İnsan canının derdine düştü müydü gözü başka hiçbir şeyi görmez olurmuş.

Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de bir taraftan can ve geçim dertleri at başa gidiyor.

Geçim derdinde olan çoğunluk, yeri geliyor canını hiçe sayarak ve toplumun sağlığını da tehlikeye atarak hayatına devam etmeye çalışıyor.

Geçim sorunu olmayan şanslı azınlık ise, hümanizm süslü sağlık söylemleri ile sağlığının kılına halel gelmemesinin derdine düşmüş şekilde yaşıyor.

İnsanların bir kısmı da hem geçim hem sağlık derdi ile uğraşırken, dünyanın yeniden dengeye geleceği günleri iple çekiyor.

İşte Koronavirüs aşısı da, dünyanın yeniden dengesine kavuşmasını sağlayacak önemli bir unsur olarak karşımıza çıktı.

İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri aşı dağıtım ve uygulama planını yaptı.

Rusya da aynı yolda ilerliyor.

Türkiye, bir taraftan kendi aşısı çalışmalarını yürütürken, diğer taraftan da Çin’den tutun Amerika’ya kadar firmaların ürettikleri aşıları sipariş etti, birkaç hafta içerisinde aşılamaya başlamayı planlıyor.

Her ülkenin bir aşı planı mevcut.

Aşıyı öncelik sırasına göre yapacaklar.

Listenin ilk başlarında sağlık çalışanları ve risk grubundaki hastalar olacak.

Peki ya ülkemizde?

Aşının temini konusu çok sıkıntılı değil.

Büyük çoğunluğu Türkiye’den hibe edilecek gibi.

Bir diğer kapı da, Avrupa Birliği ve İki Toplumlu Sağlık Komitesi.

Hangi kanaldan ne kadar getirilebileceği henüz belli değil.

Aşılar ülkemize getirilmeye başlandığında, kimlere yapılacağının planlanması ayrıca önemli.

Bu konuda ciddi endişelerim var.

Aşı için öncelik verilecek kesimlerin başında yine doktorlar ve risk grubundaki hastalarımız olacak.

Bunda sorun yok.

Buradaki sorun, hangi doktorlara yapılacak? Risk grubundaki hastalar hangi kriterlere göre ve kimler tarafından belirlenecek?

Bu konuda ciddi bir şeffaflığa ihtiyacımız olacak.

Hatırlayacak olursak, Covid-19 ile ilk tanıştığımızda, ülkemizde 140 kutu Plaquenil anında sırra kadem basmıştı.

Birçok maske, eldiven, koruyucu ekipmanın da depolardan eksildiğine dair haberler ve açıklamalar yapılmıştı.

Hiçbirinin akıbeti netleşemedi nedense.

İşte şimdi de sırada aşı var.

Aşı suyunun başında kimler duracak?

Tüm aşı girişleri kayıt altına alınabilecek mi?

Tüm aşı uygulamaları yine tek tek kayıt altına alınıp izlenebilecek mi?

Yoksa getirilen aşıların sayısında oynamalar yapılarak el altından bazı nüfuzlu kesimlere aşı kıyağı geçilecek mi?

Pandeminin başından beri kendisine virüs bulaşmasın diye hastaneye gitmemek için ayak sürüyenler aşı listesinin başına kendilerini ekleyecekler mi?

Pandemi boyunca sosyal medyada boy gösteren pandemi siyasetçileri, kimselere görünmeden Sağlık Bakanlığı’nın arka kapısında aşı kuyruğuna girecek mi?

Covid-19 hastalarına elini bile sürmeyip, sosyal medyada maskeli, siperlikli, tulumlu fotoğraflar paylaşanlar, ‘’aşıyı ilk biz hakediyoruz’’ diyecekler mi?

Merak ediyorum tüm bunları.

Merak ediyorum…

Pandeminin başından beri hastaların dibinden ayrılmayan, sevdiklerine bulaşmasın diye evlerine bile ürke ürke giden, gittiğinde çocuklarına sarılamayan gerçek gizli kahramanlarımız, aşıdan ilk faydalananlardan olabilecekler mi?

Doktorları ile sıkı-fıkı ilişkisi olmayan ama gerçekten risk altında olup da evinden bile çıkamayan hastalarımızı devletimiz veya doktorları görüp ve aşı ile buluşmalarını sağlayabilecek mi?

Ülkemize de eninde sonunda aşı gelecek.

Bakalım yolsuzluk ve kıyak cenneti ülkemizdeki saadet zincirine bir de aşı kıyağı eklenecek mi?

İletişim: 0542-8529899