Kıbrıs Türk siyasi tarihinin en geniş tabanlı Hükümeti olan ve 15 ay iktidarda kalan CTP-HP-DP-TDP 4’lü koalisyon hükümeti en geniş hayal kırıklığı yaratan hükümet olarak toplumsal hafıza yer etmesinin ardından iktidara gelen UBP-HP koalisyon hükümeti 100 gününü geride bırakmasının ardından farklı tartışmalarda yapılmaya başlandı…

UBP-HP hükümetinin geride bıraktığı ilk 100 gününe dair iyi niyetli veya farklı siyasi duruşların ürünü olan eleştiriler yanında yapıcı eleştiriler de tüm kesimlerden ortaya konacaktır.

HP kuruluşu ve kadrolarının yeni olmasından dolayı eleştirilere daha sert ve hatta agresif tepkiler vermesi kamuoyu tarafından anlaşılacaktır elbet…

Yılların partisi, iktidarın büyük ortağı UBP kadrolarının ise eleştirilerin yapıcı olanlarını daha çok dikkate alıp yol haritasını uygulamaya devam edeceği de şüphesiz…

Ülke tarihinin en geniş hayal kırıklığını yaratan en geniş tabanlı 4’lü koalisyon hükümetinin ardından iktidara gelmenin dezavantajını da yaşamakla birlikte UBP-HP hükümetinin ilk 100 günde toplumun beklediği veya umduğu kadar bir performansı ortaya koyduğunu söyleyemeyiz…

İlk 100 günde iktidarın büyük ortağı UBP’li bakanlıklar ve bağlı daireleri tarafından yapılan icraatlar ve çalışmalar ne yazık ki UBP parti içi atama/atanmama krizleri, gruplar arası güç ve parti içi iktidar çekişmelerinin gölgesinde kaldı ki koskoca UBP yönetiminin ve dolayısıyla Başbakan Ersin Tatar’ın Yönetim Kurullarına bile gerekli atamaları yapamadığı sokakta konuşulanların başında geliyor.

Örnek mi?

Vakıflar Bankası yönetim kurulu gibi…

Böylesi kritik bir dönemden geçen Kıbrıs sorununa doğrudan etki edecek Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik de yılların UBP’sinin hala meydanı neden boş bırakmaya devam ettiği sokakta konuşulan bir diğer konu örneğin…

İlk 100 gününde hükümetin küçük ortağı HP’li bakanlıklar ve bağlı daireleri tarafından yapılan icraatlar ve çalışmalar da ne yazık ki Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanlığı görevini yürüten parti başkanı Kudret Özersay’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığına sergilediği ısrarın gölgesinde kaldı..

Tüm olanların veya olmayanların ışığında UBP-HP hükümetinin ilk 100 gününü uykuda geçiren bir iktidar olarak nitelendirmek acımasız bir eleştiri olacaktır ancak ülke tarihinin 35.nci Hükümetinin ilk 100 günün doğum sancılarını içerisinde yaşayan koza olarak ifade etmek yerinde olacaktır.

İktidar paylaşan siyasi yapıların kendi parti içi sorunlarını vakit kaybetmeden geride bırakarak ülke gelişimine yönelik icraat ve çalışmalar ile kendisini ortaya koyması gerekmektedir..

Kıbrıs Türk toplumunun büyük bir kesimi tarafından merkez sağ bir duruşu olan ve Kıbrıs sorununda uyumlu böylesi bir Hükümetin gerek Doğu Akdeniz denklemine ve TC-KKTC ilişkilerinde istikrara gerek Kıbrıs sorunu ve görüşme masasına gerekse yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine son noktada da parti içi kavgaların icraatların önüne geçmemesinin ülkede istikrara da katkı sağlayacağı noktasında birleşiyor. 

Doğu Akdeniz ısınırken ve Kıbrıs sorununa dair görüşme masası birazcık daha gayri resmi olsa da  kızışırken ilk 100 gün sonrasında UBP-HP Hükümeti daha zor bir sınav bekliyor..

UBP-HP Hükümetinin kurulduğu günlerde yapılan eleştiriler karşısında KIBRIS MANŞET olarak 35.nci hükümetin zamana ihtiyacı olduğunu hatta zaman açısından ülke tarihinin en geniş hayal kırıklığını yaratan en geniş tabanlı 4’lü koalisyon hükümetinin ardından toplum nazarında kredisinin de beklenenden daha fazla  olduğunu  ifade etmiştik..

İlk 100 gününü koza içerisinde geçiren Hükümetin,  bugünden itibaren de toplum nazarında kredisi ile ilgili zamanın geriye doğru işlemeye başladığını görmesi gerekmektedir.

Koza sonrası icraatlar, çalışmalar ve politikalar ile İktidarın kanat seslerini duyacak mıyız yoksa ilk 100 günde olduğu gibi Hükümet daha çok ön planda olan küçük tartışmalara büyük laflar mı yetiştirerek zaman mı geçirecek?

Hep birlikte göreceğiz…