Cumhurbaşkanı Akıncı: “Cenevre Konferansı’nın Ucu Açık Bir Süreç Değil”

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Cenevre Konferansı’nın da 50 yıllık müzakere süreci gibi ucu acık, ilanihaye devam edecek bir süreç olarak algılanmaması gerektiğini vurgulayarak, “Böyle bir şey olamaz. Kimsede böyle niyet yoktur. Konferansın siyasi düzeydeki devamının tarihinin belirlenmesi için BM’nin hem iki tarafla hem 3 garantör ülke ile çalışmalarını yapması gerekiyor” dedi.

Rum lider Anastasiadis ile görüşmesinin ardından basına açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Akıncı, 9-11 Ocak tarihlerinde Cenevre’de 2 tarafın görüşmesinin ardından 12 Ocak’ta 5’li konferansın başladığını anımsattı ve sözlerine şöyle devam etti:

“Bugünkü görüşmede 18-20 Ocak arasındaki teknik çalışmaların sunumu yapıldı. Müzakerecilerimiz oradaki gelişmeleri bize aktardılar. Onun üzerinde değerlendirmelerde bulunduk. 1 Şubat Çarşamba günü yeniden bir araya geleceğiz ve Cenevre Konferansı’nda varılan bir mutabakatın gerekliliğini yerine getirmek üzere, hem önümüzdeki sürecin yol haritasını çizeceğiz. Anımsatmak gerekirse Cenevre Konferansı’nda vardığımız mutabakatların birincisi yerine getirildi. Yani teknik düzeyde güvenlik garantilere ilişkin birtakım sorular ve bu soruların yanıtlarını nasıl sağlanacağına ilişkin mekanizmaların neler olabileceği konusunda liste hazırlandı. Tarafların görüşlerinin farklı olacağı belliydi, bunu bekliyorduk. Ancak bunun müzakeresini ve sonuçlandırılmasını tabii ki teknik düzeyde yapılamazdı. Bu siyasi düzeyde ele alınıp yapılacak bir şeydir. Konferansın diğer kararı, paralel olarak diğer başlıklarda çözümlenmemiş konulardaki müzakerelerin iki taraf arasında Kıbrıs’ta devam edeceğine ilişkindi. 1 Şubat’tan itibaren bu noktada devam edeceğiz. Bunun sonrasında da konferansın yeniden siyasi üst düzeyde toplanması gerekecek. Bununla ilgili de bir tarih şu an için söz konusu değildir. Ancak Cenevre Konferansı’nın da 50 yıllık müzakere süreci gibi ucu acık, ilanihaye devam edecek bir süreç olarak algılanmaması gerekir. Böyle bir şey olamaz. Kimsede böyle niyet yoktur. Konferansın siyasi düzeydeki devamının tarihinin belirlenmesi için BM’nin hem iki tarafla hem 3 garantör ülke ile çalışmalarını yapması gerekiyor”.

Çok aşırı bir acelecilikle de süreci yanlış mecralara itmemek gerektiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle devam etti:

“Dengeyi kurmak lazım. Bunu 1 Şubat Çarşamba günü değerlendirip önümüzdeki yolu planlayacağız ve öyle umuyorum ki makul bir sürede artık bu konunun bir sonuca ulaşmasını temin etmek için nihai çalışmalarımız tamamlayacağız. Şu hususun altını çizmek isterim. Yeni bir safhadayız. Bu çok açık ve nettir. Çünkü 50 yıllık müzakere sürecinde yapılamayan yapılmıştır. İki taraf olarak harita noktasına kadar bu süreci getirmiş ve 5’li konferansın toplanmasına kadar bu süreci getirmiştir. Son 50 yılda olmayan birşeydi. Dolayısıyla geldiğimiz noktada ‘Mont Pelerin’de birşey çıkmadı Cenevre’den bişey çıkmadı’ gibi olumsuz değerlendirmelere yer yoktur kanaatindeyim. Evet herşeyiyle bitmiş, uzlaşma noktasında değiliz. Daha atılması gereken adımlar var. Kıbrıs Türk tarafı olarak bu sürece çok olumlu katkılarda bulunduk. Sürecin bu noktaya gelmesinde Elbette iki tarafın da katlıları vardır. Ama Kıbrıs Türk tarafının bu sürece çok daha olumlu katkıları olmuştur. Geldiğimiz noktada tüm tarafların kollektif çaba ile bu sürece yardımcı olmaları gerekir. Ben bunun için de garantör ülkeleri de sadece Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum tarafı değil bunun yanında BM elbette kolaylaştırıcı çalışmalarını, iyi niyet misyonunu en iyi şekilde yerine getirecektir, AB gözlemci sıfatıi ile katıldığı bu konferanstan yapabileceği katkıları elbette yapmalıdır. 3 garantör ülke de bu katkılarını, özellikle bu önümüzdeki süreçte esirgememelidir ve bu sonucu en iyi şekilde elde etmek için herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Herkes elini taşın altına sokmalıdır ve günün sonunda ortaya çıkacak tablodan herkes yararlanacaktır. Tüm ilgili taraflar daha iyi bir geleceğe doğru yol alacaktır. En başta da Kıbrıs’ın iki toplumu. Umarım 1 Şubat günü sizlere daha ayrıntılı bilgi verebileyim.”

Çok kritik bir aşamada olunduğunu ve gerçekten sonuç alınabilecek bir noktada olunduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Akıncı, “Bu kadar emeği heba etmememiz gerekir. Dolayısıyla şunun altını çizerek hatırlatmakta yarar var” dedi.

Cumhurbaşkanı Akıncı açıklamalarına şu şekilde devam etti:

“Yeni bir Amerikan yönetimi geldi. Orada nasıl gelişmeler olacak, dünyayı nasıl etkileyecek, bölgemizi nasıl etkileyecek henüz net değil. Bir önceki Amerikan yönetimi çözüm yönünde destek anlamında, iki tarafla da temas ediyordu. Umarım bu yeni yönetim de bu desteğini sürdürür”.

Doğu Akdeniz’deki doğal gaz yatakları ile ilgili Rum tarafının çıktığı ihalelere de değinen Cumhurbaşkanı Akıncı, “Olası sondajlar söz konusu. Bir çözüm olmadığı durumda bir işbirliği alanı olmasını umut ettiğimiz bu alanın bir gerginlik alanı haline dönüşmesi potansiyeli var. Rum tarafında 2018 Şubat’ındaki başkanlık seçim süreci gündemde. Geçen yıl bu konular konuşulurken Türkiye’deki referandum gündemde değildi” dedi.

Cumhurbaşkanı Akıncı konuşmasına şöyle devam etti:

“2016’da çözüm hedefi Rum liderin de BM’nin de, Türkiye’nin de bir hedefi haline gelmişti. Şimdi bu iş daha da uzayıp giderse, 2017’nin getirebileceği tehditler, riskler ortada. Dolayısıyla bu süreci mümkün olduğu kadar kısa tutmakta ve bu konferansın erken bir zaman dilimi içerisinde toplanmasında yarar var. Kuşkusuz bu tek taraflı bir istekle olmaz. Tüm ilgili tarafların, en azından 5 tarafın buna hazır olması gerekecek. Bunu da önümüzdeki günlerde değerlendirip göreceğiz”