• Cuma günü Çin'de açıklanan Mart ayı üretici enflasyonu yıllık %4,4 ile son 8 ayın; ABD'de açıklanan üretici enflasyonu ise 2011'den bu yana en yüksek seviyeye yükselmesi, bir miktar da olsa moralleri bozdu. 
  • Dünyanın büyüme motoru olun bu iki ülkede enflasyonun şirazesinden çıkmaya başladığı yönünde inanışlar artarken, dünyanın geri kalanına da sirayet etme ihtimali, endişeye sebebiyet verdi. Hatırlarsanız, Cuma günü raporumuzda belirttiğimiz üzere, 10 aydır aralıksız artan küresel gıda fiyatları da adeta yangına benzin dökmeye aday.
  • Özellikle, gelişmekte olan ülkelerde, aşılanma faaliyetlerinin önümüzdeki 3-6 aylık zaman diliminde salgının önüne geçecek bir noktaya taşınması durumunda, yani tüketicinin tüketimde vites artırması durumunda, üretici, talep yetersizliği ile şimdilik göğüs gerdiği fiyat baskısını ilk fırsatta tüketiciye aktarmada tereddüt etmeyecektir. 
  • Her ne kadar FED Başkanı Powell halen daha aynı türküyü okumaya devam etse de -enflasyon parlamaları saman alevi gibi geçici- durum pek de öyle olmayabilir!
  • Bu bağlamda, TÜFE’nin ABD'de eşik değer olan %2'nin üzerine yükselmesi, ABD tahvil getiri eğrisinin uzun tarafında yeni yükselişlere sebebiyet vermesi, DXY'nin de yeniden yönünü yukarıya çevirmesine neden olabilir. Bunları konuşacak zaman yakında gelecektir. Aşağıdaki grafikte, 2011 yılına dönen ABD üretici enflasyonu zamanında gümüşün 50 doların kıyısına kadar (zirve) yükseldiğini, şimdi ise adeta zirvenin yarısında olduğunu not düşelim! 
  • Hazır enflasyondan söz etmişken, TCMB Nisan ayı beklenti anketinin de sonuçlandığını hatırlatalım. Ankete göre önümüzdeki 24 ayda, hiçbir vadede TÜFE %11’in altına düşmezken -TCMB'nin hedefi %9,4-  USD/TRY kurunun da 12 ay sonunda 8,78’e yükseleceği tahmin ediliyor.
  • Ağbal sonrası dönemde yeniden alevlenen kurun, enflasyona Nisan-Mayıs aylarında sirayet etmesi ile TCMB'nin daha da fazla faiz artırımına gitmesi beklenirken/gerekirken, TCMB'nin Perşembe günü sonuçlanacak olağan PPK toplantısında nasıl bir karara imza atacağını kestiremiyoruz. Bu bağlamda, Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın faiz indirim yönünde ısrarı ve olası bir faiz indirim ihtimalini düşük bulsak da tamamen dışlamıyoruz!
  • Kanal İstanbul ve Montrö Anlaşması gündemi meşgul tutmaya devam ederken, Rusya ile Ukrayna arasında artan tansiyon da, gözlerin yeniden Boğazlara çevrilmesine neden oldu. 2 savaş gemisinin Boğazlar'dan Karadeniz'e çıkışı için ABD'nin Türkiye'ye diplomatik bildirimde bulunduğunu not edelim. 
  • Takdir edersiniz ki, iki mega gücün arasında kalma ihtimali beliren Türkiye, ABD'nin bu yöndeki isteğine uygunluk vermesi durumunda, Rusya ile sorun yaşayabileceğini düşünüyoruz.  
  • Bildiğiniz üzere, Montrö Sözleşmesi (1936) savaş ve savaşa yakın hallerde Türkiye'nin savaş gemilerinin geçişine müdahale hakkı bulunuyor. Lakin bunun dışındaki durumlarda, yani barışçıl zamanlarda, savaş gemilerinin geçişine yönelik, Türk Hükümetine ön bildirimde bulunulması yetiyor. 
  • Montrö Sözleşmesine göre, Karadeniz'e kıyısı olmayan ülkelerin savaş gemileri, ne şartla olursa olsun 21 günden fazla Karadeniz'de kalamıyor ve bir günde geçecek toplam gemi tonajı da 15bini geçmiyor. Montrö'nün Türkiye için ne kadar önemli bir sözleşme olduğunu bir kez daha anlamış olduk. 
  • Rusya-Ukrayna gerilimi tırmanırken, ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Rusya'yı sert bir şekilde uyardı. Erdoğan ile Putin arasında yapılan görüşmede Ukrayna konusu gündeme gelirken, Erdoğan, Ukrayna lideri ile de yüz yüze görüştü. Karadeniz'in soğuk suları ısınmaya başlıyor.  
  • Rusya-Ukrayna-ABD ekseninde cereyan eden gelişmeler, Türk mali piyasalarında bir miktar tedirginlik yarattı. Geçen hafta boyunca kritik 8,18 seviyesinin hemen altında kalan USDTRY kuru, haftayı kritik direnç seviyesine yakın tamamladı (bakınız grafik). Bir tarafta jeopolitik gelişmeler, diğer tarafta artan vaka sayılarına paralel Almanya'nın Türkiye'yi yüksek riskli ülkeler kategorisine dahil etmesi, havacılık hisselerinde sert satışlar getirirken, BİST100 endeksi haftanın son iş gününü %1,7 kayıpla bitirdi. 
  • FED Başkanı Jerome Powell, ABD ekonomisinin önümüzdeki aylarda büyüme ve işe almanın hız kazanacağı beklentileriyle bir "dönüm noktasında" olduğunu, ancak aceleyle yeniden açılmanın koronavirüs vakalarında devam eden bir artışa yol açması durumunda da risk altında olduğunu söyledi. 
  • Çin Rekabet Kurumu, aralık ayında Alibaba için başlatılan rekabet soruşturmasını sonuçlandırdı. Pazardaki hakimiyetini yıllardır kötüye kullandığı ifade edilen Alibaba 2,8 milyar dolar ceza kesildi. Jack Ma'nın 2020 ekim ayında ülkedeki düzenleyici kanunları eleştirmesi Alibaba'nın iştirakleri ve Çin Halk Cumhuriyeti arasında gerilime yol açmıştı. 
  • Asya piyasalarında yatırımcıların, yeni gün ve haftayı pek de iyimser karşılamadıklarını görüyoruz. ABD borsalarının piyasa değerinin ABD ekonomisinin büyüklüğünün 2 katını aşması (bakınız grafik) sonrasında hisse senedi almanın ne kadar mantıklı olduğu sorgulanmaya başlandı. 
  • Benzer bir şekilde, aynı ölçüde olmasa da, ABD borsalarının vadeli işlemlerinde de kayıplar görülürken, tahvil piyasası, yön bulmak için yarın açıklanacak ABD TÜFE enflasyonunu (özellikle güçlü ÜFE verisi sonrası) ve Perşembe günü açıklanacak perakende satışlar rakamını bekliyor. 
  • Bugünün veri takviminde, içeride işsizlik ve cari denge; dışarıda ise Euro Bölgesi perakende satışlar takip edilebilir. ABD'de ise bu hafta düzenlenecek yüklü hazine ihaleleri merakla bekleniyor.


> Willshire 5000 Endeksi

Endeks, ABD borsalarının piyasa değerini gösteriyor. Şu anda, endeksin gelmiş olduğu seviye, ABD ekonomisinin büyüklüğünün 2 katı. Yani hisse senetlerine yatırım yapmak oldukça pahalı. Son 1 ayda 1,55 trilyon dolar piyasa değeri artan ABD borsalarının 2021 yılının geriye kalan 4 ayında değeri 3,8 trilyon dolar arttı! Enflasyonun yavaş yavaş ultra düşük faiz hadleri üzerinde baskı kurması ile, borsaların da şimdilik daha fazla yükselmesi için itici güç bulmakta zorlanmasına neden oluyor.

1618202047ed6bd40a66f02832e68185b4e637e418_1_1200.jpg

> ABD ve Çin ÜFE Enflasyonu

Cuma günü ABD'de açıklanan üretici enflasyonu 2011 yılından bu yana en yüksek seviyeye geldi. Beraberinde Çin'de de enflasyonun yükselmesi ile yeniden dünyada enflasyon kaygıları tırmanışa geçti. Dikkatimizi çeken bir gelişme ise, 2011 yılında enflasyonun zirve yaptığı sırada, 1,920 ve 49,50 dolar seviyesine yükselen altın ve gümüşün ons fiyatı, enflasyonun yeniden yükselişe geçmesine rağmen, bugünlerde halen daha aradığı motivasyonu bulamadı.

1618202047938f539cb7eaa9f0ebc44c61b9439860_2_1200.jpg 

> USDTRY

Bu hafta Perşembe günü Sn. Kavcıoğlu'nun Başkanlık edeceği olağan Nisan ayı PPK toplantısı büyük bir merakla bekleniyor. Enflasyonun hem içsel hem de dışsal faktörlerle yükselişe geçtiği, dahası enflasyon beklentilerinin de yeniden bozulmaya başlandığı bir dönemde, piyasa beklentisinin aksine olası bir faiz indirim hamlesi, ister istemez kırılgan olan TL ve TL cinsi varlıkların daha da fazla hırpalanmamasına neden olacaktır. TL'de oynaklık son günlerde düşerken, kurun günlerdir 8,18 seviyesi etrafında salınmaya devam ettiğini ve yeni gün ve hafta başlangıcında da 8,1850 seviyelerinde ilk işlemlerin eşleştiğini görüyoruz. 8,18 seviyesinin üzerinde kalıcılık teknik manada tüm zamanların zirvesi olan 8,48/8,58 seviyelerine doğru yükseliş isteğini açık tutabilir. Öte yandan, iyimser bir senaryoda (faizlerin sabit tutulması, enflasyonla mücadelede kararlı bir politika metni) ve elbette jeopolitik risklerin daha da tırmanmaması durumunda, aşağıda 7,99 seviyesi önem arz edecektir.

1618202047835bb41eafe2154262215b549d3af954_3_1200.jpg 
Emre Değirmencioğlu (@emredegirmenci5)
Grup Müdürü • Group Manager
Hazine Bölümü • Treasury Department