Kritik Cumhurbaşkanlığı seçimi, önceki seçimlerin aksine sağ-sol ideolojilerin Kıbrıs sorununa dair ortaya koyduğu duruşların kavga ettiği bir seçimden öte, bir gelecek seçimi.

Çok bilinmeyenli bir seçim sürecini yaşamaya hazırlanıyor, Kuzey Kıbrıs.

İster adına demokratik zenginlik ister partisel disiplinsizlik ve çıkar denilsin, hangi adayın, hangi kitle ve kesimden oy alacağı tam bir muamma

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iki temel nokta, iki temel siyasi duruş ve irade, seçmenlerin oy eğilimini olumlu veya olumsuz etkileyecek.

İster sol ister sağ partilere mensup olsunlar, adayların “herkesin Cumhurbaşkanı olma” yönünde seçmeni ne kadar ikna edeceği ve anavatan Türkiye ile uyumlu çalışma iradesini ortaya koyabilme noktasında, seçimlerde başarı gösterecekleri, bir seçim süreci yaşanacak.

2020 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, anavatan Türkiye karşıtlığı üzerinden kurgulanan bir sol duruş kadar, siyasi hırslar ve küçük hesaplar ile bölünme tehlikesi ile karşı karşıya olan bir sağ duruş, Kıbrıs Türk’ünün en son ihtiyacı olan şey.

Adaylar, 2020 Cumhurbaşkanı seçimlerini, bir gelecek, bir var olma seçimi olarak düşünmeli.

En başta da Başbakan ve UBP Genel Başkanı Ersin Tatar.

Çünkü sağ oyları daha çok bölmemek için toplumsal ve tarihsel bir görevi bulunmakta.

Aksi bir duruş ise topluma ve bu topraklara ihanetten başka bir şey olmaz.

Kamuoyu tarafından merak ile yakından izlenen ise Başbakan Ersin Tatar’ın partisi UBP’ye ne kadar hakim olduğu veya partisi UBP’nin Başbakan Ersin Tatar’a Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde ne kadar sahip çıkacağı.

Ve diğer önemli bir soru ise, UBP dışındaki diğer sağ oyların, Ersin Tatar’a ne oranda yansıyacağı.

Sıradan bir seçim olarak da görülmemeli, 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimleri.

Hangi adayı ne kadar sevdiğimiz veya sevmediğimizin öneminin olmadığı bir seçim yaklaşmakta.

Ve yaklaşan seçimlerin arifesinde Başbakan Ersin Tatar, rahat ve kendinden emin bir duruş içerisinde.

Fısıltı gazetesinin yaydığı tüm komplo teorilerine inat, partisi UBP’den de emin, Başbakan Ersin Tatar.

Ankara Hükümetinin, UBP-HP Hükümetine verdiği destek mealinde yaptığı açıklamaları içerisinde de, Türkiye ve AKP Hükümetinin tam desteği ile yoluna devam ettiği mesajını da vermekten geri de durmuyor, Başbakan Ersin Tatar.

Kıbrıs Türk’ü artık günü kurtarma telaşında bir politikacıdan ötesini, herkese mavi boncuk dağıtarak “hem nala hem mıha vuran” bir siyasetçiden ötesini görmek istiyor.

“Devlet adamı” bakışı ile önce kendi toplumunu anlayabilen sonra da fotoğrafın büyüğünü görebilen bir Cumhurbaşkanı istiyor, Kıbrıs Türk’ü.

2020 Cumhurbaşkanlığı seçim süreci devam ederken önce UBP Genel Başkanı olma sıfatı ile sonra da Başbakan olması hasebiyle Ersin Tatar’a siyaseten önemli stratejik görev yanında toplumsal bir sorumlukta da düşmekte.

Değişen bölgesel dengeler, Suriye, Libya, Doğu Akdeniz’de yaşananlar, ABD’nin yeni müttefik taraf olarak Kıbrıs Rum Yönetimine yaklaşması ve silah ambargosunu kaldırması, AB’nin Akdeniz’deki tehlikeli oyunu, Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıs Türklere bakışı ve “çözümsüzlük çözümdür” siyasetinden vazgeçmemesi, İsrail’in Güney Kıbrıs’a yoğun ve yakın ilgisi temelinde yaşananlar, dünya devletlerinin Doğu Akdeniz hidrokarbon alanlarından pay kapma mücadelesi ve oynanan “Akdeniz satranç”ında, Kıbrıslı Türklerin haklarını korumaktan öte, Kıbrıs Türk Devletini tarih sahnesine çıkaracak Devlet adamı duruşu ile hareket etmeli, edebilmeli, Başbakan Ersin Tatar. .

Ve kritik Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Başbakan Ersin Tatar, önce kendisinden sonra da partisinden emin bir duruş içerisinde yoluna devam ediyor.

Başbakan Ersin Tatar’ın artık bir yol ayrımında olduğu da gün yüzüne çıkmaya başladı.

Ya Devlet adamı olma becerisi ile toplumun kaderinin değişmesine öncülük edecek ya siyasetçi gömleğini üzerinden çıkarmayarak kendi kaderini belirleyecek.