Levent Özadam - Mesaj Kutusu

[email protected]

Bugün, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 38. yılını kutluyoruz.

Bizim için buruk bir kutlama bu...

Bu devlet, Rum mezalimine karşı dik durmak, eşit ve egemen olduğumuzu kabul ettirmek için kuruldu.

Bu devlet, masaya oturduğumuzda biz bir devletiz bize tepeden bakamazsınız demek için kuruldu...

Adada var olma  yolunda yaşananları, çekilen eziyetleri verilen şehitleri ve acıları unutmamız mümkün değil!

Kıbrıs'ta Türk varlığı yok edilmek üzereyken küllerimizden doğduğumuz doğrudur...

1974 harekatı sonrası büyük bir zafer kazanılmasına rağmen ekonomik anlamda bu zaferi taçlandıramadığımız için bocalıyoruz!

Peki içimiz neden buruk?

Nankör müyüz yoksa hain miyiz?

Tabi ki hayır!

Biz, şeklen 'devlet' olma refleksini göstermiş bunun için bedel ödemiş ama sonradan koyuvermiş işin ciddiyetini kavrayamamış bir toplumuz.

Türkiye'nin uzun süre yaptığı kontrolsüz maddi destekleri bizi tembelleştirmiş ve rahata alıştırmıştır!

Burada bizim olduğu kadar da Türkiye'nin de yanlış politikaları vardır.

Balık tutmayı unutmuş hazıra alışmışızdır. Musluklar akarken har vurup harman savurmuş çocuklarımızı geleceğimizi düşünmemişizdir.

Bu anormal süreç bizi her geçen gün Ankara'ya daha çok bağlamıştır.

'Ankara'ya bağlanmak' kötü bir şey olduğu için söylemiyoruz bunu.

İdeolojik bir söylem ve art niyet de değil bu...

Hiç bir evlat ömür boyu ekonomik olarak anasına babasına bağımlı yaşamak istemez.

Biz maalesef bağımlı olduk!...

Bu bağımlılık sonucunda bazı bedeller ödemeye başladık.

Adına 'müdahale' dediğimiz eylemlerle yaşamayı kabullendik ya da buna zorunlu olduk.

Türkiye ekonomik anlamda son 15 yılda bizi biraz daha balık tutmaya zorladı ama onu da bir türlü başaramadık.

Ankara tarafından hazırlanan ekonomik protokollere kağıt üstünde törenlerle imza attık ama uygulamada yüzüne bile bakmadık.

Şimdi KKTC'nin kuruluşundan sonra geldiğimiz nokta şudur;

74 sonrası tek olumlu gelişme olarak şunu söyleyebiliriz: "Türkiye sayesinde adada güvenlik sorunumuz kalmadı."

Olumsuzluklara gelecek olursak;

Ekonomik anlamda tamamen Ankara'ya bağımlı hale geldik. Bu istenmeyen durum hem siyasileri hem halkı Ankara karşıtlığı gibi istenmeyen bir duruma sürükledi.

Adayı paylaştığımız Rumlara göre ekonomik anlamda çok geride kaldık. Refah seviyemiz komşularımıza göre çok daha düşük kaldı. 

Siyasi yapımız çöktü ve sistem tıkandı. Koltuk sevdalısı siyasiler ve şahsi çıkarları dışında hiç bir şey düşünmeyen bir nesil türedi.

Kumar, kadın ticareti, uyuşturucu ve kara para gibi nerede var bir pislik hepsine kucak açtık ya da açmak zorunda bırakıldık.

Çözümsüzlük ve tanınmamışlık kalıcılaştı ve en kötüsü gençlerimiz umudunu kaybetti...

Hastanelerimiz, yollarımız, okullarımız devleti devlet yapan yapılarımız çağın gerisinde kaldı.

Olumsuzluklar saymakla bitmez ama işte 38 yıl sonra tablo bu...

İşte bu yüzden içimiz buruk!

Durum buyken birbirimizi goygoylamayı kendi kendimize propaganda yapmayı bırakalım da biraz özeleştiri yapalım

Şimdi soruyoruz 15 Kasım'da Cumhuriyet kurduk da ne oldu?

***

Pandemi sonrası tüm dünyada ekonomik bir kriz baş gösterdi.

Bir sıkımlık canı olan KKTC'de ise durum dünyadan daha da beter…

Halk pahalılıktan ezim ezim eziliyor!

Piyasada dövizin de artmasıyla kontrolsüz bir pahalılık yaşanıyor.

Denetim yok, başıboş bir piyasa...

İşin kötüsü halk ekonomik zorluklarla boğuşurken siyasilerim yine kendi menfaatlerini düşündüğünü görüyoruz.

Onlar için tek gerçek koltuk!

İşte bu çarpık yapı KKTC kurulduğundan beri devam ediyor...

Bu bozuk sistemi değiştirmenin vakti çoktan geldi de geçiyor!

Bizim siyaseti ve bakanlığı meslek olarak gören cebini doldurmak için bir araç olarak gören kokuşmuş siyasilerden kurtulmak için ciddi bir sistem değişikliğine ihtiyacımız var.

Bu küçücük adada ahbap çavuş ilişkisine bağlı yönetim tarzının bizi nereye getirdiği ortada…

Her gelişmenin hem önemli adımın önünde takoz olan bir sistem oldu siyaset...

Adı başkanlık sistemi olur başka şey olur acil bir değişime ihtiyacımız var.

Teknokratların, işin uzmanlarının başta olduğu bir yönetim anlayışı istiyoruz.

Problemi yaratanlardan çözüm beklemek, aynı siyasilerden farklı sonuçlar beklemek bizi yedi bitirdi artık...

*** 

Sistemin baş aktörleri ve kurucuları bile artık kamudaki verimsizlikten şikayetçi.

Kontrolsüzce şişirilen kamu kadroları, liyakatsizlik ve otorite boşluğu KKTC'de ciddi bir sıkıntı…

Özel sektörde ezilen vatandaşın kendini kurtarma haklılığı kamuda ciddi bir yük oluşturdu!

Kamuda reform şart oldu ama bir türlü hayata geçirilemiyor çünkü kasaba politikacıları bu boşluktan nemalanıyor...

Ülke kaynaklarının büyük bir bölümü kamu bütçesine gidiyor ama verim yok.

Nereye elimiz atsak çürümüş!..

Son olarak…

Devlet erkanı her zaman olduğu gibi bu kez de 15 Kasım öncesi kutlama mesajı yayınlamak için adeta birbirleriyle yarıştılar!

Biz de KKTC’yi güya nasıl sevdiklerine bir kez daha şahit olduk…

Tabi bu kutlama mesajlarının kendi duygu ve düşünceleri olmadığını da biliyoruz!

Genelde bu tür mesajlar eski mesajlardır, arşivlerden alınır, tarihi değiştirilir ve basına servis edilir…

Bu iş perde gerisinde basıncıların işidir!

Çok büyük bir kısmı da iş ola yayınlanan mesajlardır…

Bu konuda sakın kimseyi kandırdıklarını filan zannetmesinler !

Ayrıca KKTC sevgisi ve onu yaşatmak da öyle laf salatasıyla olmaz…

KKTC’ye gerçekten sahip çıkmak için o koltukların hakkını vermek, şahsi ya da partisel değil tamamen toplumsal düşünen beyinlerin işidir!

MESAJ KUTUSU

Sayın Emrah YEŞİLIRMAK, önümüzdeki genel seçimlerde bölgenizden milletvekili adaylığı için yakınlarınızla birlikte karar aldığınız ve kulislere şimdiden başladığınızı duyduk. Bu konuda bölgedeki ağabeylere de danışmak sizin için hayli yararlı olacaktır, hayırlara vesile olsun!

Sayın İzlem Gürçağ ALTUĞRA, başbakandan yeni dönemde bakanlık sözü alan vekiller kervanına sizin de katıldığınız konuşuluyor. Böyle giderse genel seçimler öncesi bu sözü almayan tek bir vekil bile kalmayacak gibi gözüküyor bakalım piyango kimlere vuracak artık hep birlikte göreceğiz…

Sayın Metin ÖKSÜZOĞLU, Sağlık Bakanlığı özel kalem makamı boşalınca burası için adınız anılmaya başlandı. Talep bir hayli fazla bakalım bakan hangi ismi kadroya dahil ederek yeni ekip arkadaşını belirleyecek?

Sayın Olgun AMCAOĞLU, Üçüncü dünya ülkelerinden öğrenci maksadıyla gelen insanlara bakanlık nezdinde bir takım meslek kursları düzenlendiği ancak bunların yaşlarına bakılınca kafalarda çeşitli soru işaretleri oluşmaya başladığını duyduk. 60 Yaşındaki birinin kurs alması sizce de biraz garip değil mi?

Sayın Ünal ÜSTEL, Lefkoşa’da bir ofis kurarak çok yakınlarınızın da burada ekip olarak yeni bir çalışma başlattığı konuşuluyor. Bu girişimin siyasette yeni bir akım olacağı söylentileri yapılmaya başlandı, hayırdır teşkilat yapılanmasının ardında yatan gerçekler nelerdir? Yerin altında mı olacaksınız yoksa üstünde mi?

Sayın Ersan KARATAŞ, Ekonomi ve Enerji Bakanlığı özel danışmanlığınız hayırlı ve uğurlu olsun. Sunat bey ilk icraat olarak doğru ve yerinde bir karar üretti, bakanlığa katkınızın büyük olacağından kimsenin kuşkusu yok.

Sayın Halis ÜRESİN, Yeni Girne Hastanesinin ihalesinde yaşanan gelişmeler nedeniyle müteahhit arkadaşlar detaylı bir açıklama beklediklerini belirten mesajlar göndermeye başladılar. Bu konuda her kafadan bir ses çıkıyor, yanlış değerlendirmelerin önünü kesmek için artık top sizin kucağınızdadır…

Sayın Fikri ATAOĞLU, G.Mağusa’daki tarihi niteliğe sahip Şömineli Evin akıbeti konusunda bir açıklama yapmanız bekleniyor. Birçok işletmenin gözünün bu binada olduğu ifade ediliyor, demek ki ihale şartlarını bir an önce devreye sokmanız gerek değil mi?

Sayın Nahit ÖNCÜ, İlçe başkanlığı ve kurultay çalışmalarından sonra şimdi de genel seçimler için profesyonel bir ekiple çalışmalara başladığınız ve listeleri bile belirlediğinizi duyduk. Bölgenin çok önemli bir gücü olarak belli ki son iki ayda kapınızı çalanların sayısı bir hayli fazla olacak gibi görülüyor…

Sayın Hüseyin EMİNOĞLU, Kafesli Muhtarı olarak bölgenin eski günlerine dönmesi için büyük gayret sarf ettiğiniz ve hayli de başarılı olduğunuz gözlemleniyormuş. Bu arada belediyenin de katkıları göz ardı edilemez, başarılı çalışmalarınız devamını dileriz…

Sayın Erdal ÖZCENK, G. Mağusa Belediye Başkan adaylığından vazgeçtiğiniz yönünde çıkan haberlerden sonra çak yakında resmi bir açıklama yaparak aday adaylığınızın kesin olduğunu açıklayacağınızı hatta ekibi de yavaş yavaş belirlediğinizi duyduk. Hadi bakalım hayırlara vesile olsun artık…Ayrıca bu sıralar otomatik kapılara da dikkat etmek gerek değil mi?

Sayın Turan BÜYÜKYILMAZ, Lefkoşa’daki elektrik kesintisi dün yapılan açıklamanın çok üstüne çıkınca hem insanların Pazar günü rezil oldu hem de tümü de bayramlık ağızlarıyla tepki göstermeye başladılar. Yani vatandaşa saygı için bari küçük bir açıklama ve özür dilenseydi…

Sayın Barış TİLKİ, Lefkoşa’da yeni verilen şoför okulu izni artık bardağı taşıran son damla olmuş ve ilgili bakana hodri meydan çekerek eylem yapma kararır almışsınız. Takipte olun bakalım seçim yasakları başlamadan daha kaç tanesine daha verecekler…