Arı ve arıcılığın sadece "bal" demek olmadığını kanıtlamak üzere  kurulan ve projeleriyle 2014'te Dünya Girişimcilik Ödülü alan DAGEM'de; bilimsel  çalışmalara, testlere ve projelere bağlı bal, apilarnil, arı sütü, polen,  propolis, arı ekmeği ve bal mumun yanında arı zehri üretimine de başlandı.

Farklı yöntemler üzerine çalışan akademisyenler, geliştirdikleri  projeyle kovanların içine konulan düzenekle arılara zarar vermeden zehir üretimi  yapmayı başardı.

"Arı kolonisi küçük bir ecza dolabı gibi"

 DAGEM Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Meral Kekeçoğlu, AA muhabirine yaptığı  açıklamada, sosyal ve bilimsel projelerle bölgesel kalkınmaya destek verdiklerini  söyledi.

Arı ürünlerinin sağlık alanında kullanımı konusundaki projeleri  hızlandırdıklarını aktaran Kekeçoğlu, şöyle devam etti:

 "Türkiye'de arıcılık denildiği zaman akla sadece bal geliyor, sanki  arının baldan başka ürünü yokmuş gibi gösteriliyor. Halbuki, arı ürünleri  saymakla bitmez. Arı kolonisi küçük bir ecza dolabı gibidir. Apilarnil, arı sütü,  polen, propolis, arı ekmeği, bal mumu ve arı zehiri gibi tüm bunların üretilmesi  gerekiyor ki Türkiye'deki arıcılık biraz daha önem kazanabilsin. 'Dünyada kovan  sayısı bakımdan, toplam bal üretimi bakımından ikinci sıradayız.' diyebilmenin  gururunu yaşayabilmek için koloni ve ürün çeşitliliğini artırmalıyız."

Arı zehrinin gramı altınla yarışıyor

Arı zehriyle ilgili Türkiye'de ilk defa bir yüksek lisans tez  çalışması yaptıklarını anlatan Kekeçoğlu, "Arı zehri yeni bir konu. Arıcılarımız  bunun üretimini yapmaktan öte nasıl yapılacağını bile bilmiyor. Burada hedefimiz  doğru arı zehrini üretmek. Arı zehrinin sağlık açısından en önemli faydası  içeriğiyle ilgilidir. Bugün, arı zehrini kullandığımız en önemli alanlardan biri  kas hastalıklarıdır. İçerisindeki mellitin bunu sağlıyor. Arı zehrini alma  yöntemi, saklama şekli önemli. Bunları biz öncelikle öğrenmeliyiz ki biz de  arıcılara doğru yolu gösterelim. Şu an doğru şekilde arı zehri alma yöntemini  ayarladık, analizleri de başarılı bir şekilde yapıyoruz." diye konuştu.

Meral Kekeçoğlu, arı zehrini kovan içerisinde almanın en doğru yöntem  olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Kovan dışında bu zehri aldığınızda arının üzerindeki polenler de bu  aletin üzerine dökülüyor. Dolayısıyla arı zehriyle birlikte polen ve diğer  malzemeleri de almış oluyorsunuz ve arı zehrinin değeri tamamen düşüyor. Arı  zehri alma makinesini yarım saat süreyle kovanın içine koyuyoruz, 0,5 gram  seviyesinde arı zehri alıyoruz. Bu 200 lira demek. Yarım saatte 200 lira, bir  saatte 400 lira kazanırsınız. Bunu hangi işte kazanabilirsiniz ki? Arıcılar  'Pazar var mı?' diye soruyor. Bunun için çalışmalara devam ediyoruz. Arıcılar hiç  çekinmeden arı zehri üretebilir. Arı zehrinden krem üretimini başaracağız  inşallah. Arıcılarımızdan arı zehri isteyeceğiz, bu zehrin hepsini bizim  üretebilmemiz mümkün değil. Ciddi bir üretim ve ihracat olacak, bunu  karşılayabilmek için de arıcılardan talepte bulunacağız. O yüzden arıcılarımız  arı zehri üretmeye başlasın."

 Düzce Üniversitesinin Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) tarafından  hazırlanan bölgesel kalkınma odaklı proje kapsamında, sağlık ve çevre alanında  pilot üniversite seçildiğini dile getiren Kekeçoğlu, "Geleneksel Tıpta Kalite ve  Standardizasyon" çalışmaları çerçevesinde üretilen tıbbi bitkilerden merhem,  macun ve krem gibi ürünler elde edildiğini, kurulan birimde akupunktur, hacamat,  arı zehri ile tedavi gibi geleneksel uygulamaların gerçekleştirildiğini sözlerine  ekledi.