekçeli karar açıklanmadan iptal duyurusunu doğrudan laiklikle ilişkilendirerek sanki Yüksek Mahkeme tarafından Kur’an Kursları ve eğitiminin kalıcı olarak yasaklandığı algısının oluşmasına neden olacak tarzda açıklamada bulunması maalesef ülkemizi aşan, hepimizi olumsuz etkileyen istenmeyecek sonuçlar doğurmuştur.” 


“YASAL DÜZENLEMEYLE SORUN KALICI OLARAK ÇÖZÜLMELİ”
Anayasanın 23’üncü maddesinin din ve vicdan hürriyetini koruma altına aldığını, vatandaşların inancına, inandığı kitaba ve dininin temel esaslarını öğrenme ve yaşama konusuna kısıtlama getirmediğini kaydeden Atalay, şunları da belirtti:
“Anayasamız, dolaylı olarak talep edilmesi durumunda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Kur’an öğrenilmesi, hafızlık ve bu amaçla eğitim verilecek kursların açılması ve halkımızın din eğitimi-öğretimi almasını temel bir hak olarak tescil eder ve güvence altına alır. Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık düzeyinde de ifade edildiği gibi, Kur’an Kursu ve benzeri etkinliklerin Din İşleri Başkanlığınca Milli Eğitim Bakanlığının alanda uzman müfettişleri tarafından denetim ve gözetiminde yapılmasını sağlayacak bir yasal düzenleme ile sorunun kalıcı olarak çözülmesi sağlanmalıdır.”


“BAMBAŞKA ALGI İNŞA EDEN BAZI KİŞİLER VE BASIN MENSUPLARI VAR”
 “Bir yanlış defalarca tekrarlanırsa o yanlış doğru olarak kabul edilir, ona inanılmaya başlanır” diyen Atalay, açıklamasında şunları da kaydetti: 
“Maalesef ülkemizde bilinçli olarak bu ilkeyle hareket eden, elindeki imkanı, kalemi ve mikrofonu araç olarak kullanıp itibar suikastı gerçekleştirmek istedikleri kişi ve kurumlar aleyhinde yanlış, çarpıtılmış ifadeleri defalarca tekrarlayarak gerçeği saptıran ve bambaşka bir algı inşa etmekte olan bazı kişiler ve basın mensupları vardır. Bu doğrultuda Yüksek Mahkeme kararının açıklandığı günden bu yana Hizmet-Sen başkanı ve bazı basın mensuplarının verilen kararın konusuyla ilgili kamuoyunu nasıl yanlış yönlendirdiklerini, yasal haklarımız saklı olmakla birlikte, üzüntüyle takip etmekteyiz. Temel etik gereği konuştukları konunun muhataplarıyla görüşmeleri, en azından ilgili yasa ve metinleri inceleyerek, eleştirilerini doğru bilgi üzerinden yapmaları gerekirken kamuoyunu yanlış bilgilere dayalı önyargılarıyla yanıltıyorlar.”


ATALAY’DAN İDDİALARA YANIT
Atalay, Hizmet-Sen Başkanı’nın 70 üyeleri olduğunu ancak siyasi bir partinin üyeleri istifa ettirdiği iddiasında bulunduğunu kaydederek,  “Halen 3 üyesi bulunan sendikanın istifa baskısı yapıldığını iddia ettiği tarihteki üye sayısı sadece 9 kişidir” dedi.
Talip Atalay, sendika Başkanı’nın ve bir basın mensubunun iddia ettiği gibi mahkemeye götürülen iki maddede üyeleri kapsayan tek hak bulunmadığını, mahkeme sonucunda üyelere sağlanan hiçbir hak da olmadığını savundu. 
Sendika Başkanı’nın hafızlık kursunun iptali için başvuruda bulunduğunu da savunan Atalay, Sendika Başkanı’nın hafızlık kursunun iptalini istemediği, aslında herkesten daha çok Kur’an Kursu istediğine ilişkin açıklamaları olduğunu da belirterek, bunu “ilginç” diye niteledi.
Yüksek Mahkeme’nin “Dini Yeterlilik Sınavı”nın iptalini uygun bulmadığını da kaydeden Talip Atalay, sendika başkanının bu maddenin de iptal edilmesini istediğini savundu. Atalay, sınavın kaliteli istihdam için vazgeçilmez olduğunu da belirtti.


“DİN İŞLERİ BAŞKANLIĞI’NIN 15 NİSAN’DA YAYINLADIĞI AÇIKLAMASINDAN BAŞKA BİR AÇIKLAMASI YOK”
Din İşleri Başkanı Prof. Dr. Talip Atalay, açıklamasını şöyle tamamladı:
“Çirkin bir amaçla, bir gazetecinin iddiasının aksine, Din İşleri Başkanlığı’nın 15. 04. 2021 tarihinde yayınladığı açıklamasından başka bir açıklaması yoktur. Din İşleri Başkanı’nın hiçbir kişi, kurum ya da medya organıyla söz konusu açıklamada yer alan çerçevenin dışında herhangi bir paylaşımı olmamıştır.”