Gönül Rahatlığıyla EVET
Dünyanın tüm ülkelerinde uygulanan “Cover” sistemi ile gazetelerde tanıtım ve reklam yapmak konusunda bilgisiz olan bazı artniyetli gruplar Hakikat’in de içinde bulunduğu 4 gazeteye haddini ve maksadını aşan saldırılarda bulunmuş, basın-yayın organları baskı altına alınmak istenmiştir.
Öncelikle şunu vurgulamakta fayda görüyoruz.
Annan Planı döneminde çantalar dolusu Euro’ları cebe indiren, bir gecede 180 derece dönüş yapıp “Annan’cı” ve “Yes be annem”ci olanların, bağımsız gazetelerin yayın politikalarına müdahale etme hakkı asla ve asla yoktur.
Siz kimsiniz?
Sizi kimler dürtüyor?
Siz yine kimlere hizmet ediyorsunuz?
Sokak ağzıyla yazılmış bir kaç cümleyle, bizi korkutarak baskı altına alabileceğinizi mi sanıyorsunuz?
Hakikat’in de bulunduğu 4 gazetenin yayın politikası veya tanıtım reklamlarına müdahale etme hakkını nereden buluyorsunuz?
Siz Avrupa Birliği’nin gönderdiği paracıklarla keyf yapıp “Yes be annem” derken, gazetelerde boy boy ilanlar yayınlayıp tek taraflı yayın yaparken, şimdi hangi yüzle “EVET” ilanlarına protesto çekebiliyorsunuz?
Hakikat yönetimi olarak, bizler Anavatan Türkiye’de yaşananlar, Avrupa ülkelerinin düşmanca yaklaşımları ve uygulamaları ayyuka çıkmışken elbette ki Türkiye’nin bekası ve selameti için düzenlenen referandumda en iyi sonucun çıkmasını isteriz.
Üstelik bunu gönül rahatlığıyla söylemekten de çekinmeyiz.
Çünkü biz, Anavatan Türkiye’nin şu anda bulunduğu konumdan çok daha yükseklerde olmasını, büyüme hızını artırmasını, ayağına bağlanmış prangalardan kurtulmasını memnuniyetle karşılayan bir yapıdayız.
Türkiye’nin güçlü konumu ile dünya devletleri arasında çok daha yükseklerde bulunmasından gurur duyarız.
Referandumda alınacak “EVET” sonucuyla yalnızca Türkiye değil, Kıbrıs’ın da kazanacağını çok iyi biliyoruz.
Kıbrıs Türkleri için, güçlü Türkiye demek, bu topraklarda huzur ve güvenle yaşamak, geleceğin aydınlık olacağına gönül rahatlığıyla inanmak demektir.
İşte bu nedenle, bir kez daha vurgulamakta fayda görüyoruz:
Biz, “Yes Be Annem” demiyoruz, “EVET” diyoruz.
EVET’le sadece Türkiye değil, Kıbrıs’ın da kazanacağını, çok daha güçlü konumda olacağını biliyoruz.
Gönül rahatlığıyla “EVET” diyoruz.
Yrd. Doç. Dr. Güven ARIKLI
Faşist arıyorsanız Rum’a bakın! KKTC’deki sol sendika ve örgütlerin ağzından düşürmediği “faşist” sözcüğünün dik alasının yaşandığı Güney Kıbrıs’ta yaşananlar ortadayken, Güney’e geçen Kıbrıslı Türkler’in ELAM yanlısı gruplarca saldırıya uğradığı polis kayıtlarına geçmişken, Rum çocukları Türk düşmanı olarak yetiştirilirken KKTC’deki bazı sözde sendikacılar ve işbirlikçisi sözde gazete yazarları, ahlaksızca saldırılarda bulunmakta, Kıbrıs Türk Halkı’na apaçık ihanet etmektedir.
Kıbrıs Türkleri’nin 50’lerden bu yana yapmaya çalıştığı, vatanını, namusunu ve yaşama hakkını korumaktan başka bir şey değildir.
Buna hukukta “meşru müdafaa” denir.
1963’te anayasa değişikliği talebiyle Akritas Planı’nı uygulamaya koyan Rumlar, 20 Aralık 1963 gecesi başlayan olaylarla 30 köye saldırı düzenlemiş, bu sayı kısa sürede 103 köyde katliama dönüşmüştür.
1950’lerden başlayarak sistemli bir şekilde Türk düşmanlığını eyleme koyan Rumlar, 16 Ağustos 1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsız bir devlet olarak kurulmasının ardından başlattığı dışlama ve soykırıma varan saldırılarını günümüzde de farklı boyutlarda sürdürmektedir.
KKTC topraklarında KKTC kimliği ile yaşamını süren bazı aklı evveller, hala Rumlar’la bir arada yaşama konusunda israr etmekte, Türk yönetimini akla hayale sığmayacak sözde suçlamalarla zor duruma düşürmeye çalışarak Rum yönetiminin uşaklığına soyunmaktadır.
Oysa genetiğinde Türk düşmanlığı bulunan Rumlar, hata üstüne hata yapmakta, insanlık dışı davranışlarına her gün bir yenisini eklemektedir.
Rum zihniyetini ortaya koyan son olayda, 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları için KKTC’ye gelmek üzere yola çıkan Sırp çocuklar, sınırdışı edilmiştir.
Bu olay, Rumlar’ın fanatizmden öte “Türk düşmanlığı” ile yoğrulmuş olduğunu ortaya koymakta, Rumlar’ın gülümseme maskesi altında kin, nefret ve yoketme arzusu taşıyan duygular yattığı ortaya çıkmaktadır.
Toplam sayısı 12 olan 10-13 yaşlarındaki çocuklar, sınırdışı edilerek özel bir uçakla ülkelerine gönderilmiş, Kıbrıs’tan deport edilmiştir.
Gözyaşları arasında ülkeleri ülkesine dönen çocuklar ve yanlarındaki eğitmenler, yaşananlara bir anlam verememiş, Rum’un çirkin yüzünü onlar da yaşayarak öğrenmiştir.
Peki içimizdeki Rumcular?
Başta KTÖS yöneticileri ve yandaşları olmak üzere kendilerine “Rumcu” denildiğinde canı sıkılan ve yüzü kızaranlara bir kez daha seslenmekte yarar var..
Bu insanlık dışı olayı siz nasıl karşılıyorsunuz?
Gündemi değiştirmek için “TL’den vazgeçelim, Euro’ya geçelim” diyerek bu olayı geçiştiremezsiniz.
Türkiye’deki Anayasa değişikliği ile ilgili gerçek dışı söylemlerinizle de bu olayı geçiştiremezsiniz.
Ne söylerseniz söyleyin inandırıcı olamayacağını biliyorsunuz.
Onun için sus-pus olup, sesinizi çıkarmıyorsunuz.
Sayın Akıncı’nın yüzüne kapıyı çarpıp sigarasını tüttüren Anastasiadis’e de bir sözümüz var.
“Siz hangi çağda yaşıyor, hangi akla hizmet ediyorsunuz.”
Siz kendinizi ne zannediyorsunuz?
- HOCALI’YI UNUTMAYACAĞIZ 25.02.2018
- Dr. Küçük ve Denktaş 14.01.2018
- 21 Aralık, Maskelerin Düştüğü Gündür... 21.12.2017
- SİZ KARAR VERİN… 17.12.2017
- Bu Adam mı ? Arkadaş! 08.10.2017
- Barzani’ye Son İkaz 04.10.2017
- Avrupa Birliği yerine Türk Birliği 06.09.2017
- NE ZAMAN KENDİNİN FARKINA VARACAKSIN? 12.07.2017
- Dün, Dünya Basın Özgürlüğü Günüydü ! 04.05.2017
- Faşist arıyorsanız Rum’a bakın! 20.04.2017
Yorumlar