Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın “Barış Pınarı Harekatı”na ilişkin yaptığı ve Kıbrıs Türk toplumun hatırı sayılır bir kesimi tarafından da tepkiyle karşılanan açıklamasının ardından yapılan eleştirilerin dozu gün geçtikçe çok da doğru olmayan bir noktaya kaymaya başladı.

Öncelikle Devletinin en yüce makamı Cumhurbaşkanlığı ve toplum liderliği makamına sahip çıkmak adına, yaptığı açıklama sonrası Mustafa Akıncı’yı sert bir şekilde eleştiren ve sağduyuya davet eden Kıbrıs Türkü’nün haklı tepkilerinden sonra “yanlış anlaşıldım” açıklamasını yaparak tansiyonu düşürme uğraşına giren Cumhurbaşkanı’nın çabası da “keşke yapmasaydın” yorumları arasında daha anlaşılır bir noktaya gelirken özellikle Türkiye kamuoyu içerisinden duyulan bazı sesler “bir musibet bin nasihatten iyidir” misali krizi bambaşka bir noktaya taşıdı.

Ahmet Çakar’ın birazcık şov ve yaranma kokan birazcık da içerisinde reyting gailesi taşıyarak amacını aşan tepki demeye insanın dilinin varmadığı gürültü gibi.

Ve gürültü sonrası, Mustafa Akıncı’nın yeri ve zamanını çok da iyi değerlendirmeden  yaptığı açıklama sonrası“kızıl bir elma” misali ortadan ikiye bölünmeye doğru giden Kıbrıs Türkü, Cumhurbaşkanının etrafında birleşerek ortak payda ve akılda birleşme yönünde bir eğilim içerisine girdi.

Katılırız katılmayız, alkışlar veya protesto ederiz, tartışır ortak akıl’da buluşuruz, yapılan yanlış için irademizi ortaya koyar, özür dilenmesini isteriz ve sonuna kadar takipçisi olur, sandıkta da hesabını sorarız ama özellikle de anavatan bile olsa “dışarıdan” yapılan ve hakaret noktasına gelen eleştirileri hiçbir Kıbrıslı Türk alkışlamaz ve kabul etmez.

Hiç kimse de, böylesi kendini bilmez hakaretlere alkış tutmasını Kıbrıs Türkünden beklemesin, beklememeli de.

Oy verse de vermese de, Mustafa Akıncı’nın politik çizgisini kabul etse de etmese de, Kıbrıs Türkü dışarıdan gelen seviyesiz eleştirileri hiçbir zaman kabul etmedi.

Kıbrıs Türkü’nün yaşadığı acıları, mücadelesini bilmeden, sadece kumar ve eğlenmek güdüsü ile Kıbrıs ile arasında bağ kuran “misafirlerin” haddini aşmasından Kıbrıs Türkü çok sıkıldı.

Ve bir diğer gerçek de sol görüşlü siyasilerimizin yaptığı ve tepki çeken açıklamaların ardından birilerinin kendisine Türklük , milliyetçilik ve tarih dersi vermesinden de bıktı usandı, Kıbrıs Türkü.

Kıbrıs Türkü, 1878 yılından beri bu topraklarda Türklük ve İslamiyet’in yok olmaması için çok büyük bedeller ödemiştir, bir gün bile yaptığı mücadeleden de pişman olmadan.

Anavatan Türkiye , tıpkı “Barış Pınarı Harekatı” gibi uluslar arası hukuka dayanarak gerçekleştirdiği 1974 Kıbrıs Barış Harekatı ile ada’ya ayak bastığında, mücahit Kıbrıs Türkünü yatağın altında saklanırken bulmadığını, Türk bayrağının yere düşmemesi ve bu toprakların Yunan adası olmaması için son mermisini sıkarken Mehmetçiği bağrına bastığını Türk milleti de unutmamalıdır.

Ve emin olun ki bugün yine gerekse yine ayni bedelleri ödemeye de hazırdır, Kıbrıs Türkü.

Ve Kıbrıs Türkü emin olun ki uğruna bedeller ödediği amaç ve ana temelden sapanlara da gerekli cevabı verir.

Hakaret etmeden, sövmeden, dövmeden de hesabını sorar.

Ve yine anlaşıldı ki önemli olan, kırmızı çizgilerimiz milli tarih ve kimlik ile devlet ve bayrağımıza dil uzatılmadığı müddetçe yaşananlardan ders çıkararak toplumsal barış ve ortak akıl’da bulaşabilme becerisini ortaya koymak.

Tüm yaşananların ardından da Mustafa Akıncı, halk iradesinin sağ yanını da bundan sonraki açıklamalarında dikkate almalı ve kriz yerine olası görüş ayrılıklarında tansiyonu düşürecek bir duruş içerisinde olmalı.

Çünkü seçim ile geldiği makam, sadece kendisine oy verenlerin değil, Kıbrıslı Türklerin tamamını temsil etmekte olduğunu unutmamalıdır.

Ve unutmamalıdır ki siyaseten sevse de sevmese de, oy verse de vermese de, bayrağa ve devlete el uzatılmasına izin vermediği müddetçe, Kıbrıs Türkü’nün sağ yanı sağduyu ile her zaman Cumhurbaşkanlığı makamında oturan kim olursa olsun, liderine sahip çıkarken toplum liderinden de kendisini anlamasını bekler.

“Dışarıdan gelen seviyesiz eleştiriler” karşısında bugün birlik olabilme becerisini ortaya koyan Kıbrıs Türkü, tek bir şey bekler Mustafa Akıncı’dan ve sol görüşlü de olsa Cumhurbaşkanı ve toplum lideri makamında oturan kişiden, tarihinden utanmadan, yürüttüğü siyasi çizgiyi “Türkiye düşmanlığına” kaydırılmasına izin vermeden, toplumdaki tüm hassasiyetlere saygı duyarak, toplumun sadece bir yanının mutlu olabileceği bir anlaşma yerine ortak payda ve akıl’da çözüm iradesini sürdürerek birleştirici olmasını…

Anadolu ozanlarından Yunus Emre’nin “…adımız miskindir (sakin olan anlamında kullanılmıştır) bizim, düşmanımız kindir bizim, biz kimseye kin tutmayız, kamu alem birdir bize…” * dizelerinin derin anlamının tüm kesimlere yaşadığımız bu günlerde rehber olması umudu ile Anadolu’da Kıbrıs’ta unutmamalıdır ki özümüz de bir, geçmiş ve geleceğimiz de bir.

“Bir musibet bin nasihatten iyi” olsa bile….

*Yunus Emre’nin dizelerinin şarkı hali için ltf. dinleyiniz: MFÖ-Adımız Miskindir Bizim.”