Anavatan Türkiye’yi müdahalenin eşiğine getiren, Rum saldırganlığının rezil edildiği tarihi bir eşiktir… Ne yazık ki bu yıl geçiştirildi… Şehitleri anmak için bir mesaj yayınlamayı bile gereksiz gördüler…

Geçitkale-Boğaziçi direnişi bir kahramanlık destanıdır…

Milli mücadelemizde, Erenköy direnişi gibi çok önemli bir dönüm noktasıdır…

Anavatan Türkiye’yi müdahalenin eşiğine getiren, Rum saldırganlığının rezil edildiği tarihi bir eşiktir…

Ne yazık ki bu yıl geçiştirildi…

Şehitleri anmak için bir mesaj yayınlamayı bile gereksiz gördüler…

Yetkililer katılmayınca, siyasiler, partiler mesaj bile yayınlamayınca Geçitkale-Boğaziçi’nde, halkın şehitlerini anmak için yaptığı yerel anma törenleri de medyada yer bulmadı…

Yer verenler de iki satırlık bir haberle geçiştirdiler…

Sadece YAZIKLAR OLSUN diyorum…

NİYE ÖNEMLİ?
Geçitkale ve Boğaziçi direnişi ve sonuçları niye önemli?

Anlatayım.

Rum Komünist AKEL partisi 1966’da, Rum Meclisi ise 1967’de OY BİRLİĞİYLE ENOSİS kararları aldıktan sonra Rum polisi Geçitkale ve Boğaziçi köylerinde devriye yapmak istedi…

Bu Rum egemenliğini Halkımıza dayatmaktı…

Bir avuç köylü mücahit Rum egemenliğine girmektense direnmeyi tercih etti.

Adaya gizlice çıkarılan 20 bin kişilik Yunan tümeninden takviye alan Rum ordusu, katil Grivas komutasında büyük bir güçle 15 Kasım 1967’de iki köyümüze saldırdı…

Bence saldırının esas amacı, Rum Meclisinin ENOSİS kararından sonra planlanan ENOSİS ilanına karşı, Türkiye’nin vereceği tepkiyi ölçmekti…

Bir avuç kahraman mücahidimizin direnişini kıran Rum-Yunan ordusu, BM Barış Gücü askerlerinin gözleri önünde 28 kişiyi katletti, yaşlı bir insanımızı üzerine benzin dökerek yaktı, köyleri yağmaladı, tüm köylüleri esir aldı…

Anavatan Türkiye bu vahşete çok sert tepki gösterdi.

Trakya, Ege ve Mersin bölgelerine asker kaydırmaya başladı.

Türk donanması müdahale için denize açıldı.

Türk jetleri işgal edilen köyler üzerinde uçmaya başladı.

17 Kasım’da toplanan TBMM, işgal edilen köylerin boşaltılmaması ve Yunan

Ordusunun adadan çıkmaması halinde müdahale ve gerekirse Yunanistan’la savaş kararı aldı…

ABD, Türk müdahalesini önlemek için Cyrus Vance’i adaya gönderdi.

NATO Bakanlar Kurulu, 24 Kasım’da toplanarak Genel Sekreter Manlio Brasio’yu müdahaleyi önlemekle görevlendirildi.

Türkiye, şartları kabul edilirse müdahale etmeyeceğini ifade etti…

Türkiye’nin müdahale kararlılığını gören ABD, şartlarımızı Rum’a kabul ettirdi. Buna göre;

Grivas ve Yunanistan’ın gizlice adaya soktuğu 12 bin asker geri çekildi;

Sürgünde olan Denktaş’ın adaya dönmesine izin verildi, görüşmelerin başlaması kabul edildi;

İşgal edilen köyler boşaltıldı, esir alınan Türkler serbest bırakıldı;

Türk bölgelerine uygulanan kuşatmalar gevşetildi;

Türk bölgelerini korumak için UNFICYP’in yetkileri ve sayısı artırıldı.

İşgal edilen köylerin halkının ve şehit ailelerinin tazmin edilmesi ve Rum ordusunun dağıtılması kabul edildi.

Bu, tek kurşun atmadan kazanılan önemli bir siyasi zaferdi…

Ne ki, Rum Yönetimi, müdahale tehlikesi geçince imzasına sadık kalmadı, sözünü tutmadı…

Tazminatları ödemedi, RMMO dağıtılmadı…

Buna karşın, 12 bin kişilik Yunan tümeninin adadan çıkması 1974 Barış Harekâtı’na karşı gösterecekleri direnişi zayıflattı…

Bu denli önemli kazanımları olan bir direnişi ve 28 şehidimizi üst düzeyde protokolle anmamak gaflet değilse nedir?

Hükümet, Geçitkale direnişini 1. Derece protokol katılımı ile anmak için karar almalıdır…