Devletin tepesi yeni bir krizin eşiğinde.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Hükümet arasında Covid-19 salgın döneminde her alanda kendini hissettiren çatışmanın ikinci raundu başlamak üzere.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Başbakan Ersin Tatar ve Başbakan Yardımcısı Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’ın gündemini önümüzdeki günlerde meşgul edecek  yeni krizin ana konusu sınır kapılarının açılıp açılmamasına yönelik farklı görüş ayrılıkları üzerinden kurgulanan siyasi duruş ve oynanacak politik oyunlar.

Covid-19 salgın sürecince Cumhurbaşkanlığı ve Hükümet arasında hatta Hükümetin büyük ortağı UBP içerisindeki derin görüş ayrılıklarının somut bir göstergesi olan birbirlerine alternatif olarak oluşturulan sağlık ve bilim komiteleri üzerinden yaşanan politik mücadele henüz bitmeden bir yenisi başlamak üzere.

Ve Devletin tepesinde sınır kapılarının açılması veya açılmaması üzerinden ortaya çıkacak yeni bir krizin ayak sesleri bugün daha yakından duyulmakta.

Ve KIBRIS MANŞET olarak soruyoruz ;

Covid-19 salgının başladığı ilk günlerde uyarılarını felaket senaryoları üzerinden yaparak OHAL ilan edilmesini talep eden hatta Hükümeti bu yönde karar almaya zorlayarak Kıbrıs Türk toplumu ile karşı karşıya getiren Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, bugün ne kadar samimi?

Başbakan Ersin Tatar, Covid-19 salgın süresince ilk günlerde yaşanan panik ve alınan acele kararlar sonrasında yaşananlardan dersler çıkardı mı ve bugün salgın sonrası döneme dair ortaya konacak yol haritasında ne kadar gerçekçi?

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, salgın dönemi boyunca ve sonrasında Hükümetin aldığı kararlarda sadece izleyen mi oldu yoksa İktidar ortağı UBP ile sağduyu ve ortak akıl’da buluşma noktasında ne kadar mücadeleci oldu?

Covid-19 salgınına dair pozitif vakaların görülmeye devam ettiği Güney Kıbrıs ile sınır kapılarının açılmasına yönelik girişimlerin olası sonuçlarının Devletin tepesi tarafından tüm yönleri ile değerlendirilmesi gerekli.

Dünya Sağlık Örgütü tarafından Covid-19’un henüz pandemi yani salgın olarak ilan edilmediği günlerde Kıbrıs Rum tarafının güneyden kuzeye ticaretin odak noktası olan sınır kapılarını koronavirüs bahanesi ile kapatması nasıl sığ ve düşmanca gerici bir siyaset ile Kıbrıs Türk’ünün karşı karşıya olduğunu bir kez daha ortaya koyarken benzer bir duruş ile Güney komşumuza bakılmaması gerektiği de ortada.

Ve ister adına şeytanın avukatlığı densin ister realite densin; tam tersi bir durum olsaydı yani Güney Kıbrıs’ta Covid-19 vakaları tamamen bitmiş olsaydı ve Kuzey Kıbrıs’ta pozitif vakalar devam etseydi Kıbrıs Rum Yönetiminin böylesi bir olguyu Kıbrıs sorununa dair bir siyaset malzemesi yapmaktan bir an bile geri durmayacaktı.

Tam da bu noktadan hareketle sınır kapılarının açılmasını tartışmadan önce, UBP-HP Hükümetinin, sınır kapılarının açılması noktasında Kuzey Kıbrıs’ın hazır olduğunu ancak Güney’de devam eden pozitif vakalardan dolayı Kıbrıs Türk’ünü tehlikeye atmamak adına Kıbrıs Rum Yönetiminin mücadelesinin başarıya ulaşmasının beklendiğinin “barışçı” bir dil ile tüm dünyaya ilan etmekte neden geç kalındığının ise anlaşılabilir bir yanı yok. 

Ancak düşme eğilimi gösterse de halen devam eden pozitif vakaların olduğu Güney Kıbrıs ile sınır kapılarının açılmasını dün  OHAL isteyen Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı tarafından ısrarla bugün gündeme taşınmasının düşündürücü yanları da yok değil. 

Sınır kapılarının açılması veya nasıl bir yol haritası ile açılacağı tüm yönleri ile değerlendirilmeden geçişlerin başlaması ile Kuzey Kıbrıs’ta görülebilecek olası tek bir pozitif vaka bile Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın siyasi hayatını bitirecek bir tehlikeyi de içerisinde barındırmakta.

Ancak Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, sokakta yükselen sesler üzerinden yapay kriz oyunları ile oy devşirme amacında veya Hükümete yeni bir ödev vererek çok da uyumlu yürümeyen ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde rakipleri olacak olan koalisyon iktidarının ortaklarını yıpratmaya yönelik politik bir hamle yapma hazırlığında mı bilinmez ancak Kıbrıs Türk’ünün üzerinden Devletin tepesinde yeni bir oyun sahneye konmak üzere.

Ve tüm yaşananlar temelinde tek bir acı gerçek var ki, Covid-19 salgını ve sonrasında devam eden ekonomik kriz öncesi böylesi bir dönemde bile Kıbrıs Türk’ünün çıkarı ve geleceği için ortak akıl ve sağduyu’da buluşmaya engel olan derin görüş ayrılıkları ve politik duruşlar Devletin tepesine yön vermekte.

Devletin tepesindeki geçişlerin yeniden başlaması ve sınır kapılarının açılmasına dair görüş ayrılıkları, Kıbrıs Türk’ü üzerine yeni bir Rus Ruleti oynanacak bir krize doğru evrilmekte.