Ah şu hidrokarbon yataklarının gözü kör olsun.

Eski yaraları depreştirmekten başka bir işe yaradığı da yok.

Denizin her yanı madem yatak.

Madem eski aşk üzerinden mantık evlilikler yine revaçta, eniştem bizi neden öptü diye sormak da, ayıp yahu.

“Yes be annem” bağırışları ile birlikte 15 sene olsa da biteli ilk aşk, unutulmaz.

Hidrokarbon yataklarının zenginliğinden yine bizi hatırladılar diye de kimsecikler aklını karıştırmasn sakın.

Ne alakası var, aman canım sende, gene eyilikten maraz çıkarma ha.

Avrupa Komisyonu, Covid-19 salgınının Kıbrıs Türk toplumunda yarattığı geniş çaplı sosyo-ekonomik etkinin azaltılmasına katkı sağlayacak bir dizi yeni ekonomik önlemi uygulamaya koydu ise bizi çok sevdiğinden değil de nedir?

11 milyon avro’cuk parayı bizim için hemencik ayırmasının da altında başka neden sakın arama.

Boşuna mı özümüzü de, tarihimize de inkar ederek “yes be annem” diye yeri göğü inlettik.

Olsun, 15 senecikten sonra da hatırlanmak güzel.

Bir de ucunda 11 milyon avro’cuk varsa 15 yıl dediğin 15 gün gibi bir şey olur bir anda.

Evler, arabalar, arsalar, villalar ile 15 sene önce bizleri kandıranlar da onlar değil.

Kuru iftira.

Günün modası deyimi ile, çirkef atmak tüm yapılanlar.

Sakın eniştem bizi neden öptü diye aklını karıştıranlara da kulak asma.

Petrol ve doğalgaz paylaşımına dair bir göz kırpma, gönül alma olduğunu da düşünme sakın, 11 milyoncuk avro’nun.

Ve yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik 11 milyon avrocuğunda algı operasyonlarında, oy avcılığında veya imaj düzeltilmesinde kullanılarak sandıktan çıktıktan ya da çıkarıldıktan sonra Akdeniz’deki yataklar üzerindeki “bizim eniştenin” çıkarları koruyacak olanlar için kullanılacağını da sakon ola düşünme.

Yatak dedikleri de Akdeniz’deki hidrokarbon yatakları.

Seni fesat seni, aklına sakın başka yatak gelmesin.

Sakın ha.

Sorgulama sakın, önce 5 milyon avro’cuk hemen arkasından da 11 milyon avro’cuk şapkadan tavşan çıkarır gibi neden önümüze kondu.

Ve tavşan büyüdükçe doğası gereği değil midir havuç’un da büyümesi.

Geçen koskoca 15 senede ayni kalacak değildi ya, havuç.

Gene tüm saflığın üzerinde ha.

Büyüyecek elbet, dün Kıbrıs’ın kuzeyine yerleşmekti hedef, bugün tüm karasularına egemen olmak.

Dün “yes be annem” diyenler, bugün tarihini ve özünü red ederek AB’ye girmek istemenin acısını çekmekte.

Ve oyun yeniden kurulurken, sahneye yine kulağa hoş gelen ve göze hitap eden ayni filmin devamı konuluyor.

Fragman bugün sana gösterilen.

Halbuki, özünü, tarihini ve geçmişini red etmeden yapsaydın AB’ye üyelik mücadeleni, eniştemiz de bizi bugün bu kadar kolay öpemeyecekti.

Bu kadar kolay ve utanmadan, 15 sene sonra ortaya çıkıp da Kıbrıs Türk’üne yine yardım kapılarını açacağını vaat edemezdi.

Ve uslanmadan ve arlanmadan, Annan Planına “HAYIR” diyen Rumların tek taraflı AB’ye alınmasının açıklamasını yapmama pişkinliğini sergileyemezdi.

Ah şu hidrokarbon yataklarının gözü kör olsun.

Eski yaraları depreştirmekten başka bir işe yaradığı da yok.

Denizin her yanı madem yatak.

Madem eski aşk üzerinden mantık evlilikler yine revaçta, eniştem bizi neden öptü diye de artık sorulmaz.

Geriye tek şey kalır.

Bağır avazın çıktığı kadar, “yes be enişte….”