Levent Özadam - Mesaj Kutusu

[email protected]

Kasaplar ve hayvan üreticileri resmen birbirine girmiş durumdalar…

Tartışma hayvan ve et kaçakçılığı!

Aslında bu tartışma yerel seçimler öncesi hükümeti fena halde köşeye sıkıştırmış durumda…

Aşağı tükürseler sakal, yukarı tükürseler bıyık!

Ama ülkede şimdi değil, yıllardan beridir süren bir gerçek var;

Hayvan kaçakçılığı da yapılıyor et kaçakçılığı da!

Gerekçe et fiyatlarının bizde uçuk rakamlara ulaşması…

Bu konuda aklımıza takılan soru şudur;

Hadi et kaçakçılığını anlarız da bu ülkede hayvan kaçıkçılığını nasıl gerçekleştiriyorlar?

Sınırlarımız bu kadar mı eleğe dönüştürüldü…

Gecenin bir yarısı koca kamyonlar ile yüzlerce hayvan nasıl oluyor da sınırları delip bizim tarafa geçiriliyor!

Hele de kaçakçılık suçlamasının taraflarca karşılıklı yapılması da çok manidar…

Peki eğer et kaçakçılığı yapılıyorsa fiyatlan niye aşağıya inmiyor!

Tabi ki fahiş kazanç için…

Bu ülkede geçmiş yıllarda tırlar dolusu kaçak et yakalandı ancak gelin görün ki hiçbir zaman bu işin ağaları yakalanamadı, kendilerine ceza kesilmedi, hapis cezası almadılar ve çok iyi biliyoruz ki bir iki telefonda soruşturmalar ansızın kapatılıverdi!

Eğer gerçek bir denetim ve soruşturma yapılsaydı bu işi yapanlar hala içimizde ellerini kollarını sallaya sallaya gezerler miydi?

En büyük tartışma konusu şimdi dışarıdan et ithali konusu…

Yapılmalı mı yapılmamalı mı?

Bizim kasaba sordum, olmalı mı olmamalı mı diye…

Gözlüklerini indirdi, şöyle bir gerildi ve cevabı yapıştırdı;

İthal kararı alınsın dışarıdan daha et gelmeden fiyatlar anında düşecek, diye!

Tabi ki burada yerli üreticiyi de göz ardı edemeyiz zira bu işten çok sayıda işletme ve çalışan ekmek yiyor…

Demek ki ne yapmak gerek?

Devletin hiç gecikmeden, seçim filan da dinlemeden araya girerek bu tartışmayı sonlandırması gerek…

Çoğunluk için kasaba gitmek artık bir hayal oldu!

Ama hayvan üreticileri için de ön yargılı açıklamalar yapmak ne kadar doğru?

Sonuçta bu ülkede sadece ete zam gelmedi!

Salgın dönemi öyle bir canımıza okudu ki, iğneden ipliğe istisnasız her şeye yüzde 300 oranında zam yapıldı…

Ama hiçbir zaman devlet, gerçek bir devlet olduğunu ortaya koymadı!

Ne üreticinin ne de vatandaşın yanında duramadı…

Buradan size kötü bir müjde daha verelim;

Yeni yıldan hemen sonra su ücretleri de katlanarak faturalara yansıyacak…

Belediyelerin tümü de artık Türkiye’den gelen suya 2.5 TL değil, 8 TL ödemeye başlayacak!

Fiyatlar da üç katına çıkacak!

Bizde karışık olmayan hiçbir şey yok…

Uyuz meselesi de onlardan birisi!

Tabipler birliği açıklama yapıyor, uyuz salgını var diye…

Sağlık bakanı da tam tersini söylüyor!

Yani nasıl bir iştir anlamak mümkün değil…

Uyuz salgını ya vardır ya da yoktur…

Vatandaşı bu kadar tedirgin etmenin manası nedir?

Yoksa yerel seçimler mi dersiniz acaba…

Tabipler Birliği işlerini güçlerini bıraktı vatandaşlar arasında korku yaratmaya mı başladı!

Hükümet adaylarını olumsuz etkilemek için başka bir yol bulamadınız mı yoksa?

Uyuz var ya da yok…

Ama mecazi anlamda insanları uyuz etmeyi başardınız ya artık ne diyelim size!

Kişi başına 56 Bin TL olan Tarkan konseri gündemdeki yerini koruyor…

Sosyal medyanın da işi gücü kalmadı, Tarkan’a verip veriştiriyor!

Tabi ki dar gelirlileri bir yana bırakın, orta gelirlilerin bu konsere gidip bu kadar para harcaması hayal ötesi bir durum…

Duyduğumuz kadarıyla da yerler çoktan dolmuş diyorlar!

Kimi etmek parası peşinde ya kimileri de ailecek değil sülale olarak Tarkan’ı izleme gücüne sahip…

Hele de Türkiye’nin çeşitli kentlerinden gelip burada bir gecede kumarda milyonlar bırakıp gidenler!

Onlar gitmeyecek de biz mi gideceğiz yani…

MESAJ KUTUSU

Sayın Tufan ERHÜRMAN, yerel seçimlerde kadın kotasının göz ardı edilmesi en çok da sizin partinizde yoğun eleştirilere neden oldu. Belli ki hukuk profesörü olunca vatandaşın beklentileri daha fazla yoğunlaşıyor. Yine de aynı hatayı diğer partilerin de yapması biraz da olsa yaraya pansuman oldu…

Sayın Asil NADİR, yılların lider gazetesi Kıbrıs’ı devrederken yazdığınız başyazının bir veda yazısı olduğu çok da anlaşılamadı. Eminiz ki yüreğiniz bambaşka şeyler söylüyordur değil mi? Bu arada ticari anlamda yeni atılımlar yapacağınız da konuşulmaya başlandı, hayırlı olsun…

Sayın Hüseyin AMCAOĞLU, yerel seçimlerde başka bölgelerden size oy vermek isteyen 5 yüz kadar seçmenin Gönyeli’de oy kullanmak için sandık değiştirdiğini duyduk. Bu arada at başı yarış devam ediyor, ama siz kazanmasanız da bir bakanlık için adınız anılmaya başladı bile…

Sayın Nidai GÜNGÖRDÜ, geçtiğimiz hafta sonu yapılan anketlerde hala birinci sıradaki yerinizi koruyorsunuz ancak küçük de bir düşüş söz konusu. Bu arada en zayıf bölgeniz de Karaoğlanoğlu bölgesi olarak gösteriliyor, demek ki buraya daha fazla ağırlık göstermek gibi bir zorunluluğunuz var…

Sayın Hasan SADIKOĞLU, yerel seçimler için bölgenizde yapılan son anketlerde yüzde 65 civarında olduğunuz belirtiliyor. Yine de rehavete kapılıp şimdiden zfer ilan etmemek gerek zira son dakikaya kadar sürprizleri de göz önünde bulundurmak gerekiyor…

Sayın Hasan HASTÜRER, sizin eski ezeli meslektaşlar Kıbrıs Gazetesiyle ilişkinizin kesildiği haberini yapınca hayli ses getirdi ve bir takım tartışmalara da neden oldu. Ara sıra böyle kasıtlı da olsa meslek kazaları olabiliyor değil mi?

Sayın Savaş BOZAT, LTB’den emekli ikramiyesinin en azından yarısını bile almanız günün şartlarına göre iyi bile sayılır. Diğer yarısını da bu ay içinde alacağınızı duyduk, hadi bakalım şimdi yatırım ya da tatil yapma zamanıdır…

Sayın Metin FEYZİOĞLU, bizim hükümet ve eski hükümetler uyuyunca belli ki artık Dr. Küçük müzeli ile Rauf Denktaş anıtının tamamlanması da sizin sorumluluk alanlarına girdi sayılır. Bir an önce bitirilmesi için talimat ver ki bu ülkedeki tembes siyaset bir kez daha ortaya çıksın…

Sayın Melek ARABACIOĞLU, Yenikent’de sadece bir kadın muhtar adayı olmanız değil aynı zamanda hepsi kadın olan aza adaylarınız da büyük yankı uyandırdı, cesaretinizden dolayı tebrik eder başarılar dileriz…

Sayın Özel KADIOĞLU, bir seçim döneminde daha sadece Göçmenköy değil Lefkoşa’nın kuzeyinde kilit isim olarak görülmeye başlandınız. Siyaset insanın kanına işledi mi kurtulmak mümkün olmuyor değil mi?