Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin polemiklerinden ve manüplasyonlarından uzak tek adayı idi.

Ülkeyi yeniden bütünleştirme çerçevesine oturtmuştu stratejisini.

Karşılığını da halktan aldı.

Ancak, halktan aldığı karşılık kadar kendi partisinden karşılık ve destek alamayınca, ikinci tura veda ederek mücadelesine kaldığı yerden, Cumhuriyetçi Türk Partisi Başkanlığı’ndan devam etme durumunda kaldı.

Sayın Erhürman, hukukçu kimliğinin de getirilerinden faydalanarak, güncel konularla ve yaşanan gelişmelerle ilgili dikkat çekici tespitlerde bulundu ve bulunmaya da devam ediyor.

Önce bunların bazılarına bir göz atalım:

“Müdahale normal değildir, bu ülkede demokrasi varsa bu normalleştirilmesin.”

“Maraş uluslararası hukuka uygun açılmalı.’’

‘’Memleketin hükümetsiz bırakılması, memleketin sorunudur.’’

‘’Ülke sorunları devasa şekilde büyüdü.’’

‘’Demokrasimiz onlarca yıl geriye gitti.’’

‘’Cumhurbaşkanı kral değildir.’’

“Halkın iradesi müdahale ile zedelendiğinde cumhuriyet değerlerinden uzaklaşılır.”

‘’Bu ülke beş yıl boyunca bu şekilde yönetilemez. Şimdiden söyleyelim...”

‘’Pandemi devam ediyor. Okullardan gelen vaka haberleriyle çocuklarımız yeniden eğitime ara verme riskiyle karşı karşıya...’’

‘’Sabrın, tahammülün bütün sınırlarını aştınız... Bilmenizde yarar var...’’

‘’Kıbrıs Türk halkı tarihinin en sıkıntılı dönemlerinden birinden geçiyor. Sterlin 11 TL. Binlerce iş yeri kepenk indirdi. On binlerce çalışan ya işsiz, ya ödeneksiz izinli ya da yarı zamanlı çalışıyor. Turizm, yüksek öğretim ve onların etkilediği bütün sektörler ciddi sorunlarla karşı karşıya. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaratılan kutuplaşma ve gerilimin etkileri hala devam ediyor.’’

Hepsi yerinde, hepsi güzel, hepsi hedefi 12’den vuran tespitler.

Ama sadece tespitler.

Sonrası?

Yok.

Yol haritası?

Yok.

Eylem planı?

Yok.

Sol ile örgütlenme çabası?

Yok.

Mevcut siyasi kaosa yönelik somut siyasi adım, siyasi taktik geliştirme?

Yok.

Tespit çok ancak eylem yok.

Halkımız da üç aşağı beş yukarı, bu kadar edebi dil kullanamasa da aynı tespitleri yapıyor zaten.

Tek farkları, onların Cumhuriyet Meclisi’nde olmamaları.

Halbu ki, Sayın ERhürman’dan, Cumhurbaşkanlığı seçimleri süresince sergilediği olumlu tavrın rüzgarı ile, partisini daha da ileriye taşıması, partisinden ve tabii ki solun diğer aktörlerinden de alacağı destek ile ülkenin iç siyasetinde bir denge unsuru olması beklenirdi.

Ama o da olamadı.

Sayın Erhürman, solun en büyük partisinin lideri olarak tespitlerden ileriye gidemiyor nedense.

Solun diğer aktörlerinin medyatik gösterileri kadar prim etmiyor söylemleri.

Halk somut adımların atılmasını istiyor.

Ülkenin gerçekleri ve içinde bulunduğu koşullar, ‘’eylem-eylem’’ diye bağırıyor.

Yürümek eylemden sayılmıyor artık sol çevrelerde bile!

Tespitler eylemlere, sıra dışı hamlelere, hukuk tecrübesi ile harmanlanıp siyasi taktik savaşlarına dönüştürülemiyorsa, kendi fasit dairesinde dönmeye mahkum kalıyor.

Sayın Erhürman’ın ve partisinin de sadece tespitlerde saplanıldığı gerçeği ile yüzleşmesi gerekiyor.

İletişim: 0542-8529899